Din ve Laiklik Hakkındaki Yorumlar

thebestway 24.11.2013
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Eserden alabileceğimiz çok şey var. Kitapta özellikle "bir din adamının nasıl olmalı?" sorusunun cevabını bulabilirsiniz. Diğer taraftan laik devletin bazı çıkmazlarını da ele almış ve bu yönde bazı yasa teklifleri de mevcut.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
mylysty 19.09.2013
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Ordinaryüs ali fuat başgil bu vatanın yetiştirdiği müstesna isimlerden biridir. Kendi üslubuyla dönemini, tecrübelerini, doğruları anlatan bu kitap özellikle kaynak kullanımında sıkça başvuracağınız yazarı gibi müstesna bir eser. Tavsiye ederiz ...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (11)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
m6_f4 13.06.2013
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Laik bir toplumda dinin yeri neresidir sorusuna cevap arayan bir kitap. Din özgürlüğü konusunda orjinal ve ikna edici tespitler var. Din adamı yetiştirmeden din eğitimine kadar geniş bir yelpazeye de yer ayrılmıştır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (19)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
cihandadas 11.11.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
laikliğin ne olduğunu merak edenlere ve laikliği yanlış bilenlere okumalarını tavsiye ederim..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Lokman Burak Çetinkaya 16.04.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana her dönem tartışma zemini bulan laiklik bahsiyle ilgili olarak, belki de alanında ilk olacak şekilde sistematik bir yaklaşımla inceleme yapılmıştır. Bu noktada hocanın hukuk metinleriyle ilgili yorum ve önerilerini bulmak mümkün olacaktır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (14)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
ohems 22.02.2012
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
türkiye'de en çok konuşulan, ne var ki çok fazla yazılmayan(özellikle akademik sahada) konulardan biri olan laiklik konusunda yazılan nadir eserlerden biridir
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
Sadettin Gürman 17.11.2011
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
türkiyenin sayılı ordinaryus profesöründen biri olan Ali Fuad hocanın aslında bütün kitapları yüksek sesle okunasıdır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
ahmetsacit 29.01.2010
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Merhum hocamızın say ve gayretlerinin karşılığını ebedi alemde alacağına duacıyız. Kitap bu konu üzerinde hiç bilgisi olmayanlar için yönlendirici bir eser olmuş. Nacizane benim tam olarak kafamdaki soru işaretlerini gidermese de mutlaka okunması gerekir kanaatindeyim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
brevity 30.06.2009
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Muhafazakar bir entelektüelin kaleminden,önyargılarımızı kırarak okumamız gerekn bir eser.Son derece duru bir dille ve sağlam bir üslupla yazılmış,alanında öncü bir eser.Yazarının aziz hatırası önünde saygıyla eğilmek düşüyor bize.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
noiprocs 04.04.2009
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
verdiğiniz paraya değmez.tavsiye etmem.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (12)
Bu Yorumu Yanıtla
Yasin özcan 24.06.2008
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kitabın hemen giriş bölümünde bir yazı oldukça dikkat çekicidir.Hoca,yazıda şöyle demektedir:”Bugün Türkiye de ölmek istemeyen bir mazi ile hayata doğmak için çırpınan bir istikbal mücadele halindedir.” Bu satırların 1953 senesinde yazılmış olduğunu göz önüne alırsak eğer;demek ki aradan geçen 55 yıllık bir zaman zarfında bu ülkede hiçbir şey değişmemiştir.Hocanın “ölmek istemeyen mazi”den kastı hiç şüphesiz 27 yıllık tek parti despotizmidir.Ve yine hocanın “hayata doğmak için çırpınan istikbal” sözünden anlaşılan da Menderes hükümeti ve 27 yıllık tek parti zulmüne katlanmak zorunda kalan “zavallı millet”tir.O gün bugündür değişen pek fazla bir şey yoktur.O zaman da laik ve mürteci damgalaması vardı bugünde…

İşte anayasa hukukçusu olan ve İstanbul üniversitesinde yıllarca hocalık yapmış olan Ord.Prof.Dr. Ali Fuad Başgil Hoca bu konuyu bu kitabında işlemiş ve tabiri caizse masaya yatırmıştır.Hoca kitabında din ve laiklik konusunu uzun,uzun tartışmaktadır.Bu iki kelimenin lügat manasından tutunda nasıl anlaşılması gerektiği ve nasıl uygulanması gerektiği konularında fikir serdetmektedir.Hocanın bazı fikirlerine iştirak etmek mümkün olmasa da kimi orijinal fikir ve önerileri de bulunmaktadır.Hoca,bazı görüşlerinde yerden göğe kadar haklıdır.Bazılarında ise ortamın dayatması ile açık olarak fikir beyan edememiştir.Bu duruma sık olarak şahit olmaktayız.Sürekli olarak amacım kimseyi hedef almak ve tenkit etmek değil sadece doğruya ulaşmaktır mealinde sözler sarf etmektedir ki bu o zaman için kısmen anlaşılır bir durumdur.Aksi halde meşhur istiklal mahkemelerinin devreye gireceğini gayet iyi bilmektedir.

