Toplam yorum: 3.082.320
Bu ayki yorum: 2.000

E-Dergi

Mehmet Poyraz

Gazeteci ve araştırmacı yazar. Gazetecilik mesleğine Adana’da başlayan, basın sektöründe muhabir, editör ve yayın koordinatörü olarak çalışan Mehmet Poyraz 27 Mart 1974 tarihinde Osmaniye’de dünyaya gelmiştir. Sebilürreşad ile Derin Tarih dergilerinin yanı sıra çeşitli edebiyat dergilerinde de yazıları yayımlanan Poyraz, araştırmalarını daha çok Rusya ve buradaki Türkler üzerinde yoğunlaştırmasıyla bilinmektedir. Basın Kartı sahibi de olan Mehmet Poyraz aynı zamanda gercektarih.com.tr’nin de genel yayın yönetmenidir.

Mehmet Poyraz Tarafından Yapılan Yorumlar

18.02.2022

Eserde Türklerin şehirlere verdiği önem incelenirken, Batı’nın ısrarla, hâlâ, “barbar” ve “eşkıya sürüsü” gibi gördüğü Selçukluların modern şehir yaşantıları anlatılmakta. Söz konusu çalışmada Farabi ve İbn Haldun’a da yer verilmiş. Selçuklu şehirlerinde gayrimüslimlerle müşterek hayat, şehrin güvenliği, çarşı ve pazarların ekonomideki yerleri hakkında yeni ve önemli bilgiler okurla paylaşılmış. Müellif Selçuklu şehirlerinin oluşumu, iskânı, savunma yapıları, idarî yapısı, müesseseleri ve şehir halkının kültürel, dinî ve sosyo-ekonomik yaşantılarını bölümler halinde inceleyerek kaleme almış. Eserin alanında önemli bir boşluğu doldurduğu dikkat çekmekte. Kitabı diğer Selçuklu çalışmalarından ayıran en belirgin özelliği deyim yerindeyse eşsiz oluşu. Daha çok bozkırlarda veya çöllerde hayal edilen Selçuklular bu kitapla, şehirde. Söz konusu çalışmanın Selçuklular tarihiyle ilgili önemli bir boşluğu doldurduğuna inanmaktayız.
18.02.2022

Türkistan coğrafyasında asırlarca süren köleliğin anlatıldığı eserde, müellifin oldukça zengin kaynakçalardan faydalandığı görülmektedir. Batılıların anlattığından farklı olarak kaleme alınan eserde, köleleştirmenin faktörleri irdelenirken, aslında buradaki köleleştirmenin Batı’dakinden ayrıştığına da dikkat çekilmiştir. Her ne kadar Sünni Türkmenlerin İran coğrafyasından esir ettikleri Şii mezhebinden köleler çoğunlukta olsa da, bir şekilde İslâm hukuku üzerinden bu düzen devam ettirilmiştir. Aralarında Ruslar ile Lehlilerinde yer aldığı köleler kimi zaman bürokraside yerler de edinmiştir. Hive ve Buhara’da köleler ile sahipleri arasında yaşanılanların nakledildiği eserde kölenin yeri geldiğinde sahibinden şikayetçi olmak için Kadı’ya da gittiği de zikredilmiştir. 19.yüzyılın son yıllarına kadar süren bu sistem Rusların işgal nedenlerinden biri olmuştur. Zira bölge bir yandan İngiliz-Rus kapışmasının merkezidir ve Rusya’ya orada ne işi olduğu sorulmuştur. Eser alanında ilktir.
16.02.2022

Eserde Skobelev’in, Osmanlı’ya karşı Balkanlar’da çıkan isyanların tetikleyicisi olmadan önce Türkistan’ı kan gölüne çevirdiği de anlatılmakta. Binlerce Türkmen’i çocuk, yaşlı, kadın demeden kılıçtan geçirtir. O dönem katledilenler hâlâ anılmaktadır. Eğitim politikasında Rusya’nın Türkistan hedefi olan ve Kırım Harbi sonrası yapılan reformlar neticesinde kurulan Nikolaevskaya Akademisi’nden mezun olan Skobelev, ilk başlarda orduda başına buyruk hareket etmesiyle dikkat çeker, kendince “küçük işler” olarak değerlendirdiği bazı emirleri yerine getirmek istemez. Başına buyruk olan Skobelev’in böyle davranmasındaki cesareti damarlarında dolaşan asilzade kanından aldığı söylenebilir. Fergana Valiliği de yapan Skobelev, Ahal Teke Türkmenleri ile Hive ve Hokand’da yaşayan çok sayıda Türkmenleri de katletmiştir. Skobelev’in hayatı Türkiye’de ilk defa anlatılırken, çalışmanın Türkistan’ın işgal süreci hakkında farklı ve yeni bilgileri muhteva etmesiyle başucu kitabı olacağına şüphe yoktur.
16.02.2022

Dünya tarihinde iz bırakan büyük Türk devletlerinin hüküm sürdüğü Türkistan coğrafyasının Ruslar tarafından nasıl hâkimiyetleri altına alındığının ipuçlarını bu eserde görebilmek mümkün. Seyyahların kaleme aldığı notlar, gezi ve gözlem yazıları dünya tarih yazıcılığında önemli bir yer tutar. Seyyahların meşhur olanı olduğu gibi fazla veya hiç bilinmeyenleri de mevcut. Müellif işte bu bilinmeyen seyyahlardan Rus Burnaşev’in Türkistan’a dair tuttuğu gözlemlerini merkeze alarak ve ilave bilgilerle daha da dolgun hale getirdiği kitabında bir seyahatnameden daha fazlasını önümüze düşürmektedir. Bu arada Burnaşev sıradan bir seyyah değildir ve Çarlık Rusya yetkilileri özel olarak Türkistan’a göndermiştir. Rusların 1552’de Kazan’ı, 1556’da Astrahan’ı işgal etmesini, bu hanlıkları ele geçirmesiyle Türkistan’da gerçekleşen ticaretin tekelini de elinde tutmak istediğinin anlatıldığı çalışmada, Moskova’nın Türkistan’a bilgi almak amaçlı yolladığı İngiliz Anthony Jenkinson’dan da bahsedilmiş.
16.02.2022

Müellifinin gazeteci, siyasetçi ve aktivist, hem Çarlık hem de Bolşeviklere muhalif bir kadın olduğu eserde baştan aşağıya oryantalist izleri taşımaktadır. Israrla Anadolu yerine Asya tanımlamasını kullanmıştır. 1911-1912’yıllarının yanı sıra 1916’da kaleme aldığı metinleri de içeren bu eser başka bir Osmanlıyı anlatmaktadır. Adana’daki Ermeni olaylarında Türkleri katil gösterip, Ermenilerin mazlum olduğuna dikkat çekmiştir. İstanbul’daki Ermeni entelektüel çevresindeki şahsiyetlerin çoğunluğunun Rusya doğumlu olmasından da bahsederken övünç içerisindedir. Müellife göre II. Meşrutiyet öncesi bir hiçtir. Talat Paşa, Hüseyin Cahid, Halide Edib isimlerde yer almaktadır. Müellife göre İstanbul’un Türk sakinleri karanlık bir çağda kalmıştır. Meclis-i Mebusan oturumlarından malumatlar da bildiren müellif Osmanlı’daki eğitim sistemine de değinmiş. Bir asır sonra Türkçeye kazandırılan bu eser, her ne kadar reddiyelerle dolu olsa da, bir Rus liberalin bakışını yansıtması açısından kıymetlidir.