Son zamanlarda sıkıntılı günler yaşayan Nora işten kovulup üstüne kedisinin de ölmesi sonucu artık yaşamak için bir nedeni kalmadığını düşünüp intihar ediyor ve kendini Gece Yarısı Kütüphanesi olarak adlandırılan bir yerde buluyor. Burada, kendisine yardımcı olacak rehberi olan Bayan Elm ile karşılaşıyor.
Gece Yarısı Kütüphanesi'nde gördüğü sonsuz sayıdaki kitabın, yaşadığı sonsuz sayıdaki hayatları anlatan kitaplar olduğunu ve bir adet de pişmanlıklarının yazılı olduğu bir kitap olduğunu öğrenen Nora, pişmanlıklarından yola çıkarak hayatının dönüm noktası olduğunu düşündüğü anlarda aldığı veya alamadığı kararlar sonucu yaşadığı farklı hayatlara gidiyor. Kendi hayatının farklı versiyonları arasında gezen Nora, bu hayatları kısa süreli de olsa yaşayıp aldığı veya alamadığı kararların hayatını ve çevresindeki insanları nasıl etkilediğini gözlemliyor.
İçine daldığı her hayatında aldığı kararların hem iyi hem de kötü sonuçları olduğunu, o hayatında bazı şeyleri çok severek yaşarken bazı konularda da yine bedel ödediğini görüyor ve her seferinde en uygun hayatın o olmadığına karar vererek kütüphaneye geri dönüyor.
Kitapta bolca felsefi söz ve alıntı bulunuyor.
Yazar romanda "eğer hayatınızın bazı noktalarında aldığınız ve sonradan geriye dönüp baktığınızda yanlış olduğunu düşündüğünüz kararları değiştirme imkanınız olsaydı, hayatınız nasıl değişirdi?" sorusuna biraz gerçeküstü biraz felsefe içerikli bir anlatımla cevap arıyor.
Kitabın sonu ise biraz "olumlu düşün, olumlu olsun" mantığında bir önermeyle bitiyor. İlgiyle ve sıkılmadan okunabilecek, akıcı anlatıma sahip bir roman.
"Nora sosyal medya hesaplarına göz attı. Ne bir mesaj ne yorum, ne yeni takipçi ne de arkadaşlık isteği. Kendine acıyabilen bir antimaddeydi işte." (s. 21)
"Nasıl bi hayat istersen iste. Büyük düşün... istediğin her şey olabilirsin. Çünkü hayatlarından birinde zaten olmuştun." (s. 149)