Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

karaademm Tarafından Yapılan Yorumlar

02.08.2020

Ocak - Mart 1925 tarihlerinde kaleme alıyor eserini. Yayımlayamıyor.

Edebiyatın ‘siyasi’ otoriteden olumlu veya olumsuz etkilenmeme ihtimali yok. Etkileniyor da. Belki de bu yüzden ‘imgelerle’ yazıyor Bulgakov.

Bir sokak köpeği yaratıyor. Şarik:

“Her türlüsünü çektim, yazgımı kabullendim; şimdi ağlıyorsam sadece fiziksel açıdan ve açlıktan. Zira ruhum henüz ferini yitirmedi...
Dayanıklıdır köpek ruhu.”

Peki ya o beklenen karşılaşma? Gerçekleşiyor.

Profesör Filip Filipoviç. Kendi halinde. Onca fakirliğe rağmen ‘yedi’ odalı evinde bilimsel çalışmalarına odaklanmış ünlü bir doktor.

Yardım etmek istiyor Şarik’e.

28 yaşındaki bir erkeğin testislerini yerleştiriyor ona. Ve 25 yaşında bir azılı suçlunun da hipofizlerini. Gün gün gözlemliyor. Değişiyor, gelişiyor, kötüleşiyor ve bürokraside yer ediniyor Şarik. Poligraf Poligrafoviç Şarikov oluyor.

Evet sizler bu satırları okurken alttan alta
‘sol ideoloji ile küçük burjuva’ eleştirisi alıyorsunuz.

Satirik bir eser bu yönüyle.
01.08.2020

1890 yılında yayımlıyor.

Tam anlamıyla karşılıyor ismini.
Hayvanlaşan İnsan veya İçimizdeki Hayvan.

Öyle yüzlerce karakterle vermiyor vermek istediğini Emile Zola.

Bizleri Paris - Le Havre arasındaki bir demiryolu hattına götürüyor.

Devamında okuyucusunu ‘Roubaud, Pecqueux, Severine, Jacques, Mösyö Deniset ve Cabuche’nin’ de dahil olduğu kişilerle tanıştırıyor.

Bir cinayetle açıyor aslında kapılarını. Spoiler değil rahat olun ilk sayfalarda okuyacaksınız bunu. Ve bu cinayete tanık olan bir adam.

Yine sayfalar aktıkça cinayeti işleyenlerle bir araya gelenler, onları dinleyenler, belki de anlamaya çalışanlar bir bir çıkacak karşımıza.

Polisiye hissi veren bir eserken ilerleyen sayfalarda ‘insanın doğasındaki vahşiye’ değinecek Zola.

Yine ilerleyen sayfalarda ‘sisteme’ dokunacak Zola.

Ve yine ‘aşka’ değinecek Zola.

Onun kaleminden çıkacak her ürün okunmaya değerdir bence. Buyurun.
29.07.2020

Zor bir yaşam geçiriyor Walser. Ailesinin maddi sıkıntıları, annesinin vefatı, bitmek bilmeyen iş değişiklikleri ve ömrünün son çeyreğinde konuk olacağı klinik hayatı.

1909 yılındaki ilk romanı Jacob Von Gunten

Bir öğrencinin güncesinden takip ediyoruz olayları. Benjamenta Erkek Enstitüsü’ndeyiz:

“Benjamenta Erkek Enstitüsü öğrencileri olarak hayatta asla başarılı olamayız. Demek istediğim, gelecekte hepimiz birilerine bağlı, küçük şeyler olacağız.

Aldığımız eğitimin temeli amacı, bizlere ikisi de ya çok az başarı vadeden ya da hiç başarı vadetmeyen iki özellik; sabır ve itaat aşılamak.”

Enstitüdeki öğrencileri, eğitimcileri ve onların hayata dair düşüncelerini ‘Jacob’ ağzından okuyacaksınız. Tabiki Jacob’un kendine dair düşünceleri de karşılayacak sizleri.

Muazzam mıdır, hayır. Ama yazarıyla tanışmak için başarılı bir eser olduğunu düşünüyorum.
27.07.2020

Vonnegut’un ilk eseri var elinizde. Bilimkurgu ve distopyanın ana izleği sayılan Biz, Cesur Yeni Dünya ve 1984’ten konu aşırdığını çekinmeden dile getiriyor Vonnegut. Gerçekleşeni veya gerçekleşecek olanı yazmak konu aşırmak mıdır peki? Makinelerin ‘insanların yaptığı’ birçok işi ele geçirmesi konu ediniliyor. Muazzam bir eser olduğunu düşünmesem de okunabilir elbette.
25.07.2020

Onunla Çocuk Yasası ile tanışmış ve mutlu kapatmıştım eserin son sayfasını.

İkinci buluşmamız bu eseriyle gerçekleşti.

“Olmak ya da olmamak” desem sizlere. Elbette aklınıza büyük İngiliz Shakespeare ve Hamlet gelecek. Fındık Kabuğu, tam da buradan beslenmiş bir roman.

Spoiler verdiğimi düşünmeyin. Bazı eserler ‘ne’ anlattıkları ile öne çıkarlar. Burada ise ‘nasıl’ anlattığı da ön plana çıkacak.

Trudy. Hamileliğinin son ayında ve kocasına ihanet eder durumda. Bunu eşinin kayınbiraderi Claude ile yapacak.

John. Trudy’nin eşi. Yüklü miktarda para ve değerli bir evin sahibi.

Çeşitli planlarını harekete geçirecek Trudy ve Claude’in bir tanıkları vardır. Annesinin karnında ‘olmak ve olmamak’ krizi yaşayan Fetüs.

Evet eseri bir ‘fetüs’ ağzından okuyacağız. Onun hislerine, gördüklerine, duyduklarına şahitlik edeceğiz.

Kimi zaman bunalım, kimi zaman trajedi, kimi zaman da bir polisiye hissi yaratacak sizlerde.