Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

karaademm Tarafından Yapılan Yorumlar

24.05.2020

Strugatski kardeşlerin 1971 tarihli eseri var elinizde. Gerçi sonsözde Boris Strugatski’nin detaylı şekilde anlatacağı üzere kitabın sansürsüz bir şekilde yayımlanabilmesi 8 yıl kadar sürüyor.

Andrey Tarkovski’nin 1979’da perdeye aktardığı filmi ‘İz Sürücü’ de bu eserden uyarlama aslında. Henüz ben gibi izlemeyenler kitap sonrası izleyebilir elbette.

Eser 23 yaşındaki laborant Redrick Schuart ile kapılarını açıyor. Redrick, uzaylıların ziyaret ettiği ve bazı atıklar bıraktığı ‘bölgelerde’ bunların ‘izini sürüp’ satan bir Stalker’dır.

Tender, Kiril, Arthur ise buraya yaptığı yolculuklarda ona eşlik eden kişilerden bazıları.

Olaylar, Harmont Şubesi Elektronik Cihazlar Bayi Temsilcisi Richard H. Noonan sonrası başka bir evreye geçecektir.

Bölge adı verilen yerlerde sadece piknik midir uzaylıların amacı?

Ya da birkaç ‘zamazingo’ mu bırakmaktır?

Rusya’nın büyük bilimkurgu yazarlarından etkileyici bir eser Uzayda Piknik. Buyurun.
23.05.2020

1931’de yayımlanmıştı Cesur Yeni Dünya ve eserin yayımlanışından yaklaşık 30 yıl sonra 1958’de bu eserini kaleme aldı Huxley.

Denemeler toplamı olarak da okuyabilirsiniz yorumlar toplamı olarak da. Aslında elimizden tutup 30 yıl öncesinde yazdığı eserine götürecek bizleri.

Cesur Yeni Dünya’da yazmış olduklarının 30 yıl sonra gerçekleşip gerçekleşmediğini veya ne derecede gelişme-değişme gösterdiğini bir bir kaleme alıyor.

Eserinin önsözünde de yazdığı gibi:

“Ama hayat kısadır, bilgiyse sonsuz; kimsenin her şeye zamanı yok.”

zamanı varken her şey olmasa da bize
‘bir şeyleri’ anlatmaya çalışıyor.

Aşırı nüfus ve artışı, beyin yıkama, bilinçdışı ikna gibi birçok başlık açıyor eserinde.

Ve tabiki 2. Dünya Savaşı. Milyonların katledildiği-öldüğü bir savaş atlatılmıştır ve buna da değinecektir elbette.

Diktatörlükte propaganda başlığında özellikle Hitler üzerinden söyleyecek çok şeyi olacak Huxley’in.
21.05.2020

Basımı yakın zamanda Can Yayınları’ndan yapılan Emile Verhaeren portre denemesi-biyografisi yer alıyor burada.

Émile Verhaeren (1855-1916) Belçikalı sembolist şair. Benim bakabildiğim kadarıyla parça parça olmak dışında şiirleri dilimize kazandırılmış değil.

Benim gibi onun şiirlerini okuyamadan esere başlamak yorucu olacak ve alacağınız zevki aşağılara çekecektir.

Verhaeren’in şiirde izlediği yolu anlatmak için şunları yazıyor Zweig:

“Şiir de dünyayı ısrarla soktuğu dört köşeli hapishanesinden çıkartır, kendini her duyguya, her ritme, her melodiye bırakır; uyum sağlar, esnekleşir, köpüren bir zevk içinde şehirlerin müthiş gücünü içinde saklayabilir.”

Ve yine onun sanattaki arzu ve özlemini ‘Dünya’yı seyretmek değil, hissetmektir.’ olarak açıklıyor.

Şairin doğumundan başlayıp gelişimine, farklı meslek gruplarını tanımasından zevklerine, gösteriş ve abartıdan uzak yaşamına kadar birçok detayı anlatıyor Zweig.
19.05.2020

1921-1922 tarihli Fitzgerald hikayesi. Birçok yerde okuduğunuz üzere onu bu hikayeyi yazmaya iten esin kaynağının Mark Twain’ın şu sözleri olduğu dile getirilir:

“Hayatın en iyi kısmının başta, en kötü kısmının da sonda olması ne yazık.”

‘Hayatı tersinden yaşamak’ olarak yorumladığımızda eseri temellendirebiliriz galiba.

Benjamin Button. Baltimore’lu (ABD) zengin bir ailenin çocuğu olarak 1860 yılında Dünya’ya geliyor. Ama ‘ufak’ bir farkla:

Yüzü kırışık, saçları beyazlamış, eklemleri sorunlu ‘bir yaşlı’ olarak.

Ve gün geçtikçe bu kırışıkların gerginleştiği, saçlarının koyulaştığı ve eklemlerinin düzeldiği anlaşılınca ‘hayatı tersten yaşayacağı’ görülecektir.

Büyük ihtimalle filmini de izlediniz. Film ve kitaptaki ortak diyebileceğimiz tek nokta ‘yaşamın tersinden yaşanacak’ olması sanırım.

Daha fazla uzatmayalım. Buyurun.
19.05.2020

Yıllar sonra Sezgin Kaymaz buluşmamız gerçekleşti. Üretken kaleminin hikaye derlemesi olan son kitap Benyusuf.

Birbirinden güzel, eğlenceli ve canlı 13 öyküsünü bulacaksınız eserde.

Güldürüyor, güldürürken yaşartıyor ve yaşartırken de bir bakmışsınız ağlatıyor aslında.

Tek eserini okuyup onun diliyle ilgili yorum yapmanın doğru olmadığını düşünsem de yazdıklarını ‘konuşur gibi’ kaleme aldığını söylemek yanlış olmaz sanırım.

Genel anlamda ‘özlemini çektiklerimizi’ yazmış Kaymaz. Komşu gezmeleri, taziyeler, muhabbetler ve türlü anılar.

Hele Sabiş ve Hülya.

Hangi eseriyle başlamanız gerektiğine dair yorum yapamam; fakat Benyusuf’un sizi etkileyebileceğini söyleyebilirim.