Ali Fuat Başgil bu eserinde bir ömür boyu öğrendiklerine şahsi tecrübelerini de katarak gençlere rehberlik etmek istemiştir. Burada gençlere başarılı olma yolunun tehlikeli düşmanlarını anlatmakta ve başarıya ulaşmanın şartları üzerinde durmaktadır. Ayrıca terbiyenin ruh ve karakter üzerindeki tesiri ve verimli çalışma şartları hakkında gençlere yol göstermektedir. Başgil, bir ilim adamı olmasına rağmen onun en çok okunan eseri bu kitabı olmuştur. Yazar bu eserinde 'babacan ve sevecen' bir üslup yakalamış ve gençlere öğütler vermiştir. Bu öğütler daha çok onun yaşadıkları tecrübelerden oluşmaktadır. Üslup olarak Yusuf Has Hacip ve Ali Şir Nevai gibi eski Türk bilgelerini hatırlatan Başgil, kendini milletine karşı sorumlu hissetmiş ve gençlerin iyi yetişmesi, hatalardan mümkün olduğu kadar korunması için yılların birikiminden yararlanarak böylesine güzel bir eser ortaya koymuştur. Eser Türk gençliği tarafından en çok aranan ve okunan eserlerden biri olma özelliğini hâlâ taşımaktadır. Eser 5 bölümden oluşur. Bunlar; ‘Başarılı Olma Yolunun Tehlikeleri ve Düşmanları’, ‘Başarılı Olmanın Şartları’, ‘Terbiyenin Ruh ve Karakter Üzerindeki Tesiri’, ‘Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma’, ‘Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları’ şeklindedir. Alıntılar şöyle:
Arkadaşın kötüsü çalışanlardan rahatsız olur, muvaffak olanları hiç belli etmeden kıskanır, muvaffak olmayı küçümsemek ve alaya almak suretiyle intikam alır. Seni kendine benzetmek ve kendi düştüğü çukura sürüklemek için başvuracak çare arar. Sözleri ile ve yaşayış tarzı ile manevi enerjini kırar ve sende haince bir ruhi gevşeklik yaratır. Sözün kısası, inan ki kötü arkadaş bir gencin hayatında rastlayacağı en büyük bahtı karalıktır. Hele tembellikle arkadaşın kötüsü birleşir de yakana ikisi birden yapışırsa, her biri bir ömre yeten bu iki şerir (kötülük işleyen) düşmandan kendini kurtarma çok güç olur. (s.22)
Genç okuyucum! Başarılı olma yolunda rastlayacağın başlıca düşmanlar; başta tembellik olmak üzere, kötü arkadaş ve kötü örneklerdir. Bu arada kötü kitap ve kötü hocanın sana yapacağı kötülükten de bahsetmek ve seni bunlara karşı da uyandırmak gerekir. Senin elinde bütün bu düşmanlara karşı koyacak kuvvetli iki silahın var: İradeli olmak ve çalışmak. Şu halde, mesele, iradeyi terbiye edip iyiliğin hizmetinde kullanmakta ve çalışmayı verimlendirmenin yolunu ve yöntemini bilmektedir. Bence senin her şeyden evvel muhtaç olduğun bilgi budur. (s.24)
Halletmediler bu lugazın sırrını kimse / Bin kafile geçti hükemadan, fudaladan. (s.30)
Sigara ve alkol alışkanlıkları ilk sigaradan ve ilk kadehten başlar. Gerçekten huy halini alan ruhsal alışkanlıklar da böyledir. Yalancılık ilk yalandan, dalkavukluk ilk etek öpmeden, iradesizlik ilk zaaftan başlar. Tekrarlandıkça bu hareketler otomatikleşir ve sonunda karşı koyması güç psikolojik bir eğilim ve özellik halini alır. Gerçi ilk günah, çok kere, günahların en büyüğü değildir; amma ilk adım olması itibariyle em mühimidir. (s.50)
Genç okuyucum! Alışkanlıklara doğru atacağın ilk adıma bilhassa dikkat et. İyice düşün ve iradene sahip ol; kötülük yolunun çamuruna basmamaya çalış. Ta ki sonra yağını yıkamak zahmetine katlanmaya mecbur olmayasın. Kumar masasında, meyhane köşelerinde, kahve ve peykelerinde ömür geçiren nice bedbaht görürsün ki, bunlar hep ilk adımın kurbanıdırlar.
Unutmamalıdır ki, terbiyenin bir rolü düşmüşü kurtarmak ise, diğer bir rolü de henüz düşmemişi korumaktır. (s.51)
Özellikle, dini terbiyenin ve Allah sevgisinin huy ve ahlâk üzerindeki paha biçilmez etkisine, tecrübe ve gözlemlerim arttıkça daha kuvvetle inanıyorum. Allah duygusundan ve sevgisinden uzak bir terbiye yalnız fayda ve menfaat düşüncesine dayanır. Fakat din terbiyesi gönüllü, karşılıksız ve ulvîdir. Bu terbiye insanı yükseltir, iyiliği ve adaleti, hiçbir menfaat düşüncesine saplanmadan sevdirir. (s.53)
Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları:
*Her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. Her yer çalışmanın en müsait yeridir.
*Her günün derdi kendine yeter. Bugünün işini yarına bırakma.
*Bir zamanda yalnız tek iş üzerine yoğunlaş.
*Bir işi bitirmeden diğerine geçme. Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir.
*Karar verip plan yapmadan çalışmaya başlama.
*Her türlü lazım olan şeyleri karşıla sonra çalışmaya başla.
*Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Ve bütün ruhi ve bedenî kuvvetinle kendine işe ver.
*Bir işe başlamadan evvel o işi, en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak, nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.
*Çalışırken herhangi bir güçlüğü yenmeden geri adım atma. Bil ki, yılgınlık maskeli bir tembelliktir.
*Karşındaki iş yığınını böl, parçala öyle hallet.
*İstikrarlı, ritmik çalış. Uzun süreli çalışmayı bırakma.
*Ne kadar çalıştığın değil, çalıştığın sürede ne kadar iş yaptığın önemlidir.
*Sabret. Damlaya damlaya göl olur. Ve aynı noktaya düşen damlacıklar, zamanla mermeri bile deler.
*Senin için aziz/verimli saatler hangileri ise onları hiçbir eğlenceye feda etme.
*Okuduğun orjinal yazıları yerini ve sahifesini işaret ederek not et, bir yerde topla.
*Gök kubbe altında yepyeni hiçbir fikir yoktur. En yeni fikir eski bir fikrin yeni bir elbise giymişidir.
*Dil bilgisi vasıtadır, asıl gaye fikir zenginliğidir.
*Yalan söyleme. Yalan söyleyen, yakalanma korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir.
*Dost kazanmak için cömert ol. Bil ki hasisin/cimrinin dostu yoktur.
*Gençliğinde iyi arkadaş kazan. Yaşlılıkta kazanılan arkadaşlık sağlam olmaz. Zira paslı teneke lehim tutmaz.
*Düşenin elinden tut. Ta ki sende düştüğün zaman el bulasın. Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. İnsanın kabası, ısırgan köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır.
*Kibirli olma. Kibirli insan sarımsak konan ağız gibidir. Herkesi kendisinden uzaklaştırır.
* Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol. Korkma, yerde kalmazsın. (s.71)