E-Dergi

Murakami, ülkemizde büyük bir okur kitlesine ulaşmış ve bu haklı gururu yaşayan bir isim naçizane.

Kült eserlerini edinip kitaplığımda sebepsizce yıllardır beklettiğim de bir yazar.

Bu durumu, ülkemizde 2019 sonlarında yayımlanan Mesleğim Yazarlık kitabıyla değiştirmek istedim. Doğru da yaptım sanırım.
•
Deneme türünde ve otobiyografik izler taşıyan bir anlatı olarak da okuyabilirsiniz eseri.

11 bölüm mevcut. Bunlardan ilk altısını bir dergiye 2013-2015 yılları arasında sunup diğerlerini de zamanla ekleyip 2015 yılında kitap halinde yayımlıyor.
•
Onu seven bir okurun, yazma eylemine meraklı bir aday yazarın, özellikle roman dünyasına ilgili bir kitapseverin bulabileceği birçok şey olduğunu düşünüyorum.
•
‘Edebiyat ödülleri, özgünlük, uzun romanlar, yazma rutini ve karakterler’ gibi birçok başlığa değinecek Murakami.
•
Murakami’yle tanışma kitabım olarak benim değerli olduğunu düşündüğüm bir eserdi. Buyurun.

Adınız Tertuliano Maximo Afonso. Otuz beş yaşınızı aşmış, eşinizden boşanmış, yalnız yaşayan bir tarih öğretmenisiniz.

Günün birinde meslektaşınızdan film önerisi alıyor ve onu kiralıyorsunuz.
•
Buraya kadar her şey normal.

O akşam filmi izlemeye başlıyor, öyle olağanüstü bir şey de bulamıyor ve sardıra sardıra izliyorsunuz.

Gece bir sese uyanıyor, televizyona dikkat kesiliyor ve kiraladığınız filmdeki resepsiyon görevlisinin sizinle AYNI olduğunu fark ediyorsunuz.

Evet evet AYNI. Benzeriniz falan değil.
•
Nasıl bir yol izlersiniz peki?
Neler hisseder, neler yaparsınız?
•
2002 yılında yayımlıyor eserini Saramago. Yine ‘neler oluyor burada’ dedirten bir giriş, karakterleri bir bir sahneye alış ve tadına ciddi manada doyum olmayan bir akış ve sonlanış.
•
Evet Saramago okumaları zordur. Paragraf arar gözleriniz. Veya ‘noktalama’. Belki de okurken nefes nefese kalma.

Memduh Şevket’i ilköğretim sıralarından bugüne duyuyor okumaya çalışıyoruz. Eserinin girişinde kısa bir mülakat-röportaj mevcut. Orada edebi yaşamında ne de mütevazi olduğunu görüyoruz. Devamında çeşitli dönemlerde yazılmış onlarca hikayesi mevcut. Okunabilir

İsminden anlaşılacağı üzere Endüstri Devrimi sonrası makineleşmeye bağlı olarak değişen ve değişmeyle birlikte alışılamayan ‘pamuk’ sektörü konu ediniliyor. Tabi bunu dönemin ufak bir ilçesine bağlı köyündeki olaylarla ifade ediyor Ertem. Okunabilir

Birçok Aytmatov eserinin de çevirmeni durumunda olan Refik Özdek, Gün Olur Asra Bedel’e şu notu koymuştu:

“O dönemde, Cengiz Han’a Küsen Bulut’un yayımlanmasına izin verilmemiş ya da Aytmatov eseri ayrı bir roman olarak yayımlamayı uygun bulmuştur.”
•
Yani incelemelerde sürekli söylendiği üzere ‘yasaklama, yayımına izin verilmeme’ durumu net değil.
•
Esere gelelim:

Gün Olur Asra Bedel’de eğitimci Abutalip Kuttubayev’i okumuştuk. Orada yazmış olduklarından kaynaklı gözaltına alınıp tutsak edilmişti. Ve burada da Abutalip’in yaşadıklarına odaklanıyoruz.
•
Sovyet Rusya’nın ilk istihbarat örgütü ÇEKA ve kurucusu Dzerjinski ile kapılarını açıyor Aytmatov.
•
Günümüz KGB’nin temellerini atan bu örgütün eylemlerini ‘öğretmen Abutalip’ üzerinden anlatacak bizlere yazar.

Tabi bunu yaparken esere de ismini de veren bir efsaneye, Cengiz Han’a Küsen Bulut’a da, değinecek.
•
Gün Olur Asra Bedel, Cengiz Han’a Küsen Bulut ile okunduğunda daha da anlam kazanıyor elbette. Buyurun.