Yazar,bu kitabı özellikle “Tasavvufun,İskenderiye Mektebi’nden(Neo-Platonizm) devşirme olduğu” görüşünü taşıyanlara karşı,öyle olmadığını ispat niyetiyle kaleme almış.
(Gerçi böyle düşünmekte haklılık payı olabileceğini ben de düşünmüyor değilim.Zira Araplar, Eski Yunan ve Latin eserlerini Arapçaya tercüme etmişler,onları kaybolmaktan kurtarmışlardır.Aristo’yu,Eflatun’u tetkik etmişler,Kelam ilmini kurmuşlardır.Daha sonra bu metinler Batı dillerine tercüme edilerek bu felsefik anlayış Batı dünyasına yeniden geçmiştir.Aynı şekilde bu anlayış İslam dünyasında da Tasavvuf olarak karşılık bulmuş olamaz mı?)
Yazar bu amaçla ilk önce Batı düşünce sistemini,yani felsefe tarihini Sofi’de olduğu gibi ele alıyor.
Mit döneminden başlayarak 20.yy sonlarına kadar seyrini anlatıyor; fakat bunu yaparken ön yargılı olduğunu sezmek hiç de zor değil.