E-Dergi

Mehmet Altan yine önemli tesbitlerde bulunuyor bu kitabında da. Bu önemli tesbitlerin bir kaçı ise;
Rumların 1974 öncesinde Ada’da asayişi bozduğunu, bunun üzerine Türkiye’nin haklı olarak müdahalede bulunduğunu ve asayişi sağladığını, fakat bu aşamadan sonra atılan adımların hatalı olduğunu ve hem Kıbrıs’taki Türk halkını hem de Türkiye’yi haklı davasında haksız duruma soktuğunu anlatıyor.
Kıbrıs’ın bir korsan ada haline getirildiğini ve milletveki Ömer Demir’in eroğin ticaretine T.C. koruması altında karıştığını, havalanının VİP salonuna soktuğu üç kişide eroğin bulunduğunu fakat kendisinin mahkemede aklandığını söylüyor.
K.K.T.C.’li işadamları derneğinin, başbakanlığı döneminde Tansu Çiller’e çağrıda bulunarak K.K.T.C’ye parasal yardım yapmamalarını, bunun memur kadrolarının şişirilmesine ve üretimi durdurmasına sebep olduğunu, halkı üretmeden tüketmeye yönelttiğini anlatan mektubu var ki çok düşündürücü. Türkiye’li işadamları da İMF’ye böyle bir çağrıda bulunsa nasıl olurdu acaba?
Kitapta daha bir çok önemli konu var, okunmasında fayda olduğu düşüncesindeyim.

Mehmet Altan’ın Süleymen Demirel ve Bülent Ecevit ile yaptığı söyleşilerden oluşan bir kitap. Söyleşilerin konusunu Türkiye’yi darbelere getiren nedenler oluşturuyor. Ecevit ile Demirel’in 1960 ve 1971 darbelerine gidilen sebepler konusundaki görüşleri farklı, fakat her iki lider de 1980 darbesinin nedenleri konusunda aynı fikirdeler, Amerikan destekli darbe! Yazar ise söyleşiler öncesi kendi görüşlerini belirtmiş. Yazara göre; Türkiye’yi darbelere getiren nedenler Dünya ekonomisine ayak uyduramamamız ve değişimi yakalayamamamız. Halk egemenliğini cumhuriyete yansıtamamamız.
Bence de yazarın tesbitleri daha mantıklı.

Mehmet Altan, tüm kitaplarında olduğu gibi bu eserinde ekonomik aklın ön planda tutulması gereğinin önemle altını çiziyor. Tarım ile ilgili ülke sorunlarını konu alan bu eserde de nüfusumuzun yarısı tarım kesiminde çalışmasına rağmen hantal bürokratik zihniyet ve politik suistimaller nedeniyle 3.5 milyonluk ABD çiftçisinin dörttebiri kadar bile tarım ürünü üretemediğimizi. Verimli tarım alanlarını teşvik etmek yerine yılda 37 gün çalışmayı gerektiren buğday üretimine önem verildiğini, bunun da ihtiyaçtan fazla buğday üretimine sebep olurken, diğer tarım ürünlerini ithal etmek zorunda kaldığımızı, hayvancılığa önem verilmemesi nedeniyle Avrupalı ve ABD’linin onaltıda biri kadar ancak et tüketebildiğimizi....vs.birçok gerçek tesbitleri bu eserde görebiliyoruz.

Mehmet Altan’ın ikinci cumhuriyetçi olduğunu biliyoruz. Bu kitabında ise neden ikinci cumhuriyetçi olduğunu ortaya koyuyor. Birinci cumhuriyetin ülke yönetimini padişahtan aldığını fakat halka değil asker-sivil bürokrasinin elindeki tek partiye devrettiğini, daha sonra kurulan siyasi partiler ise asker-sivil büroksanin kontrolündeki parti olmaktan ileri gidemediğini, ülke yönetiminin halka devredilmesi sağlandığında ise bunun ikinci cumhuriyet olacağını ortaya koyuyor. Kitaptaki makalelerinde ayrıca camiye karşı kışlayı savunmanın ilericilik ve çağdaşlık olamayacağını, Türkiyedeki sağ ve sol düşüncelerin evrensel manadaki sağ ve sol değil ordunun izin verdiği çerçevedeki düşünceler olduğunu, Kemalizm ideolojisindeki altı ok’un içinde demokrasi olmadığını, demokrasi olmadan cumhuriyetin bir anlam taşıyamayacağını ve adı cumhuriyet olan pek çok ülkenin cumhuriyetle hiç bir alakası olmadığının bilindiğini, Kemalizmin Türk halkının üretim biçimini değiştirmeden yaşam biçimini değiştirmeye kalktığını bunun içinde başarısız olduğunu ve dirençe karşılaştığını açıklıyor. Ve daha pek çok ülke sorunumuz hakkında analizlerde bulunuyor. Önemle tavsiye edebileceğim bir eser.

Yazarın, Amerika’da bulunduğu sırada Amerikan kültürü ve yaşam tarzı hakkındaki gözlemlerine dayanan, okullardaki ödev anlayışından, hamburger cola alışkanlığına, ırk ayrımcılığından TV bağımlılığına kadar çeşitli konuları kapsayan makalelerinin oluşturduğu bir kitap oluşmuş. Bence en can alıcı makaleyi ise “Bir Amerikan Trejedisi” isimli, anne babaların, çocuklarını; bireysel özgürlüğe müdahale edilememesi nedeniyle kontrol edemediklerini, izinsiz hiçbirşeylerine dokunamadıklarını, bunun da çocukların herterlü kötü alışkanlığı çok kolay edinebilmelerine neden olduğunu, hatta odalarında patlayıcı madde yapabildiklerini ve okullarını havaya uçurduklarını anlatan makalesi olmuş. Birbirinden önemli konuları işleyerek bizlere kazandırdığı için yazarı kutlamak gerek.