Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk Hakkındaki Yorumlar

yesevihan 24.09.2003
Leyla&Mecnun hikayesinin Fuzuli'nin kaleminden yazıldığı el yazması kitabın "birinci kahraman" olduğu roman, bu yönüyle ilginç. Divan Edebiyatı uzmanı olan Prof. Dr. İskender Öksüz, bu kitabı ile pekçok okuru Divan Edebiyatı'nın kapısından içeri alıyor.
Eserdeki en başarılı bölümler L&M divanının kitab olarak hazırlanmasını anlattığı satırlar ile Kanuni dönemi divan edebiyatı, o dönemin saray hayatı; yazarın uzmanlık nesnelerinin el yazması kitablar, divan şairleri olduğu gözönüne alınır normal bir durum bu. Divan edebiyatının hayattan kopuk olduğu şeklindeki genel-geçer ve haksız yargıyı kırma çabasında yazarın oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Gelelim kitabın "roman" olarak anlamına:işte burada biraz duralım. İskender Pala'nın "roman yazarı" olarak başarılı olduğunu söylemek imkansız. Roman konusu güya "aşk", Tanzimat fermanından, BC koduyla sunulan masonik bir teşekküle; Babil'in asma bahçelerinden aslı yok "Uzay Araştırmaları"na ( yazar galiba UFO hikayelerine oldukça inanmış ); Hürrem Sultan'dan, Rüstem Paşa'dan 3.Selim'e ; Fuzuli'den Nedim'den Namık Kemal'e garip bir kadro, garip bir koro... Osmanlı ruh coğrafyasının en büyük mimarı olan tasavvuf ve mutasavvıflara sadece Galip Dede ve Galata Mevlevihanesi ekseninde değinilip geçilmesi herhalde yazarın aşkın aşkın yönlerine uzaklığıyla paralel bir hal olmalı. Oysa Mecnun'un aşk-ı beşeriden aşk-ı ilahiye vardırdığı yolunu anlatacak o kadar örnek var ki; Osmanlı ruh aleminde; yaz-yaz bitmez.
Sonuç olarak kitab, roman kurgusu ile başarısız, ulaştığı satış rakamıyla başarılı sayılabilecek bir çalışma olarak kütüphanelerin bir köşesinde kalacak.
Bu vesile ile muhafazakar okura seslenen yayınevlerinde bir "penpe dizi" haline gelmekte olan adında "aşk" geçen kitab yayınında görülen artışa "mim" koymak gerek. Bunun öncüsü olarak bu kitabı kabul etmek yanlış olmaz.
İskender Pala'nın aynı üslubla -ortalama okur için sözlükler gerektirse bile-, dünden bugüne aktarılması gereken öykülerden yola çıkmış, daha ayakları yere basan eserler yazması dileklerimle. Ancak lütfen bu yeni kitabların kapağında "aşk" kelimesi geçmesin!
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (8)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla
Ali Taspinar 03.09.2003
Bu kitaba reklam balonları sayesinde sahip oldum. Aradığımı bulamadım, her bölümde değişik kahraman ve olaylar. Son bölümleri biraz sürükleyici o kadar. Yine de okumakta yarar var, atalarımızın şiire ve sanata verdiği önemi yansıtması açısından.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (4)
Bu Yorumu Yanıtla
muratdereli 15.08.2003
Leyla ve Mecnun Mesnevisinin başından geçen türlü olaylarla bir çok divan şairini ve devrin önde gelen isimlerinin bu romanla bir kez daha hatırlamış olduk.Fakat Divan edebiyatıyla ilgilenmeyen insanların bu tür romanları okuyabilmeleri hayli zor diye düşünüyorum.Romanın kahramanının bir kitap olması masalsı bir hava yaratmış diyebiliriz.Bunun yanında yazarın ilk romanı olmasına rağmen kullandığı üslup oldukça akıcı.Değişik bir kurgu ile romanını oluşturan yazarın bu ilk kitabı bende söylenenin aksine olumlu bir izlenim bırakmadı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-96098 12.08.2003
çok büyük ümitler besleyerek aldığım fakat beni şok bir hayal kırıklığına uğratan bir kitap.başı ile sonu arasındaki uçurum kitabın ana temasını oldukça zedelemiş.kitabın çok satmasının bence tek sebebi,bir reklam balonu gibi şişirilmesiydi.balon nihayetinde çok çabuk patladı,ve sönüp gitti.divan edebiyatına ve iskender pala beyefendiye duyduğum saygınlık azalmadı ama kitap hiçte divan edebiyatını ve o güzelim leyla ile mecnun hikayesini anlatmakta başarılı olamamış.çok fazla karakter kullanılması,karmaşık olaylar orhan pamuk'un benim adım kırmızı kitabını anımsatıyor.sıkıcı ve gerçekten gereksiz bir eser.sadece divan edebiyatından alıntıların okunması için alınabilir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (9)
Bu Yorumu Yanıtla
Esra Demir 10.08.2003
iskender pala'nın ilk romanı olma özelliği taşıyan 392 sayfalık bu kitap 30 bölümden oluşuyor.fuzuli'nin emeğinden çıkma leyla mecnun kitabının konu olarak temel oluşturduğu romanın ilgi çeken yanı bir kitabın dile gelişi ile anlatılmış olması.romanda kitapçık dile gelir, hisseder, yaşar ve görür.kısacası insana dair tüm hisleri ve ruhu taşımaktadır.kendini mecnun yerine koyan kitap leyla'yı aramış ve hemen hemen her bölüm sonunda 'leylaaaa' diyerek yüreklerimizi dağlamıştır.belki bir insan dili ile anlatılsa müdahale edilmek istenen noktalarda müdahale gerçekleşebilecek ve 'çıkışsızlık' terimi anlamsız kalacaktı..
