E-Dergi

Ülkesinden sürgün edilen bir sinema yönetmeninin uzun yıllar sonra sahte belgeler ve değiştirdiği dış görünüşüyle ülkesine dönüp gizlice ülkenin son durumunu anlatan bir belgesel çekmesi anlatılıyor kitapta. Gerçek bir olayın anlatıldığı eseri yazar, yönetmenle yaptığı uzun röportajlardan hikayeleştirmiş ve doğrudan yönetmenin dilinden anlatmış.

Bu tiyatro oyununda Avusturyalı işgalci yönetime karşı ayaklanan İsviçreli köylülerin hikayesi anlatılıyor. Her ne kadar oldukça bilinen Wilhelm Tell'in oğlunun başına koyulan elmayı okla vurma sahnesi akıllarda olsa da aslında oyunda daha çok İsviçre halkının özgürlüklerine olan düşkünlükleri ve bu uğurdaki çabaları ön plana çıkarılıyor.

Kitap bir tiyatro oyunundan çok bir hikaye havasında geçiyor. Edebi olarak çok iyi olmasa da dönemi tanımak adına okunabilir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Suriye, Filistin ve Arabistan civarında savaşan Türk askerlerinin yaşadıklarını, devletin oraları kurtarmak için harcadığı çabayı ve yabancı ülkelerin o bölgedeki oyunlarını ilk ağızdan anlatıyor yazar. Yazıldığı dönemden ötürü kitapta bir çok Arapça, Farsça kelime olsa da yazar oldukça anlaşılır ve sade bir dil kullanmış.

Yazar o dönemde üst düzey devlet görevlilerinin yanında uzun süre çalıştığı için dönemin siyasi olaylarını ve çalkantıları da açık bir dille anlatıyor.

22.yy.da yapay zekaya sahip makineler tarafından yönetilen dünyada insanlar, şartlandırma amaçlı eğitimler ve uyuşturucular sayesinde düşünmeden ve sorgulamadan yaşamaya alıştırılmışlardır. Bu durumu kontrol eden bir robot ile bu durumu sorgulayan iki insanın mücadelesi anlatılıyor kitapta.

Yazar distopya türü romanında dinin geleceği, yapay zekanın sınırsız gelişme kapasitesi, otonom araçlar gibi konularda öngörülerde bulunuyor.

Akıcı bir dile ve ilgi çekici bir konuya sahip, sıkılmadan okunabilecek bir kitap olmuş.

Dünyanın kaçınılmaz büyük bir savaşa doğru gitttiğini düşünen ve insanlardan çok daha ileri teknoloji ve bilime sahip olan bir grup olaylara müdahale ederek bu çöküşü durdurmaya çalışıyor.

İyi niyetle başlayan bu girişim insanlar arasında karışıklığa yol açıyor. Kimisi bu dost elini tutmak isterken kimisi de düşman olduklarını düşünerek karşı çıkıyor.

Bana göre yazarın kitaptaki en ilginç önermesi; ölümün çaresi bulunursa bunun insanların inançlarında ve yaşam biçimlerinde nasıl değişimlere yol açabileceği konusu. Özellikle 163. Sayfa ve devamında bu konu çok güzel bir şekilde yorumlanmış.