Türkistan'ın Kalbine Örülen Ağlar & St. Petersburg'dan Semerkant'a Trenle Seyahat Notları Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
George Dobson- Türkistan'ın Kalbine Örülen Ağlar (St. Petersburg'dan Semerkant'a Trenle Seyahat Notları)
Eser, bir tür seyahat notlarından vücuda getirilmiştir. İngiliz Gazeteci George Dobson'un St. Petersburg'dan Semerkant'a kadar yaptığı yolculuk boyunca, Times gazetesine yazdığı mektupların derlenmesiyle oluşmuştur. Aslında bu eser, trenle yapılan bir seyahat olmasından ötürü bir demiryolu betimlemesidir. Seyahat boyunca uğramış olduğu bölgeler hakkında da siyasi, dini, sosyal ve ekonomik alanlarda bilgiler verilmiştir. Bu noktada, hemen hemen tarihin tüm zamanlarında en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Semerkant ile ilgili dini ve tarihi yapılarla ilgili konulara ayrıca yer verilmiştir.

Günümüzde, ne kadar sıradan geliyorsa da tren ve demiryolu hattı, dünya tarihinde bir dönem önemli bir güç gösterisi olarak kullanılıyordu. Demiryolu hattı devletler açısından öncelikle ulaşım, sonrasında ticari ve askeri olarak önemli bir yer edinmekteydi. Kullanımı konusunda uzun yıllar boyunca takip eden gelişim evresi, ekonomik ve siyasi tutumun yanında artık turistik ve kültürel taşınma serüveninin de bir taşıyıcısı oldu. Ele almış olduğumuz kitabın yazarı George Dobson da bu fantastik amaca hizmet etmiş oldu. Yazarını da kısaca tanıtmakta fayda görüyorum:

George Dobson hakkında kısıtlı bilgiye sahibiz. Kitabın tanıtım kısmında ifade edildiği gibi, 1854 Londra doğumludur ve muhabirlik ile başladığı iş hayatı, sekreterlik ve ardından Londra’daki Rusya Birleşik Basın Ajansı’nda, sonrasında konsolos yardımcılığı gibi çeşitli üst düzey görevlerde bulunmakla devam etmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere aile kökleri tam olarak bilinmemekle birlikte saygın bir çevrede yetiştiği düşünülüyor (iç kapak arkası tanıtım yazısı). Kitabı incelerken Dobson’un bizim literatürde 93 Harbi olarak adlandırdığımız, Osmanlı-Rus Savaşı’nda (1877-78) görev aldığı bilgisi ile karşılaştım. Bu savaşta görev almasını, Dobson’un kariyerinin dönüm noktası olarak görmeme neden oldu. Zira bu süreçte ele almış olduğu kısa notlar, bu muhteşem kitaba dönüşümüne olanak sağladı.

Demiryolu faaliyetleri denildiğinde, dünya üzerinde tarihin bildiği zamandan beri en geniş topraklara sahip olan Rusya akla gelmektedir. Rusya denildiğinde de tarihin hangi zamanı olursa olsun siyasi politikaları söz konusu edilir. Bu kitabın zuhur edilmesi meselesi de, tam olarak Rusya’nın 1880’de yapımına başladıkları Hazar Ötesi Demiryolunun 1888 yılında Semerkant’taki açılışı odak noktasıdır. Kitabın yazarı Dobson da St. Petersburg’dan yola çıkarak, Moskova- Kafkaslar- Hazar Denizi- Uzun Ada- Göktepe- Merv- Semerkant- Buhara- Merv güzergahı üzerindeki önemli durak noktaları, şehir ve kasabalar ile ilgili tasvirler yer almaktadır. Buna güzel bir örnek olarak; “Demiryolu, harabe evler ve ibadethaneler, çökmüş toprak kaleler, yıkılmaya yüz tutmuş kervansaraylar ve her türlü yapının oluşturduğu çarpıcı bir keşmekeşliğin arasında yol almaktadır. Ufalanan tuğla ve çamur yapıların oluşturduğu yığınlar ve bu yapı harabeleri ovayı millerce kare boyunca sıkı sıkıya kaplamıştır. Bu devasa harabe alanı bazen Merv olarak adlandırılıyorsa da burada en az dört şehrin kalıntıları vardır.” (s. 99.)

