Toplam yorum: 3.082.178
Bu ayki yorum: 1.858

E-Dergi

Mehmet Poyraz

Gazeteci ve araştırmacı yazar. Gazetecilik mesleğine Adana’da başlayan, basın sektöründe muhabir, editör ve yayın koordinatörü olarak çalışan Mehmet Poyraz 27 Mart 1974 tarihinde Osmaniye’de dünyaya gelmiştir. Sebilürreşad ile Derin Tarih dergilerinin yanı sıra çeşitli edebiyat dergilerinde de yazıları yayımlanan Poyraz, araştırmalarını daha çok Rusya ve buradaki Türkler üzerinde yoğunlaştırmasıyla bilinmektedir. Basın Kartı sahibi de olan Mehmet Poyraz aynı zamanda gercektarih.com.tr’nin de genel yayın yönetmenidir.

Mehmet Poyraz Tarafından Yapılan Yorumlar

02.06.2022

Moğolların ortaya çıktığı 13.yüzyıldan itibaren yaklaşık 600 yıllık bir dönemin irdelendiği çalışmada birden fazla yazarın olması doğal olarak zengin bir muhteviyatla bizleri baş başa bırakmaktadır. Moğollar hakkında bilinen birçok bilginin detaylandırıldığı dikkat çeken çalışmada, savaşlardan akınlardan ziyade bölgeye getirdikleri teknolojik yenilikler ile ekonomik dirilişlerde okurun ilgisine sunulmuş. İslâm’ın da yer bulduğu çalışmada farklı kavimlere mensup halkların Moğol yahut Türk kimliğiyle nasıl yaşadıkları da anlatılmaktadır.
Kıyıda köşede kalmış kıymetli bilgileri büyük bir özveriyle hatta dönemin Sovyet rejimini de karşısına alarak kaleme alan müellif, Hazar’ı merkeze alarak son bin yılın insanlık tarihine ışık tutmaktadır. Çalışmanın kimi yerinde sorgulamaya da girişen müellif Çin sınırlarından Ege’ye, Akdeniz’e hatta Dinyeper’e kadar bağ kurmaya çalışırken, Çinlilerin neden Batı’ya akınlar düzenlemediklerini de gündeme getiriyor. Söz konusu çalışma uzun yıllar önce kaleme alınmış olsa da hâlâ garip biçimde güncelliğini korurken dönemi de anlatmaya devam ediyor. 4. baskısını tetkik etmeye çalıştığımız eserde Gotlar ile Hunlar arasındaki münasebetler dahi anlatılırken birçok kavmin, neden, hangi yüzyılda nerede nasıl yaşadığının tespit edilememesini müellifin şu biçimde izah etmesi dikkat çekiyor. Buna göre Mısır ve Babil’den kalan yapılar taştan olduğundan günümüze kadar gelmiştir. Fakat İdil-Ceyhun arasındaki sahada Alanların, Hazarların ve Rusların yapıları ahşaptan idi ve günümüze kadar gelme ihtimalleri daha doğrusu birkaç yüzyılda dahi dayanma şansları yoktur. Çalışmada Moğolları, Fatimileri, Şövalyeleri de bahis konusu eden müellif Abbasileri dahi ihmal etmemiştir. Türk tarihinin yanı sıra bölge tarihiyle beraber kimi yerde Arap tarihine de değinilmesi bakımından okur karşılaştırma fırsatı da yakalamış oluyor. Diğer yandan detaylı ve mantıklı bir Avrasya coğrafi okuması.
01.06.2022