fuzuli'nin aşkı giz ile tanımlaması bir anlamda doğru bir anlamda yanlış diye düşünmeme sebebiyet vermiştir..öyle ya aşk giz iken yaşanmaz sadece..
kitabın en ilginç cümlelerinden biri de aşk ayrılığının bir azap olduğu ve azabın 'a-z-b' kökünden türediğini bunun da 'lezzet' demek olduğu..aşık gerçekten platoniklikte lezzet mi duyar diye düşündürecek bir cümledir bu esasında..
aşk'ın acımasız tanımı da verilmiştir, insanları ne hallere düşürdüğü de.. fuzuli’nin dilinden..
"Sevda siyah etti ruzigarim
Aşk aldı inan-ı ihtiyarım"
Mecnun'un Leyla'sına duyduğu bu aşkı diğerlerinden ayıran bir durum yoktur ona göre..bir fark dışında..mecnun’un babası tarafından mecnunluğundan kurtulması ve rahata ermesi için kabeye götürüldüğünde aşkımı arttır Allah'ım diye dua edişidir..kim aşk için yanmayı göze almış ki mecnun olsun..yanmak isteyenlere izin verilmiş mi ki yansın kavrulsun ömürleri sevgilileri için feda olsun....
bu kitap 'aşk'ı anlattığından yazılacaklar bitmez tükenmezdir..şu beyitler yalnız yaşanan aşk'ı ne de mükemmel şekilde anlatmaktadır da içimizi kavurmaktadır..böyle aşklar ancak karşılıksız yaşanır diye düşünmüşümdür.zira karşılıklı aşkta sevgiliye kavuşma anlamında acı yoktur..
mecnun oldum ben sana sen dönüp bakmadın bana diyenlere..
"Bende Mecnundan füzun aşıklık isti'dadı var
Aşık-ı sadık benim Mecnun'un ancak adı var"
Fuzuli
geceleri bitmez tükenmez olanlara,
"Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtela-yı gama sor kim geceler kaç saat"
Sabit
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (8)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
haci 06.08.2003
Abicim, Aşkı anlatmanın 1001 (binbir) türlü yolu var. Yazar, en beceriksiz olanını seçmiş. zorlama yoluyla şiire ve kitaba aşkı yüklemiş, yanlış yapmış. Aşkı yüklemesi gerektiği merkez insan olmalıydı, romanın kahramanı insan olmalıydı, kitap yada "aşk" değil. Yazarın hormonları henüz aşk ile cinselleğin dengesiz bir dağlımını üretiyor. Kitap hakkında olumlu yazanların çoğu ütopik bir alemdeler, aşkı toz pembe görmeleri, duysullıkla bir şiir yada metinde okuduklarını, aşkı kendilerinden başka bir tek yazar Pala'nın anladığını, farklı şeyler söyleyenlerin ise aşkı tanımadıkları zannına kaptırıyor kendilerini. Kitap, yöntem bakımından başarısızdır. İçerik olarak bu konu pekala, çok daha iyi işlenebilirdi. Beni hayal kırıklığına uğratmıştır. Bunu yazarın da (en azından ileride) anlayacağını sanıyorum ve böyle sonuç olarak sıkıcı bir kitabı bir daha yazmayacağını ümit ediyorum. "Farklı bir yaklaşımla ve etkili olmak kaygısıyla" yazılan kitabın özeti, evdeki hesap çarşıya uymamış, dağ fare doğurmuştur. Bu keskin eleştirilerin olumlanabilmesi için yazarın ve kitabı beğenenlerin başlarını kumdan çıkarmaları gerekir. Kitap,roman türünün en ilkel versiyonudur. Okur olarak daha kaliteli çalışmalara layık olduğumuzu düşünüyorum. Yazarın şahsını tanımama lüzum yoktur. Tv'de izleyip yazılarını kısmen okuduğumuz ve divan edebiyatına, duygusallığı ağır basarak, ilgi gösterdiğini gördüğümüz bir araştırmacıdır. Aşk konusunda, kendisinden beklendiği şekilde yazarın yeterli bir iç dünyasının olmadığı da anlaşılmaktadır...