Yazarın anlatım dili de oldukça akıcı olduğundan; ayrıca çevirmenin maharetine de değinmek, okuma esnasında su gibi akan başarılı bir çeviri olduğundan bahsetmek elzemdir. Yazarın eserinde Semerkant bölümündeki gözlemlerine bakıldığında da, “Avrupa Rusya’sındaki birçok demiryolunun uygunsuz yapısı, sıklıkla bu hatların diktatör Nikolas tarafından başlangıçta benimsediği kalem ve silgi inşaat prensibi ile izah olunmaktadır.” (s. 112.) Bu ifade hangi açıdan bakıldığına göre farklı açılardan yorumlanabilir görünüyor. Bir nevi eleştiri de olabilir. Gezisi sırasında sadece bölgelerle ilgili bilgilerin haricinde, Rusya’nın demiryolu güzergahını takip ederken siyasi ve askeri durumu ile ilgili de ifadeleri de bulunuyor. Buna örnek olarak; “Hazar Ötesi’nde daimi olarak konuşlandırılmış Rus askerlerinin sayısı sıklıkla bir yandan çok küçümsendiği, bazen de olduğundan hayli fazla gösterildiği için, burada Afgan sınırı, Semerkant ve Taşkent de dahil olmak üzere demiryolu boyunca bütün noktalarda konuşlanmış askerlere dair doğru bilgileri vermek faydalı olacaktır. … Rusların Hazar Ötesi, Buhara ve Semerkant’taki toplam asker sayısı 16.000’dir.” (s. 124.)

Mesela bazı noktalarda Londra ile Rusya’yı mukayese ettiği söylemleri ile karşılaşıyoruz. Sayfa 125’te; “Buralarda suyun kesilmesi, suyun ücretinin ödenmemesi nedeniyle Londra’da suyun kesilmesinden çok daha ciddi bir felakettir.” der. Eser boyunca ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Dobson, oldukça bilinçli bir seyahat kaydediyor ve Rusları gerçekten iyi tanıdığını da satırlarında okuyuculara belli ediyor. Kitabın kapağı açılır açılmaz, sonuna kadar Dobson ve onun çoğu satırda ilginç ifadeleriyle harikulade bir seyahate çıkmış oluyorsunuz. Bölgelere aşina olanlar için de farklı bir deneyim olacaktır. Okurlar tarafından tercih edildiğinde baştan sona kadar keyifle okunacağının teminatını vermekte beis görmüyorum.

İnceleme vesilesi ile, bu nefis çalışmanın çevirisini titizlikle üstlenen Dr. Resul Şahsi’ye teşekkürlerimi ve tebriklerimi sunuyorum. Bir teşekkür ve tebrik de eseri yayınlama ve bizlere ulaştırma yükünü omuzlayan Selenge Yayınları’na. Tarihte önemi yadsınamaz olan Rusları ve onların Orta Asya’da öncelikle ulaşım, askeri ve siyasi olarak nüfuzunu, ayrıca seyahat edilen dönemin toplumsal ve yerleşim kültürlerini de ortaya koyan şahane bir kaynak eser olduğunu ifade etmek mümkündür.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
zafer saraç
27.04.2022
George Dobson Seyahatnamesi
Günümüzde mekanikleşen hız ve haz döneminde ulaşım çeşitlenmesine bağlı olarak insanların dünyanın bir noktasından başka bir yerine erişimi geçmişe nazaran hiç olmadığı kadar kolaydır. Ama bundan yüz yıl önce askeri ve ekonomik olarak dünya ulaştırma tarihinde bir taşıma aracı altın günlerini yaşamaktadır: Tren... Büyük devletler oluşturdukları demiryolu ağıyla güçlerini diğerlerine gösterirken, örümcek ağı gibi ülkelerin her yerine örülen ray sistemleri turizmin de tali olarak gelişmesine vesile olmaktadır. Artık seyyahların deve kervanlarıyla bin bir zahmetle katlandıkları yolculuklar daha konforlu ve hızlı kat edilmektedir.

