Toplam yorum: 3.087.413
Bu ayki yorum: 7.100

E-Dergi

denizmavi Tarafından Yapılan Yorumlar

28.01.2003

Bergama'daki altın madeni direnişçilerinin aslında Alman casusu gibi çalışan Alman vakıflarınca örgütlendiğini, Almanya'nın Türkiye'ye her yıl 2 milyar dolarlık altın ihraç ettiğini, bunu devam ettirmek için de Türkiye'de altın üretimini nasıl baltaladığını açık açık anlatmış yazar. Bergama'dan çalınan tarihi eserlerin iadesini istemek için Alman Makamlarına başvuran belediye başkanının nasıl zor kullanılarak kovulduğunu, ancak altın madeni direnişi sözkonusu olduğunda aniden Türkiye çevre dostu olan Almanların İbret verici dosyası bu eserde ayrıntılarıyla var. Mutlaka okunmalı.
24.01.2003

Türklerin islamiyetten öceki yaşam tarzlarını görebilmek için hazırlanmış güzel bir eser. Yazar, hiç bir toplumun yeni bir dine geçtiğinde eski alışkanlıklarını ve yaşam tarzlarını kısa sürede bırakamayacağını, bu hayat biçimini yeni dinine de monte ederek sürdürdüğünü belirtiyor. Türkiye'deki, dallara çaput bağlayanları, özel kabul edilen günlerde ateş yakanları, vs. şamanlıktan gelen alışkanlıkları sürdürenleri toplasanız camiye gidenlerin sayısından fazladır diyor, ilgi çekici bir tesbit. Yazar, Türklerin islamiyeti zorla kabul ettiklerini, bu yüzden eski alışkanlıklarını tekedemediklerini savunuyor, buna pek katılamadım zira; zorla din değiştiren milletlerin, bu “zor” o toplumun üstünden kalktığında yine eski dinlerine döndükleri görülmüştür, halbuki Türkler tekrar şamanlığa dönmemişlerdir. Her çok tanrılı dinden tek tanrılı dine geçiş aşamasında eski alışkanlıkların da hemen terkedilemeyip yeni dinde yaşatıldıkları muhakkatır, alışkanlıkların yerini akıl ve mantık almaya başladıkça bunlar terkedilmektedir. Ayrıca yazar, Türklerin İslamiyet öncesi yaşamında kadın erkek eşitliğinden söz etmekte, islamla birlikte bu eşitliğin yok olduğunu savunmaktadır. Öte yandan da islamiyet öncesi yaşam tarzında on tane karısı olan erkeklerden bahsetmektedir, bu bir çelişkidir ve yazarın burada cinsel eşitlikten neyi kastettiği anlaşılamamaktadır. İlk kez bu eserde Yahudi Türkler kavramıyla karşılaştım (Hazar Türkleri), bilindiği üzere Yahudilik İbrani ırkı ile sınırlı bir din olduğundan Türkler arasında Yahudiliğin nasıl yayıldığı da ayrıca eserde belirtilmemektedir.
19.01.2003

Yazar sayılarla oynamak istemiş ve ilgi çekmesi için de Kur'anı Kerim'i kullanmış. Keşke kendine daha mütevazi bir oyuncak seçseydi, bu iş için Kur'anı Kerim'i seçmesi hiç hoş olmamış. Ayrıca verdiği bir açıklayıcı not tamamen yanlış. Yazar telefonun icadı ile ilgili kısımda diyor ki; "Telefonun kaldırıldığında ALO denmesinin sebebi; bu harflerin, telefonun mucidinin sevgilisinin isimlerinin baş harflerini oluşturduğu içindir." İngilizceye göre bu mümkün değil çünkü İngilizcede isimlerin baş harfleri biraraya getirildiğinde düz bir kelime gibi değil, o harflerin alfabe telaffuzlarıyla okunur. ALO dememizin sebebi ise merhaba anlamındaki "Hello" dur. İngilizce konuşanlar telefonda bu kelimeyi yuvarlayarak HALO şeklinde telaffuz ederler. Biz Türkçede fonetik olarak H ile pek iyi geçinemediğimiz için genellikle bu harfi yutarız ve bu nedenle bu kelime bizde ALO şeklinde kullanılmaya başlanmıştır.
19.01.2003

Hizmet işletmelerinde alıcıya odaklı yeni bir Toplam Kalite Yönetimi anlayışının incelendiği eser, yazarın gözlem ve deneyimleriyle de zenginleştirilerek bu anlayışı işletmelerinde uygulamak isteyen yöneticilere rehber olacak bir çalışma olmuş. Eserde ayrıca çok ilgi çekici ve bu konuyla ilgilenenler için düşünce zenginliği oluşturan örnekler var. Mesela yazar diyor ki; "Kimse yemekleri güzel olmayan bir lokantaya sırf o lokantada Toplam Kalite Yönetemi uyguladığı için gitmez. Önemli olan önce lezzetli yemek yapabilmeyi başarmak, sonra da bu lezzetli yemek yapımının kalıcı olmasını sağlamak için Toplam Kalite Yönetimini uygulamaktır." Bence harika bir anlayış.
11.01.2003

Ethem Nejat'ın "Türklük nedir ve Terbiye Yolları" adlı kitabını okuduğumda, Türkiye' de milliyetçi görüş ile sosyalist görüşün aslında aynı kaynaktan çıktığı konusundaki düşüncem daha da pekişti. Ethem Nejat ve Trabzon açıklarındaki teknede yapılan suikastte birlikte öldükleri diğer arkadaşları Türkçülükle ve Türk Milliyetçiliği görüşü ile yoğrulmuşken, daha sonra yavaş yavaş sosyalist görüşe dönmeye başlamışlar ve Türkçülük görüşünde kalmakta ısrar eden diğer arkadaşları ve kendilerinden sonra gelenler arasında amansız bir rekabet başlamış. 1980'lere gelindiğinde ise düşman kardeşlerin rekabetinin daha da arttığını hepimiz biliyoruz. Kitabı okuyanların bu kökene dikkat çekmelerini tavsiye ederim.