Abicim, Aşkı anlatmanın 1001 (binbir) türlü yolu var. Yazar, en beceriksiz olanını seçmiş. zorlama yoluyla şiire ve kitaba aşkı yüklemiş, yanlış yapmış. Aşkı yüklemesi gerektiği merkez insan olmalıydı, romanın kahramanı insan olmalıydı, kitap yada "aşk" değil. Yazarın hormonları henüz aşk ile cinselleğin dengesiz bir dağlımını üretiyor. Kitap hakkında olumlu yazanların çoğu ütopik bir alemdeler, aşkı toz pembe görmeleri, duysullıkla bir şiir yada metinde okuduklarını, aşkı kendilerinden başka bir tek yazar Pala'nın anladığını, farklı şeyler söyleyenlerin ise aşkı tanımadıkları zannına kaptırıyor kendilerini. Kitap, yöntem bakımından başarısızdır. İçerik olarak bu konu pekala, çok daha iyi işlenebilirdi. Beni hayal kırıklığına uğratmıştır. Bunu yazarın da (en azından ileride) anlayacağını sanıyorum ve böyle sonuç olarak sıkıcı bir kitabı bir daha yazmayacağını ümit ediyorum. "Farklı bir yaklaşımla ve etkili olmak kaygısıyla" yazılan kitabın özeti, evdeki hesap çarşıya uymamış, dağ fare doğurmuştur. Bu keskin eleştirilerin olumlanabilmesi için yazarın ve kitabı beğenenlerin başlarını kumdan çıkarmaları gerekir. Kitap,roman türünün en ilkel versiyonudur. Okur olarak daha kaliteli çalışmalara layık olduğumuzu düşünüyorum. Yazarın şahsını tanımama lüzum yoktur. Tv'de izleyip yazılarını kısmen okuduğumuz ve divan edebiyatına, duygusallığı ağır basarak, ilgi gösterdiğini gördüğümüz bir araştırmacıdır. Aşk konusunda, kendisinden beklendiği şekilde yazarın yeterli bir iç dünyasının olmadığı da anlaşılmaktadır...
Kitabın olumlu yanları da ele alınaıbilir. ancak hüküm olarak başarısız bulduğum bir çalışmanın olumlu yanlarını konuşmak benim için zaittir. Bu yüzden, "divan edebiyatı muhibbanları" nın yaklaşımlarını (karşı olduğumdan değil) benimsemediğimden, aşktı, şiirdi, tarihti, coğrafyaydı, kültürdü vs edebiyatı yapmaya niyetim yok...