E-Dergi

İşgal altındaki İstanbul’da İngilizlerine askeri savunma gücünü öğrenmek adına üç Osmanlı subayının kılık-kıyafet değiştirmelerinden sonra serserilik yaparak kendilerini tutuklattırmaları, Vaniköy’den Çamlıca’ya ardından Kısıklı Karakolu’na gelmeleri hayli ilginç. Yine bu subaylar biri Naif Baba tarafında İngilizlere yönelik yine yaptığı keşifte belediyenin su memuru kılığına giriyor. Yani sadece fiziki savaş anlatılmıyor. Bir de istihbarat savaşı da var. Yazar Milli Mücadele’nin detaylarına inip arşiv belgeleriyle çeşitli bilgileri gözler önüne sermektedir. Diğer yandan eserine konuk ettiği isimlerin portresini de tasvir etmeye çalışmış ve dönemle ilgili biline bilgileri de tekrardan kaçınmış gibi durmaktadır.

90’ların ortasından zirveye doğru emeklemeye başlayan Amazon’un inişli-çıkışlı mücadelesinin, şirket çalışanları tarafından kaleme alınmış olması eseri mühim kılmaktadır. Diğer yandan kitabı sadece e-ticaret üzerine yapılan bir çalışma olarak düşünmemek gerekiyor. Birçok girişimci ve girişimci adayları için, sektörü ne olursa olsun, ticari yönde kişisel gelişim kitabı gibi de durmaktadır. Her ne kadar teknik kitap gibi dursa da, kullanılan dilin yalın ve doğal olması dikkati çekiyor. Her yaştan okurun ne anlatılmak istendiğini kavrayabileceği bir üslupla kaleme alınmış. Her meslek sahibinin mutlaka, kendine göre tecrübe örneği bulacağına şüphe yoktur. Teknolojiyle iç içe geçtiğimiz bugünlerde, kültür ve sanatın dijital hayattaki duruşuyla ilgili çeşitli anekdotlar da satır aralarından gözlerimize çarpanlar. Tacir olmayan okur ise, en azından Silikon Vadisi’ne dair çeşitli bilgiler edinmiş olur.

İttihatçıların istihbaratçılığına dair yeni söylemlerde bulunulan eserin alanında ilk olması, okumak için vakit ayırmaya yetmektedir. Eserin göbeğindeki “İkinci Şube” anlatılırken dönemin devlet yapısı da az çok daha farklı bir açıdan anlaşılmaktadır. Dönemin istihbarat alanındaki doğru bilinen yanlışları ortaya konulurken, Batı’nın Türkiye tarihi hakkında yazdıklarıyla ilgili tespitler dikkat çekici. Her ne kadar akademik bir metin gibi görünse de çoğu okur rahatlıkla okuyabilir ve anlayabilir.

Daha üç aylıkken, bir anda ateşlenip hastaneye kaldırılan ve günler sonrasında hayata nasıl devam edebileceği ailesine anlatılan Zülal’in hikâyesidir okuduklarımız. Özel insan Zülal’in yaşadıkları ve çevresinde gelişenler babası Eyüp Yeter tarafından ustaca kaleme alınmış bu eserde, okuduktan sonra, sağlıklı insanların binlerce kez şükür diyebileceğini tahmin etmek hiçte zor değil. Özel insanlara ve ailesine nasıl davranacağımız hakkında bilgiler muhteva eden söz konusu çalışmada başka çocukların merhametine de şahitlik edeceksiniz.

Bölgede Osmanlı’nın izlerinin titizlikle incelendiği anlaşılan eser, Güney Afrika’daki Müslüman okullarından Türk hamamına kadar hayli zengin malumat muhteva etmektedir. Bölgedeki alimler ile Müslüman ahalinin yaşantısı da ele alınırken Osmanlı’nın ilk bölgedeki ilk diplomatı Mehmet Remzi Bey’in hazin hayat öyküsüne de yer verilmiş. Savaş başladığında İngilizler tarafından tutuklanan Mehmet Remzi Bey esaret altında hayata veda ederken ailesi de perişan olur. Yazar eserinde teknik olarak anlatmıyor ve kimi hayat öykülerine de dokunuyor.