Kitabın olumlu yanları da ele alınaıbilir. ancak hüküm olarak başarısız bulduğum bir çalışmanın olumlu yanlarını konuşmak benim için zaittir. Bu yüzden, "divan edebiyatı muhibbanları" nın yaklaşımlarını (karşı olduğumdan değil) benimsemediğimden, aşktı, şiirdi, tarihti, coğrafyaydı, kültürdü vs edebiyatı yapmaya niyetim yok...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (7)
Hayır (18)
Bu Yorumu Yanıtla
Hilal Duran 28.07.2003
İskender Pala Bey, aşkı anlatan,beni bu dünyada aşkın hala var olduğuna inandıran kişi.kendisine çok teşekkür ediyorum.bu kitaptaki "sır" kelimesi, aşkın tam anlatımı bence.

teşekkürler İskender Pala
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-25146 24.07.2003
İskender Pala, L&M kitabının yüzyıllar içinde elden ele seyahati üzerine kurguladığı kitapta her bölümün başına bir beyit koyarak okurlarına bir divan edebiyatı ziyafeti çekmiş.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
İskender Pala'nın bu kitabı herşeyden önce akıcı uslubuyla dikkat çekiyor. bununla birlikte yazar anlatmak istediklerini romanın sihirli dünyası içerisinde okuyucuya kazandırma eğiliminde. sanıyorum bunda da oldukça başarılı özellikle divan şiirine ilgi duymayan insanları bu şiir tarzına yönlendirmede çok başarılı.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Petek Budanur 11.07.2003
İskender Pala'nın bu kitabını aşkı tanıyan, tanımayan herkese tavsiye ediyorum. Müthiş bir kurgu bence, ilham veriyor. Üslup fazla sürükleyici değil, biraz zorlanarak okudum. Eski devirleri hatırlatan bir aşk romanı olduğunu düşünüyorum. Ancak bana göre dünya çapında bir eser değil.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
Divan Edebiyatını bizlere tekrar sevdiren değerli yazarımız İskender Pala'ya teşekkür ediyoruz. Müthiş bir aşk romanı. Sevdayı nerede arıyoruz, nerede buluyoruz? Hele okuyucuya doğrusunu söyletmek için iğneyle kuyu kazdığı söz. Tek kelimeyle muhteşem bir yapıt.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (6)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
derinbilge 04.06.2003
İskender Pala bu romanında aşkı işleyişi bizi eski günlere götürüyor. insanı aşkın peşinden koşturup aşkın etrafında insanları ordan oraya sürüklüyor.İşlediği konu bakımından çok güzel ama;beyitlerin manasını verirken yazar sanki şimdiki, insanların anlaması için beyitin manası karşılamayan anlamlar yüklemiş.Tabiki eski edebiyatımız da böyle eserlerin çikması güzel sevindirici bir durum.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (3)
Bu Yorumu Yanıtla
kemani 03.06.2003
Bu kitep bana beni hatırlattı. Kendime geldim. Veya... Belki de kendimden geçtim. Müthiş bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (44)
Hayır (5)
Bu Yorumu Yanıtla
Ahmet Dalgül 16.04.2003
yazar herkesin hakkında yalan yanlış birşeyler bildiği aşk ve tarihi konu alarak zor bir işe soyunmuş.bir roman olarak farklı bir tarz ve hoş bir çalışma, fakat yazar tarih bilgileri konusunda birçok hata yapmış.sanki tarih bilgisini Avrupa'dan almış gibi Sultan 4. Murat hakkında söyledikleri çoktan çürütülmüş tezler ve mevlevihanedeki nefsi öldürme konusu da yanlış.bence tarihimizi tam manasıyla anlayamamış.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (9)
Bu Yorumu Yanıtla
Akif Gürkan 20.03.2003
İskender Pala Hocamız bu ilk olan roman türü kitabında tarih ve edebiyatı bir arada işlemiş aşkı ön planda tutmuş. Gerçek aşkın çilesiz olamayacağını belirtmiş.
Tarih ve Coğrafya tadında güzel bir eser olmuş.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (6)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
Y.W.S 18.03.2003
İskender pala bizi aşk ile birliklete divan şiirinin o sihirli atmosferine davet ediyor.Bununla birlikte divan şiirinin ağır dilinide bir o kadar hafifleştiriyor ve anlayabileceğimiz bir tarzda bize sunuyor.bence başarılı ve faydalı bir çalışma...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (12)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla