Toplam yorum: 3.083.733
Bu ayki yorum: 3.415

E-Dergi

hakan arslangiray

Ülkemizin en önemli sorunlarından birinin az okumak ve buna bağlı olarak okuduğunu anlamamak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle başta kendi ailem ve yakın çevrem olmak üzere, ulaşabildiğim tüm insanların kitap okuması için elimden geldiğince çabalıyorum. Okuduğum kitapları yorumlayıp paylaşarak kitapseverlerin bu kitaplar hakkında bilgi edinmesini amaçlıyorum.

hakan arslangiray Tarafından Yapılan Yorumlar

Hayatlarının çoğu bölümünde geleceği çok düşünmeden, günü yaşayıp kısa süreli mutlulukları yaşam biçimi haline getiren bir kadın ve bir erkeğin tanıştıktan bir süre sonra, çok da derin düşünmeden, önce evlenmesi ardından da bir çocuk sahibi olmasıyla başlıyor hikaye. Bebeğin doğumunun ardından kendini aşırı kısıtlanmış ve bıkmış hisseden anne Joanna, artık dayanamayacağını düşündüğü bir noktada çocuğunu ve eşini bırakarak evden ayrılıyor. İlk zamanlarda bu durumu kabul edemeyen baba Ted, biraz bocalasa da daha sonra ayrılığı kabullenerek oğlu Billy'e iyi bir baba olmak ve hayatını bir düzene sokmak için çabalamaya başlıyor. Bir süre sonra annenin değiştiğini öne sürerek geri dönmesi ve oğlunun velayetini almak istemesiyle de mahkeme süreci başlıyor: "Kramer Kramer'e Karşı!"

Kitap genel olarak 3 ana bölümden oluşuyor. İlk bölüm, hayatta çok ciddi bir amacı olmadan yaşamak isteyen insanların evlenip çocuk sahibi olma süreci ve çocuğun evliliği farklı bir biçime dönüştürmesi; ikinci bölüm, annenin evi terk etmesi sonrasında çocuğu ile yalnız kalan bir babanın hem bu duruma hem de tek başına oğlunu yetiştirme konusuna uyum sağlama süreci; üçüncü bölüm ise annenin geri dönmesi ve velayet davasının başlaması süreci.

Kitabın en etkileyici bölümü babanın yeni hayatına alışma süreci ve bu süreçte özel hayatı ile çocuğu arasında denge kurma çabası. Kitapta genel olarak aile kurmanın zorlukları, çocuğun eşler arasındaki evlilik kavramına farklı bir boyut getirmesi ve eşler arasındaki ayrılığın kendilerine ve çocuklarına etkisi anlatılıyor.

Edebi anlamda çok zengin olmasa da, konusu itibariyle akıcı bir anlatıma sahip güzel bir roman. Kitabın sonunda beklenen bir son olacağını düşünürken son anda yazar, sanırım okuyucularını üzmemek adına, hikayeyi farklı bir şekilde bitiriyor.
12.09.2021

polonya çekya sınırında ıssız ve küçük bir kasabada yaşayan yaşlı bir kadın kasabanın çevresinde vahşi doğada yaşayan hayvanların avlanmasına karşı çıkmak için çabalıyor. bu arada kasabada arka arkaya cinayetler işlenmeye başlıyor ve yaşlı kadın bu cinayetleri vahşi hayvanların intikam almak için işlediğini düşünüyor. kitap, yazarı 2018 yılı nobel edebiyat ödülünü aldığı için dikkatimi çekmişti fakat benim için hayal kırıklığı oldu. oldukça durağan bir hikaye, arada uzun astrolojik paragraflarla bölünüyor ve maalesef okurken hiç merak uyandırmıyor.
30.07.2021

yazarın genel tarzı sizin de belirttiğiniz gibi öğretici fakat yazarın dilimize çevrilmiş tüm kitaplarını okumuş bir okuyucu olarak bu kitapta bu öğreticiliğin çok fazla olduğunu düşünüyorum. öyle ki bu kitapta öğretici ve bilgilendirici bölümler macera kısmının çok önüne geçip kitabın okunmasını zorlaştırmış.
Hayatında her zaman taklit-takip edebileceği bir rol model arayan bir adamın, biraz şanssız biraz şanslı garip hikayesi anlatılıyor romanda. Ana karakter Hayri İrdal, çocukluğundan itibaren hayata karşı ilgisiz ve amaçsız bir şekilde yaşayan, her zaman birilerinin yönlendirmesi ile yol almaya alışmış bir insan. Okula ve okumaya karşı da aşırı ilgisiz bir genç iken yanında çırak olarak işe girdiği bir saat ustasının, saatler ve zaman konusundaki felsefi düşüncelerinden aklında kalanlar ile şans eseri tanıştığı bir işadamını etkileyerek, onunla beraber yeni bir işe atılması anlatılıyor romanda.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü adını verdikleri kurumda, Hayri İrdal (her ne kadar yaptıklarının hiçbirine inanmasa da) önemli görevler üstlenerek ülke ve hatta dünya çapında tanınmaya başlıyor.

Kitapta, birçok sayfada Osmanlıca ( ya da Arapça-Farsça) kelimeler geçmesine rağmen yazarın dili oldukça sade, akıcı ve anlaşılır.

Kitap hakkında (belki de adından ötürü) hemen Saatleri Ayarlama Enstitüsü hikayesiyle karşılaşmayı bekleyen okurlar, maalesef yaklaşık 200 sayfa beklemek zorunda kalıyorlar. Yazar, ana karakter olan Hayri İrdal'ı okuyucuya tam olarak tanıtabilmek için oldukça uzun ve detaylı bir yol izlemiş. Bazı bölümlerde Hayri İrdal'ın "bu kadar da olmaz" dedirten, hayat karşısındaki pasifliğini ve vurdumduymazlığını mizahi bir dille ve biraz da abartarak aktarmış okuyucuya.

Yazar, romanın birçok bölümünde geçmişe dönüşler yaparak Hayri İrdal'ın ve romanda anlatılan diğer belli başlı karakterlerin, zamanla ve yaşanılanlarla nasıl değişim gösterdiklerini ustaca anlatıyor.

Kitabın genelinde; insanların çoğu zaman çevreye ayak uydurmak, insanlar tarafından kabul edilmek, saygı görmek adına kendi davranışlarına ve düşüncelerine yön verdiği, aslında olmadıkları insanlar gibi davrandığı, bunu başaranların her dönemde kendilerine iyi kötü bir yer bulduğu, başaramayanların ise sürekli ezildiği anlatılıyor.

Okunması biraz zor bir kitap olsa da, içinde birçok öğretici konu barındıran ve insanı düşünmeye yönlendiren bir roman.

" "Belki bu iyi gelir!" diyordum. Elbette birinden biri iyi gelecek ve ben de etrafımdakilere benzeyecektim. Muhakkak benzemeliydim. Benzemezsem yaşamak çok güçtü." (Sayfa 335)

" Dostum, işler bizden sonra dünyaya gelmişlerdir. İşleri onları görecek adamlar icat eder." (Sayfa 250)
25.07.2021

yazar yaşadığı dönemde insanlığın kötüye doğru gidişini bitirebilmek adına yeni bir nuh tufanı olursa ne olur sorusuna cevap arıyor kitapta. kitapta incilden oldukça fazla bahsediliyor, bu nedenle bazı kısımları anlamak zor. yazarın daha popüler kitaplarından farklı bir tarzda yazdığı bu kısa romanının sonu da bir belirsizlik içinde bitiyor.