Modern seyyahlardan George Dobson da trenin nimetlerinden istifade edenlerden… 1854 yılında Londra’da doğan Dobson’un öncelikli mesleği gazetecilik, hatta 93 Harbi denilen 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi’nde görev yaptığı düşünülürse savaş muhabiridir. Savaş sonrası Rusya- S. Petersburg’da bulunması bazı bağlantılar edinmesini sağlamış, bu rabıtalar sayesinde 1905 yılında S. Petersburg’daki İngiliz Konsolosluğu’nda göreve başlamıştır. Yer yer başlayan biten görevlerle İngilizlerin meşhur gazetesi Times’ta çalışan Dobson’un makaleleri mezkûr gazetede yüksek ilgiye matuf biçimde yayımlanmıştır. Hatta kendisi de bu ilgiden memnun olacak ki bu makalelerinin bir kısmını derleyerek kitaba dönüştürmüştür.

Özellikle Rusya’nın güneye doğru genişleme politikalarına bağlı olarak 1908 yılında Hazar Ötesi Demiryolu’nu açması İngiltere’de askeri ve bürokratik kesimin ilgisini çekmiştir. Dobson bu dönemde Rusya’daki bağlantıları sayesinde Türkistan’ın göbeğinden geçen bahsedilen demiryolunda seyahat etmiş, görüşlerini içeren makaleleri Times’ta düzenli olarak yayımlanmıştır. Ele alınan eser işte bu makalelerin Dobson tarafından kitaba dönüştürülmüş halidir.

Dobson’un yol güzergahı S. Petersburg- Moskova- Kafkaslar- Hazar Denizi- Türkistan şeklindedir. Bu doğrultudaki önemli şehirler ve kasabalar bazen en ince ayrıntısına varıncaya kadar çeşitli yönleriyle tasvir edilmektedir. Özellikle Semerkand, Buhara ve Merv gibi Türkistan tarihinin önemli kavşak noktaları detaylı bir biçimde anlatılmaktadır. Yazarın her şeyden önce bir muhabir olması yazdıklarının içeriğine sirayet etmektedir. Bu açıdan ilk aşamada Dobson’un notlarından haber bülteni havasını edinmek mümkündür. Zira herhangi bir bölge ele alınırken güncel olaylar yaşanan önemli vakaların öncesi sonrası anlatılır. Böylelikle bahsedilen bölgenin güncel durumu aşikâr edilir.

Üstelik Dobson’un anlattıklarında sadece güncel durum yoktur. Yazar bölge tarihini yaşanan mücadeleleri bir İngiliz’in bakış açısıyla yansıtır. Bu kısımda yakın dönemdeki tarihi verilerin gayet mahirce kullanıldığı dikkat çeker. Dobson adeta ülkesinin üst düzey askeri ve bürokratik sınıfını yönlendirircesine fikirlerini aktarır. Siyasi yorumlarını yaparken geleceğe ilişkin tahminlerini yorumlarıyla karışık verir. Bölgedeki büyük siyasi güçlerin alt birimi diyebileceğimiz farklı etnik gruplar detaylı tahlil edilir. Böylelikle bu grupların askeri, siyasi, ekonomik güçleri açığa çıkar. Esasında ülkesinin Türkistan’da neden etkili olmadığının Rusya’nın neden hâkim unsur olduğunun şifreleri bu şekilde satırlar arasında kendisini gösterir.