Hatırat her ne kadar dönemi anlatsa da biraz düşünmek gerekiyor. Yazarın kimi yerde tarafgil yaklaşımı dikkat çekiyor.
En başından söylemek gerekirse, müellifinin Sovyet Rusya vatandaşı olması söz konusu çalışmada “oryantalist bakış açısı” tesirinin olup olmadığı yönünde okurda merak uyandırabilir. Hiç tereddüt etmeden bu kitaba zaman ayırıp okuyabilirsiniz. Müellifin Hazar tarihi ile ilgili çalışmaları Bolşevik Moskova’yı rahatsız ediyordu. Hatta bir makalesine 30’lu yıllarda Pravda gazetesi reddiye vermişti. Neyse ki araya 2. Dünya Savaşı’nın girmesiyle beraber müellif Artamonov rejimle normal bir süre geçirmiştir. Çeyrek asırda hazırladığı bu çalışma 1962 yılında tamamlanmıştır. Sanırız Stalin’in ölümünden sonra daha da yoğunlaşarak çalışmayı muazzam hale getirmiştir. Öte yandan çalışmanın baskıya hazır hale getirilmesinde Gumilev’in de büyük katkıları var. Artamonov, devamlı Bolşeviklerle, yani rejimle sorun yaşayan hatta hapis bile yatan Gumilev’in hamisi idi. İlkin dediğimiz gibi her iki ilim adamı da Sovyet rejimi ile sorunluydu zira yeni ve doğru şeyler söylemekteydiler.

Kitap hayli uzun olmasına rağmen oldukça merak uyandıran ve sürükleyici yanı okuru sıkmayacağını düşünmekteyiz. 19. Yüzyılda merak edilmeye ve ortaya çıkarılmaya çalışılan Hazar tarihi daha çok Musevilik bakımından ele alınmıştır. Rusya’daki Bolşevik devrim sonrası yeniden ele alınan Rus tarih yazımında ise Hazar tarihi en başta olması da hayli ilginç. Bununla ilgili kitapta Rus devlet yapısının Hazarlardan örnek alındı iddiasından tutunda sahadaki Türklerin birbirleriyle olan didişmeleri de yer almaktadır.

Çalışma Doğu Avrupa’daki Türk kavimleriyle başlıyor, Hunların Roma’yı zayıflatmasıyla devam ediyor. Kavimler Göçü esnasında antik çağda köleliğin silindiğine şahitlik ederken, Hazarlarda kölelik kavramının olmadığını da büyük bir merakla okuyabilirsiniz. Diğer yandan İslam fetihlerine karşı amansız mücadeleye girişen Hazarların Roma’nın yıkılışını da geciktirmişlerdir diyebiliriz. Çalışmayı okurken bölgenin 1000 yıllık dönemi hakkında da az çok bilgi sahibi olunabiliyor. Dünyanın ilk en kapsamlı Hazar tarihi çalışması olan bu eser bölgedeki Museviliği de irdelerken Rusların nasıl ortaya çıkıp devletleşmeye gittiklerini de anlatmaktadır. Hazarların Araplarla olan münasebetleri de ayrı bir bölümde anlatılırken, bölgedeki diğer Türk kavimleri de çalışmada yer bulmuştur.

Hazarların Museviliğinin yanı sıra diğer özelliklerinin de anlatıldığı bu çalışmada, günümüzde cereyan eden Rusya-Ukrayna krizinin tarihi geçmişini de bulabilirsiniz. Müellifinin teknik olarak karşılaştırmalı tarih metodunu da kullandığını kimi sayfalarda görmekteyiz.
16.03.2022

Hayat tecrübelerinden yola çıkarak okurlarına didaktik bilgiler vermeye çalışan İlber Hoca kişinin yeteneklerini fark etmesine önemine dikkat çekerken bu hususta kıymetli nasihatlerde bulunmaktadır. Öğütlerini aktarırken kimi zaman Antik Roma’dan, Endülüs’ten, Türk dünyasından hatta Ahmet Taner Kışlalı’dan örnekler veren İlber Hoca, dostluğun ne kadar kıymetli olduğundan bahsetmektedir. Elbette bunu yaparken de dostluğu tarif etmektedir. Çalışmadaki en önemli tespitlerimiz, şehir kavramının Türkiye’de oturmadığı ile insanların mutlaka doğayla uğraşması gerektiğini özellikle zeytinciliğin üzerinde durulmasına dikkat çekilmesidir.
Kitapta Çukurova köylüsünün kim olduğunu soran İlber Hoca, soruyu da kendisi yanıtlar. Ona göre Yaşar Kemal’in yazarlığının en önemli tarafı Çukurova’daki aşiretlerin hayatını ve eşkıyaları canlı olarak resmetmesidir. Bu arada Orhan Kemal’in Çukurova’sını da ihmal etmemiş İlber Hoca.