E-Dergi

Bence gereksiz ve pekçok ayrıntıya girildiği için gereğinden çok laf kalabalığı ve peşinden sıkıcılık gelmiş. Ortalama 500 sayfalık kitapta ilk cinayet ancak yüzüncü sayfada işleniyor. Buda bana çok anlamsız geldi. Kitap okuyucuyu kuşatıp sarmalamıyor. Tüm samimiyetimle söylüyorum Türk yazarların polisyeleri daha kaliteli. Ancak genelde konunun işlenişi iyi. Boş laflardan sıkılmam derseniz okuyun derim.

Saygılarımla ve Kitapla

Medine Müdafaası; kendi başına bir şan ve şöhret abidesidir. Birçokları bilmez, bile. Topkapı Sarayında sergilenen kutsal emanetler nereden ve nasıl gelmiştir?

İşte hepsini Fahri Paşa Medine’yi savunurken İngilizlerin eline düşmesin diye hemen hemen kalkan son trenle İstanbul’a 2000 askeriyle birlikte göndermiştir.

Fahri Paşanın sadece uğraştığı Lawrens'ın altınlarla akıllarını çeldiği kalleş Araplar değildi. Susuzluk, ilaçsızlık, kum fırtınaları, çekirge saldırıları, iskorpit, sıcak, humma ve daha neler neler...

Ama Fahri Paşa yılmamış, Çöl Kaplanı lakabını alacak kadar çölü ve askerini tanımış fedakâr bir komutandır.

1916'da 4. Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Medine'ye gönderildiğinden beri Fahreddin Paşa elindeki kısıtlı imkânlara rağmen aldığı tedbirler sayesinde Medine'yi tam 2 yıl 7 ay savunmayı başarmıştır.

Bu konuyla ilgili her kitabın her Türk çocuğu tarafından alınıp okunması ve kütüphanesindeki haklı yerini alması gerektiğini düşünüyorum.

SAYGILARIMLA ve KİTAPLA

Ecdat böyle bir hataya nasıl düşmüş hiç ama hiç anlamıyorum. Türkün, Türk’ten başka ne zaman dostu olmuştur ki o zaman olsun?

Tipik bir Alman kendini beğenmişliğinin tüm çıplaklığıyla ortaya koymuş sayın paşa...

Aslında bu ve bunun gibi ithal paşaların ne iş yaptıkları ve ne için uğraştıklarını ORTAYLI hocanın Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu ve İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı eserlerinde geniş yer verilmiştir. Hangi silah ihalelerini, hangi Alman silah şirketi için proje ürettikleri açık açık ifade edilmiştir. Ayrıca bu eser, Cemal Paşanın hatıratıyla ve Kumandanım, Galiçya Ne Tarafa Düşer? gibi eserlerle birlikte okunması gerekir.

Bu eserde birçok sinir bozucu ifade var ama belkide en sinir bozucu olanlarından birisi; Çanakkale Deniz Savaşının kaderini değiştiren Nusret Mayın Gemisinin -dünyanın en meşhur mayın gemisi- komutanının bir Alman Deniz Subayı olduğunu hiç utanmadan, sıkılmadan yazmıştır.

Bizim kimseye ihtiyacımız olmadığını bu kadar güzel vurgulayan, en değer verdiğimiz bir emriyle yüzlerce evladımızın gözünü kırpmadan öldüğü bir şahsiyetin bile bizi nasıl aşağıladığını anlatan başka bir kitap okumamıştım.

Birinci Dünya savaşından yenik ve bitkin çıkan ordu kurmasına bile izin verilmeyen bir devletin nasıl olup da dünyayı kana bulayacak II. Dünya savaşının kan dökmek için en aktif kullanacağı silahları nasıl ve ne şartlarda hazırladığını, bu konudaki konsept ve doktrinleri nasıl değiştirdiğini, personelini nasıl eğittiğini, bu ölüm makinelerini nasıl aktif olarak kullandığını anlatan güzel bir kitap.

O tarihten bu günkü ülkeme bir projektör tutuğumda ne yazık ki üzülmekten başka elimden birşey gelmiyor.

Bizler bu tip makineleri ne zaman yapabiliriz? (başka ülkelerin ağzının içine bakmadan) sorusunun cevabını bulamadığım için çok üzülüyorum çünkü.

SAYGILARIMLA ve KİTAPLA

Tarihimize bir dönem damgasını vurmuş Cemal Paşanın kendi kaleminden çıkan bir hatırat. Bu hatıratın bazı bölümlerinde Cemal Paşa, dönemin başka yazarları ile çatıştığı bölümler bulunuyor.

Cemal Paşanın hata bakımından hatıratta ifade edildiği kadar masum olduğunu düşünmüyorum. Şayet muzaffer komutan (?) olarak anılan Enver Paşa gibi anılmak isteğine yenik düşerek Mısır Fatihi olarak anılmak için eksik teçhizatlı askerimizi Mısır'da iyi tahkim edilmiş İngiliz mevzilerinin önüne dikmekte acele etmemiş olsaydı belki de dünyanın düzeni şimdi çok daha değişik olacaktı.

Bana göre okunması gereken bir eser...

SAYGILARIMLA ve KİTAPLA