Dobson’un aktardığı bazı bilgilerden onun sanki görevli bir istihbarat elemanı olarak bölgeye gittiği izlenimini edinmek mümkündür. Zira adım attığı her bölgeyi istatistiki olarak net rakamsal ifadelerle analiz eder. Aslında basit bir seyahatname için bu kadar net bilgilere lüzum yoktur. Üstelik sayfalarda sadece rakamlar yoktur. Asker miktarı, ordunun geçiş güzergahları, lojistik olarak bölgedeki takviye unsurlarının oranı, askerî harekât olanakları, bölgedekilerin kime taraftar olduğu, gücü elinde tutan komutanların ve yerel beylerin görüşleri paralelinde otoriteye bağlılık durumları vb. bilgiler sık sık verilir.
Her ne kadar Dobson eserinin ön sözünde tarafsız bir gazeteci olduğunu söylese de yazdıklarından İngilizlerin bayrağını taşıdığı bariz olarak anlaşılmaktadır. Zira kendisinin ifadesiyle Ruslara karşı düşmanlık beslememekte ama demiryolunun İngiliz çıkarları için bir tehdit olduğu bilgisini sık sık yinelemektedir. Yani deyim yerindeyse yazarın kalemi siyaset kokar, fakat anlattığı başka şeylerle bu duruşunu gizlemek için kılıf biçer. Zaten anlatıda yer yer yaşadıklarına ve hatıralarına yer vermesi de bu gölgeleme prensibiyle ilgilidir.

Yazdıklarından Dobson’un Rusya’yı ve Rusları çok iyi tanıdığı fark edilir. O bir Rus’u karakterize eden hâkim özelliklerin bilincindedir. Bu nedenle geleceğe yönelik tasarılarından bahsederken bazen fazlasıyla kesin konuşur. Üstelik fikirleri sadece Ruslar için de vaki değildir. Bölgedeki Türkmenlerin durumunu anlatırken somut verilerden anlamlı sonuçlar çıkarır. Üstelik bunu bölgeye tamamen yabancı biri olarak sunar. Misal bölgede yağmacılık yapan Türkmen kafilelerinin bu tavrını coğrafyanın verimsiz yapısına bağlar ki yanlış sayılmayacak bir tespittir. Yine yazarın ilk aşamada Türkmenleri sıradan, kaba ve kültürsüz olarak algılamasına rağmen karşılaştığı bazı olaylar sayesinde fikirlerinin değiştiği görülür.

Dobson’un anlatısının en güzel yanlarından birisi de her kaynakta bulunmayacak bazı ayrıntıları içermesidir. Zaten seyahat notlarının böyle müstesna bir özelliği bulunmaktadır. Misal bölge insanının tütün içme metodu, evlilik ilişkileri, kilimleri, ceza metotları, giyim kuşamları, ananevi ritüelleri vb. bilgiler satırlar arasında birden okurun karşısına çıkar. Ele alınan bölgenin sosyal yönünün böylesine güçlü ifade edilmesiyle birlikte yazarın notlarına sonradan eklediği bölümde bölgenin ekonomik olarak derin bir şekilde analiz edildiği de görülür. Hatta bu kısmın bölgenin 20. yüzyıl başındaki ekonomik potansiyelini hedef alacak eserlere güçlü bir referans olabileceği düşünülebilir.

Tabii yazarın gazeteci olması bölge tarihiyle ilgili bazı tespitlerinde yanlışa düşmesine neden olmuştur. Örneğin yazar Türk olan Timur’u Moğol, Turanlı olan Efrasyab’ı İranlı olarak nitelendirmiştir. Ama bunların sık sık tekrar ettiğini belirtmek esere haksızlık etmek olur. Zira yazarın verdiği bazı bilgiler diğer kaynaklarla doğrulanmaktadır. Hatta bazen verdiği malumat kulağa küpe olacak derecede doyurucudur.

