Şair’e göre, “Şair, hem hayatın tam ortasındadır hem de kıyısında; ama daha çok tepeden bakar. Çünkü anlamak ve farkında olmak tepeden bakmayı gerektirir. Şair, işlenen cinayetin sonunu görebilir, bu yüzden ukaladır.”
Maraş’ta, şiir şehrinde, uzun kış gecelerinde insanların toplanıp kitap okuyup, türküler söylediği bir köyde büyüyen Keklikçi, “Eğer bana şiire ne zaman başladığımı sorarsanız, bir cevap veremem; çünkü henüz okumayı bilmiyorken kendi kendime şiirler söylerdim.” diyor. Keklikçi’nin şiiri sevmesinde 126 yaşında asli hayata geçiveren dedesinin rolü olduğu da kendisiyle ilgili yazılanlar arasında yer almakta…
“Göremeden ölürsem, gözlerim açık gider.” dediği şehir İstanbul’a 2001 yılında gelen şair, “Edebiyat ortamında hep iyi bildiklerimizin o kadar da iyi olmadığını buraya gelince anladım. Benim şiirim kavrayışla çok ilgili, insanları ve hayatı sağlıklı bir şekilde kavramak da ancak bu şehirde mümkün.” demektedir.
“26 yaşındayım ve yirmi altı bin çeşit olumsuzluk yaşadım. Bu, düz bir mantıkla hayra alamet değildir. Acıyı ve yalnızlığı benim çağırdığımı söylüyorlar; ama tam tersine ben acıya maruz kalıyorum. Üç öğün aç durduğum günler oldu; ama bunu ben istemedim.” diyen şair, hayatta yapabileceği en iyi işin şiir yazmak olduğuna inandığını belirtiyor, yine kendisiyle yapılan söyleşilerde.
Ayrıca, yine kendisiyle yapılan söyleşilerden anlaşıldığına göre, şair anlaşılmayı önemsiyor, fakat herkes tarafından anlaşılmak gibi bir kaygısı da yok; “Ben futboldan anlamam ve bir futbolcunun beni okumasını beklemem. Ancak her insanda şairane bir yan olduğuna inanırım. Çünkü bir ruha sahip olan herkeste iman, aşk ve şiir potansiyeli vardır. Ancak insanlar, kolaycılığa kaçıp hayatın yapaylığı içinde kaybolmayı seçerler.”
Tanınma Korkusu; iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm Bakır Duruşmalar; 1998-2000 yılları arasında yazılan şiirlerden seçmeler… bölümün başında; “gün güne değmeden gidiyor” mısraı yer alıyor. İkinci bölüm Herkese Günaydın’da; 2001-2003 yılları arasında yazılan şiirlerden seçmeler bulunuyor; bölüm başında ise “biz işimize bakalım yani şu mezarlığa” mısraı var.
Tanınma Korkusu’nda; istihza (alay), yalnızlık, intihar, mistisizm, hüzün, eleştiri, öfke, hınç, ölüm dikkati çeken unsurlar arasında…