Osmanlı'nın bütün sadrazamlarının kronolojik olarak anlatıldığı güzel bir eser. Her zaman kullanılabilecek bir başvuru kaynağı aynı zamanda. Hacim sorunu nedeniyle 218 sadrazamın ancak özet bilgileri alınabilmiş kitaba doğal olarak.
Tüm sadrazamların ortak noktalarının, bu mevkiye gelene kadar devlet içinde iyi bir eğitimden geçiyor olmaları anlaşılıyor kitaptan. Ayrıca yazar biraz kendi yorumunu katarak Türk kökenli olmayan sadrazamların devletin ve milletin aleyhine icrada bulundukları izlenimini yansıtmış.
Bana ilginç gelen bazı durumlar ise; İstanbul’un fethi sırasında Fatih’in Türk olan sadrazamı Çandarlı Halil Paşa ile diğer Türk vezirlerin fethe karşı çıkarken Rum ve Slav kökenli vezirlerin fethi desteklemeleri! Sanırım İstanbul’un fethi konusunda ortaya çıkarılması gereken daha çok sır var.
Kanuni’nin sadrazamlarından Rüstem Paşa çok çirkin olduğundan rakipleri kendisi hakkında cüzzamlı olduğu haberlerini yayarlar. Kanuni de bunun doğru olup olmadığını anlamak için bit muayenesine karar verir, çünkü cüzzamlıda bit bulunmaz, bit yoksa cüzammlı olduğu doğru olabilir, varsa sağlıklı ve normal bir kişi olduğu anlaşılacaktır! Yani bitlerle birlikte yaşamanın, üstelik sarayda, doğal olduğu bir anlayış! Bu nokta, o tarihlerde Avrupa’ya temizliği öğrettiğimiz hikayeleriyle biraz çelişmiyor mu acaba? Benim oldukça kafam karıştı.
218 sadrazamın 106’sı Türk, 15 kadarı ise Çerkes ya da Abaza gibi Türk kökenlilerden, 97’si ise çoğunluğu Sırp ve Rum kökenli olmak üzere devşirmelerden oluşuyor. Yazarın anlattıklarından Devşirme sadrazamlara Türklerden daha toleranslı davranıldığı anlaşılıyor. Devşirmelerin bu kadar vazgeçilmezliği neydi acaba? Yazar kendisi de bu soruyu bir kaç yerde soruyor.