Eserde bölüm başlarında kullanılan anahtar başlıkların okuru bölümde neler olduğu konusunda aydınlattığı malumdur. Yine eserin Resul Şahsi tarafından gayet rafine ve güzel bir şekilde çevrildiğini belirtmek gerekir. İyi bir biçimde çevirmen tarafından notlandırılan esere benzer çalışmalarda pek rastlanmayan bir kısmın da eklendiği dikkat çekmektedir. Bu kısımda bölgede anlatılan şehir ve kasabaların koordinatları verilmektedir. Bu tarzda bir hazırlanmış bir ek kısmının özellikle seyahatnamelerde olması, okurun beklentisi dahilindedir. Zira her eserde haritalar yardımcı olacak şekilde kullanılmaktadır. Ama ilgili okurların daha fazlasını isteyeceği kolaylıkla tahmin edilebilir. Bu açıdan koordinat takibiyle bilgisayar ve İnternet yordamıyla şehirlerin, mekanların günümüzde ne şekilde olduklarını görmek mümkündür.

Tarihimizin teşekkül ettiği coğrafyalar üzerinde seyahat eden ziyaretçilerin notlarını okumak çoğu zaman doyurucu olup tarih yazınımızın şekillenmesi yönünden önemlidir. Her ne kadar İngiliz yazar George Dobson kendi milletinin çıkarları için bu yolculuğu yapmış olsa da verdiği bilgiler Türk tarihinin belirli bir zaman dilimi ve evresindeki görünümünü aşikâr etmektedir. Zaten tarihi bilgideki verim ancak bu şekilde farklı kaynaklarla artmaktadır. Bu sayede Dobson da tarihimize dolaylı yoldan katkı sunar.






Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Ömer
01.04.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
dili çok hoş resul Hocam ellerine sağlık
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
KY-302053
17.01.2022
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
RESUL HOCAM MÜKEMMEL BİR ESERİ DAHA DİLİMİZE KAZANDIRDI.TEŞEKKÜRLER.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Yorgun Okuryazar
16.09.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Selenge kaldığı yerden devam, kalite bozulmaz umarım.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
faruksevindim
21.06.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Rusya'daki yenileşme hareketlerini izlemek kadar seyahatname olarak da okunabilecek değerli bir eser.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
moğolistan
20.06.2021
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Gezi kitapları, özellikle tarihî açıdan önemli bilgiler barındırır. Bu kitap da onlardan biri. Eseri çeviren genç akademisyen Dr. Resul Şahsi'yi de böyle bir eseri Türkçeye kazandırdığı için kutlamak gerekir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (7)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Mehmet Poyraz
15.02.2022
Rusya’nın Buhara’yı işgali ile bölgenin Afganistan üzerinden Hindistan’a yönelik stratejik öneminin anlatılması başlayan eserin müellifinin gazeteci kökenli olması metni okumayı ve anlamayı kolaylaştırmaktadır. İngiliz müellif bölgeden yeni faaliyete geçen Rus demiryolunu ülkesi adına gözlemlediğini görüyoruz. Yolculuk ettiği demiryolunu başka demiryollarıyla da kıyaslayarak ve yine yolculuk süresince yaşanılanları aktaran müellif bunu yaparken bölge tarihiyle ilgili ilginç anekdotları da okurla paylaşmaktadır. Türkistan ahalisinin nasıl bir hayat sürdüğüne dair bilgilerde aktararak sağlıktan askeri ve sosyal hayata dair bilgilerde vermektedir. Ayrıca bölgenin kadim hastalıklarından olan vücuda solucan geçmesi ve bunun tedavisi de detaylandırılmıştır. Bölgede yeni kurulan Rus demiryolunun tanıtımı için başka Avrupalılar ile birlikte davet edildiği anlaşılan müellif Türkistan ahalisini de tanıtmaya da gayret etmiştir. Bunu yaparken de birtakım siyasi gözlemlerini de ilave etmiştir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla