Bilimkurgu olduğu kadar distopya olarak da tanımlayabileceğimiz romanda yazar, insanlığın her döneminde geçerli olan politik, dini, ticari, ekolojik sorunları okuyucuya aktarmaya çalışmış.
Bir imparatorluk tarafından yönetilen evrende Dune veya Arrakis olarak adlandırılan gezegen, sadece burada çıkarılan çok değerli bir maden nedeniyle ilgi odağı konumundadır. Gezegeni imparatorun izniyle yöneten hanedanlar, bu işten çok büyük kazanç elde etmektedir. Günün birinde imparatorun gezegeni yöneten hanedanı değiştirmesiyle gezegende geri döndürülemez bir kargaşa çıkacaktır.
Yazar, romanda gezegenin yönetimini elde etmek için yapılan gizli kapaklı antlaşmaları, imparatorun kendisinin de dahil olduğu komploları, ihanetleri, siyasi çalkantıları anlatıyor.
Dune Gezegeni'nin yerli halkı olan Fremenler'in yüzyıllar boyunca efsanelerle ve dini mitlerle koşullandırıldıkları kurtarıcılarının ortaya çıkmasıyla gezegendeki iktidar savaşı farklı bir boyut kazanıyor.
Gezegendeki suyun insanların kendi terlerini toplayıp tekrar kullanmalarını gerektirecek kadar az ve değerli olması ile yazar, belki de günümüzde dünyamızda iyice ortaya çıkmaya başlayan su sorununu da öngörmüş oluyor.
Bilimkurgu severlerin ilgiyle okuyabileceği bir roman olmasına rağmen okuyuculara hikayenin burada bitmediğini ve serinin toplam 6 kitaptan oluştuğunu hatırlatmakta fayda var.
"Umut gözlemi bulandırır." (s. 25)
"Zihin bedene emredince beden itaat eder. ama zihin kendi kendine emredince direnişle karşılaşır." (s. 81)
"Bir şeyi tamamen kontrol etmenin yolu, onu yok edebilecek güce sahip olmaktır." (s.614)