E-Dergi

Geçtiğimiz salı (02 Nisan) Sabahattin Ali'nin katledilişinin yıldönümü idi. Birçoğu şarkı olmuş şiirleri (Aldırma Gönül Aldırma,  Leylim Ley vb), öyküleri, romanları ve tüm edebi çalışmaları ile büyük bir yazar olan Sabahattin Ali, en verimli çağında, genç yaşta Sinop cezaevi gibi mahpushabelerinde yattığı (ki o cezaevini ziyaret etmiş ve yattığı koğuşu görmüştüm), devamlı baskı ve takip altında olduğu memleketini terketmek isterken derin devlet tarafından vahşice öldürtülmüştür. Öykülerinin bir kısmını toplandığı bu kitabındaki öykülerinin başta Değirmen olmak üzere hemen hepsi gerçekten güzel ve okunası. Öyküseverler kaçırmasın derim.

Nevi şahsına münhasır meslektaşımız nüktedan, espritüel biri olmasına rağmen kitabında anlattığı anılar zaman zaman beni hüzünlendirdi, düşündürdü. Akıcı, sürükleyici, samimi ve okuyucusunu duygusal yönden etkileyen yazıları bir solukta okudum ve beğendim. Elbette kitapta katılmadığım ve farklı görüşlere sahip olduğum hususlar vardı. Zira askerler ve elbette askeri hekimler belirli bir ideolojik endoktrinasyondan geçirilirler. Bir insan, bir hekim, bir asker olarak meslek hayatının bir bölümüne ait duygu, düşünce ve hatıralarını bizimle paylaştığı, bu özveri, bu emek ve bu cesareti gösterdiği için kendisine müteşekkirim. Uzmanlık branşımızın bu değerli üyesinin kitabını bir askeri tabibin dünyasını, bakış açısını anlamak, anılarını adeta onunla birlikte yaşamak için hararetle tavsiye ediyorum.

Polisiye romanları okumayı severim. Adı 'Tam Adalet' anlamına gelen roman oldukça akıcı ve sürükleyici idi. Nedense roman kahramanı Başkomiser Kemal, ermeni sevgilisi, ekibindeki kişiler, dil, üslup filan bana bu ülkedeki en iyi polisiye roman yazarı olduğunu düşündüğüm ve kitaplarının nerede ise tamamına yakınını okuduğum Ahmet Ümit'in Başkomiser Nevzat'ını hatırlattı. Ayrıca Kanıt ve Behzat Ç dizilerindeki bazı öğeler de gözümün önüne geldi. Kurgusu ve örgüsü sağlam bir roman fakat yazarının özgün çizgisini bulması için zamana ihtiyacı olduğu kanaatindeyim. İlk kitabı olmasına rağmen başarılı buldum. Bu tür konulardan hoşlananlar için öneririm.

Filistin ve Gazze, işgal, katliam ve soykırım nedeniyle aylardır (aslında yıllardır) gündemde iken, HAMAS ve askeri kanadı Kassam Tugaylarından bir komutanın otobiyografisini okumak ilginç olacaktı. Aldım, okudum ve çok beğendim. Dışarıdan gazel okuyup ahkam kesmeyen, Filistin'in 'yaşayan şehitler'inden birinin anılarını, acılarını, hayallerini, duygu ve düşüncelerini okumak müthişti. Bu dünyada Filistin davası kadar yüzdeyüz haklı ve meşru bir mücadele olduğunu düşünmüyorum. Kitaptaki bazı ifadeleri yadırgasam da (ki onu da hücrede oluşundan dolayı bilgi eksikliğine bağlıyorum) Filistin'in böyle fedaileri ve fedakar Filistin halkı olduğu sürece işgalden ve esaretten kurtulma umudu her zaman vardır ve zafer her an yakındır. Kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Baba kitabının sinemaya uyarlandığı Mario Puzo'nun bu kitabı Papa Aleksandre ile ailesinin devri iktidarını anlatıyor. Vatikan'da ve dönemin İtalya, İspanya ve Fransa'sında olup biten şeyleri roman diliyle ele alıyor. Bu romanı okurken 'Medici: Masters of Floransa' dizisini hatırladım. Elbette romanda yazılanların ne kadarının tarihi gerçeklerle örtüştüğünü bilemem. Romandan hareketle söylemek gerekirse entrika, sapıklık, vahşet ve iktidar için herşeyin mübah görüldüğü bir zihniyet var. Din yani hıristiyanlık bu ise ben almayayım. İnsan bu Katolik inancını ve tarihteki uygulamalarını okuyunca, laikliğin ve demokrasinin önemi bir daha ortaya çıkıveriyor. Tarihi roman okumak isteyenler için önerilebilir.