Hayatında her zaman taklit-takip edebileceği bir rol model arayan bir adamın, biraz şanssız biraz şanslı garip hikayesi anlatılıyor romanda. Ana karakter Hayri İrdal, çocukluğundan itibaren hayata karşı ilgisiz ve amaçsız bir şekilde yaşayan, her zaman birilerinin yönlendirmesi ile yol almaya alışmış bir insan. Okula ve okumaya karşı da aşırı ilgisiz bir genç iken yanında çırak olarak işe girdiği bir saat ustasının, saatler ve zaman konusundaki felsefi düşüncelerinden aklında kalanlar ile şans eseri tanıştığı bir işadamını etkileyerek, onunla beraber yeni bir işe atılması anlatılıyor romanda.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü adını verdikleri kurumda, Hayri İrdal (her ne kadar yaptıklarının hiçbirine inanmasa da) önemli görevler üstlenerek ülke ve hatta dünya çapında tanınmaya başlıyor.
Kitapta, birçok sayfada Osmanlıca ( ya da Arapça-Farsça) kelimeler geçmesine rağmen yazarın dili oldukça sade, akıcı ve anlaşılır.
Kitap hakkında (belki de adından ötürü) hemen Saatleri Ayarlama Enstitüsü hikayesiyle karşılaşmayı bekleyen okurlar, maalesef yaklaşık 200 sayfa beklemek zorunda kalıyorlar. Yazar, ana karakter olan Hayri İrdal'ı okuyucuya tam olarak tanıtabilmek için oldukça uzun ve detaylı bir yol izlemiş. Bazı bölümlerde Hayri İrdal'ın "bu kadar da olmaz" dedirten, hayat karşısındaki pasifliğini ve vurdumduymazlığını mizahi bir dille ve biraz da abartarak aktarmış okuyucuya.
Yazar, romanın birçok bölümünde geçmişe dönüşler yaparak Hayri İrdal'ın ve romanda anlatılan diğer belli başlı karakterlerin, zamanla ve yaşanılanlarla nasıl değişim gösterdiklerini ustaca anlatıyor.
Kitabın genelinde; insanların çoğu zaman çevreye ayak uydurmak, insanlar tarafından kabul edilmek, saygı görmek adına kendi davranışlarına ve düşüncelerine yön verdiği, aslında olmadıkları insanlar gibi davrandığı, bunu başaranların her dönemde kendilerine iyi kötü bir yer bulduğu, başaramayanların ise sürekli ezildiği anlatılıyor.
Okunması biraz zor bir kitap olsa da, içinde birçok öğretici konu barındıran ve insanı düşünmeye yönlendiren bir roman.
" "Belki bu iyi gelir!" diyordum. Elbette birinden biri iyi gelecek ve ben de etrafımdakilere benzeyecektim. Muhakkak benzemeliydim. Benzemezsem yaşamak çok güçtü." (Sayfa 335)
" Dostum, işler bizden sonra dünyaya gelmişlerdir. İşleri onları görecek adamlar icat eder." (Sayfa 250)