Toplam yorum: 3.087.213
Bu ayki yorum: 6.900

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

24.12.2003

Yazarın 1980’li yıllarda yazdığı makalelerinden derlenmiş bir kitap.
Yazar, Türkiye’nin geleneğinde bilime saygı olduğu ve bilimadamlarına itibar gösterildiğini belirtiyor, eğer öyleyse bu günkü bilimin içine düştüğü içleracısı durum nereden geliyor acaba? Madem ki bilime ve bilimadamına bu kadar itibar vardı üretilen bilim sanayileşmeye ve toplumsal refaha neden katkı sağlamadı acaba? Harf devriminin geçmişle bağın koparıldığına neden olduğu iddialarına karşı, aynı alfabeyi kullansak dahi eski belgeleri ancak bir uzman vasıtasıyla anlayabileceğimizi, 16. yüzyıl Venedik arşivlerinin bile bu gün aynı alfabe kullanılmasına rağmen sıradan Venedikliler tarafından anlaşılamadığını örnek gösteriyor.
Türk kökenli toplumların konuştuğu Türkçe’lerin aslında farklı diller olduğunu belirtiyor, oldukça kafa karıştırıcı bir açıklama. Hatta birbirlerini tercümansız rahatlıkla anlayabilen slav dillerinin bile farklı diller olduğu görüşünde.
24.12.2003

1973 yılında esrarengiz bir şekilde otel odasında ölü bulunan yazar, eğer yaşasaydı kitabında bulunan öngürülerinin bugün bu kadar gerçekleşmiş olmasına kendisi bile şaşırırdı herhalde. Yazar, şark meselesi hakkında çeşitli yazarların görüşlerini aktardıktan sonra kendi görüşlerini belirtmiş. Bazı yazarlara göre şark meselesinin sebebi ekonomik, bazılarına göre ise kültürel ve dinsel. Yazara göre ise şark meselesi 634 yılında Halit bin Velid’in Kudus’ü ele geçirmesiyle başlamıştır ve bu güne kadar da hem ekonomik hem de dinsel ve kültürel olarak süregelmiştir. Bu süreçte yaşananları ibretle izleyebilirsiniz.
24.12.2003

Mustafa Kemal askeri liseden, Ali Fuat ise Fransız lisesinden gelerek harbokulunda yolları kesişir. Burada aynı sınıfa düşerler ve Mustafa Kemal’in Fransızcasının zayıf olması ve Ali Fuat’ın kendisine Fransızca konusunda yardım etmeye başlamasıyla aralarında herşeye birlikte göğüs gerecekleri bir dostluk başlar. Bu kitabı okumak istememin sebebi, okul yıllarından başlayan sağlam bir dostlukları olmasına rağmen Atatürk’ün Ali Fuat Paşa’yı 1926 yılında kendisine suikast tertibinde bulunanların içinde olduğu gerekçesiyle idamla yargılatabilecek duruma nasıl geldiklerini görebilmek ve İsmet İnönü’nün girişimiyle idamdan kurtulan Ali Fuat Paşa’nın bu aşamadan sonra Atatürk hakkındaki düşüncelerini görebilmekti. Suikast konusunda hiçbir bilgiye değinmemiş Ali Fuat Paşa. Atatürk hakkında anlattıkları da bir kaç özel okul anısı dışında bilinen konulardan ibaret. Suikast davası sonunda da idamdan kurtulsa bile mesleğinden atılmasına, hayatının perişan edilmesine ve ancak Atatürk’ün ölümünden sonra normal hayatına dönebilmesine rağmen o Atatürk hakkında her zaman övgüyle, arkadaşı olmaktan duyduğu gururla ve ölümünden sonra da rahmetle anmaktadır.

24.12.2003

Osmanlı'nın bütün sadrazamlarının kronolojik olarak anlatıldığı güzel bir eser. Her zaman kullanılabilecek bir başvuru kaynağı aynı zamanda. Hacim sorunu nedeniyle 218 sadrazamın ancak özet bilgileri alınabilmiş kitaba doğal olarak.
Tüm sadrazamların ortak noktalarının, bu mevkiye gelene kadar devlet içinde iyi bir eğitimden geçiyor olmaları anlaşılıyor kitaptan. Ayrıca yazar biraz kendi yorumunu katarak Türk kökenli olmayan sadrazamların devletin ve milletin aleyhine icrada bulundukları izlenimini yansıtmış.
Bana ilginç gelen bazı durumlar ise; İstanbul’un fethi sırasında Fatih’in Türk olan sadrazamı Çandarlı Halil Paşa ile diğer Türk vezirlerin fethe karşı çıkarken Rum ve Slav kökenli vezirlerin fethi desteklemeleri! Sanırım İstanbul’un fethi konusunda ortaya çıkarılması gereken daha çok sır var.
Kanuni’nin sadrazamlarından Rüstem Paşa çok çirkin olduğundan rakipleri kendisi hakkında cüzzamlı olduğu haberlerini yayarlar. Kanuni de bunun doğru olup olmadığını anlamak için bit muayenesine karar verir, çünkü cüzzamlıda bit bulunmaz, bit yoksa cüzammlı olduğu doğru olabilir, varsa sağlıklı ve normal bir kişi olduğu anlaşılacaktır! Yani bitlerle birlikte yaşamanın, üstelik sarayda, doğal olduğu bir anlayış! Bu nokta, o tarihlerde Avrupa’ya temizliği öğrettiğimiz hikayeleriyle biraz çelişmiyor mu acaba? Benim oldukça kafam karıştı.
218 sadrazamın 106’sı Türk, 15 kadarı ise Çerkes ya da Abaza gibi Türk kökenlilerden, 97’si ise çoğunluğu Sırp ve Rum kökenli olmak üzere devşirmelerden oluşuyor. Yazarın anlattıklarından Devşirme sadrazamlara Türklerden daha toleranslı davranıldığı anlaşılıyor. Devşirmelerin bu kadar vazgeçilmezliği neydi acaba? Yazar kendisi de bu soruyu bir kaç yerde soruyor.
24.12.2003

Bu günümüzü anlayabilmek için Enver Paşa dönemini iyi anlamak gerekiyor. Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı İmparatorluğunda tek söz sahibi haline gelen Enver Paşa bu günümüzün şekillenmesinde de etkili olmuş. Enver Paşa konusunda otorite olan Şevket Süreyya Aydemir’in üç ciltlik eserinin yanında bu kitap okyanusta damla gibi kalmakla birlikte, Enver Paşayı yabancı bir tarihçinin gözüyle okumak isteyenler için faydalı olabilir. Ş.S.Aydemir eserinde Enver Paşanın Almanların etkisinde kalarak dünya savaşına girdiğini belirtirken, bu kitapta ise esas Enver Paşanın Almanları kullanmak istediği fakat imkanlarının yetersiz olması nedeniyle bunu başaramadığını okumaktayız. Ayrıca Mustafa Kemal’in yolunun da Enver Paşanın ülkeyi terk etmesiyle açıldığı görüşüne de yer verildiğini görüyoruz.