Ali Fuad Başgil,din ve devlet konusunu işlerken ve bunların birbirlerine karşı olan durumlarını değerlendirirken ne dinin devlete ne de devletin dine müdahale etmemesi üzerinde durmaktadır.Hocaya göre gerçek laiklik de bunu gerektirmektedir.Hoca,burada durup Osmanlı döneminden örnekler vermektedir.Bu topraklarda ki din ve devlet ilişkilerini üç gruba tasnif ederek ele almaktadır.Birinci grubu Tanzimat öncesi devre hasreder ve derki;bu dönemde din devlete galebe ediyordu.Yani devlet dinin kontrolü altında idi.İkinci mütalaa ise Tanzimat dan sonraki durumu ifade ediyor ve hoca burada yarı dini yarı seküler bir anlayışın hakim olduğunu söylüyor.Üçüncü mütalaası ise Cumhuriyet döneminden sonra ki durumdur ki burada da devletin dine galebe ettiğini söylemektedir ki bu doğrudur.Hoca bu üç grup uygulamanın da yanlış olduğu kanaatindedir.Hocanın fikrine göre din ve devlet tamamen ayrılmalı ve birbirlerinin sahasına tecavüz etmemelidir.Bu görüşün ne kadar İslami olduğu tabiî ki tartışılabilir.Fakat hoca konuya İslami taraftan değil “laik” ilke tarafından bakmakta ve buna göre değerlendirmektedir.Tabi ki biz de laiklik konusunda hoca ile aynı fikirdeyiz fakat laiklik ilkesinin İslam ile bağdaşmasını mümkün görmemekteyiz.

Hocanın üslubu ise gerçekten çok sıkıcıdır.Hocanın Türkçeyi düzgün kullanmadığı kanaatindeyim.Bunun dışında her kitaptan olduğu gibi bu kitaptan da öğrenilecek bir çok şey vardır.Kitap baskı ve kağıt kalitesi olarak da gayet güzeldir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (11)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
mg_hukuk 06.03.2008
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
laiklik hakkında bilmek istediklerinize cevap vermektedir her yönü ile aydınlıga kavuşturmuştur
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Yasin Bayrak 20.08.2007
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
kitabını okudum.çok beğendim.yapılan analizin yanında çözüm önerileri de getimiş.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
Bir anayasa profesörü tarafından yazılmış, münakaşalı mevzuyu tüm yönleri ile ortaya çıkaran bir eser
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
muftuihsan 28.11.2012
Tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarda daima kendisiyle karşılaşılan evrensel bir olgu olan din, insanı hem içten hem dıştan kuşatan, onun düşünce ve davranışlarında kendini gösteren bir disiplindir. En basit anlamı ile din insanlar için hayat bilgisidir. Hayat bu bilgi yokmuş gibi yaşanamaz. Ne zaman ki din, laiklikle bir arada kullanıldı ve uygulandı ise ibre hep dinin aleyhine olmuştur. Başgil’in adeta mayın tarlası mesabesinde olan ve birçok kalemşörün cesaret edemediği bu konuyu ele alması, yazıldığı 1950’li yıllar düşünülünce ülkenin o dönemde içinde olduğu buhranlara net çözümler sunmaya çalışan bir fikir işçisinin çırpınışlarını yansıtmaktadır. Bu eser, yazarın her ne kadar İskilipli Atıf Hoca’nın ‘Frenk Mukallitnamesi’ gibi idamına neden olmamışsa da herhalde cumhurbaşkanlığından el çektirilmesinde en büyük pay sahibi olmuştur.
Başgil,ilk olarak din mefhumunu ele almakta, unsurları üzerine eğilmekte, dinin iman ve amelden oluştuğunu ifade ederek, imanın ve amelin çeşitleri üzerinde durmaktadır. Bu bölüm daha çok dinsizliğe /ateizme karşı bir din savunusu mahiyetindedir. Daha sonra din nedir? sorusunun cevabını arayan Başgil, dinin ortaya çıkmasıyla alakalı nazariyeleri ele alarak, yanılgılar üzerinde durmaktadır. Nihayetinde dinin, mücerred bir iman ve çıplak bir akideden ibaret olmadığını; aynı zamanda ahlak ve ibadet, dua ve münacattan da oluştuğu; talim ve tedris, neşir ve telkini ihtiva ettiği ifade edilmektedir. Daha sonra bugünkü toplumlarda din ve devlet münasebetleri çerçevesinde laiklik ve din hürriyeti meselesi, din hürriyeti prensibinden doğan haklar konusunda inanma hakkı meselesine değinildikten sonra ibadet ve dua hakkının da din hürriyeti prensibi içinde mündemiç olduğunu ifade edilerek, bu hakların korunması sadedinde laikliğin ne demek olduğu; laiklik ve modern devlet başlığı altında ise din hürriyetinin hem din düşmanları kanadından, hem de din taassubu içinde olanlar sebebiyle düştüğü olumsuz durum ele alınmış, bu iki aşırılığın dengesinin ise laiklikle temin edileceği tezi savunulmuştur. Daha sonra Türkiye açısından önemli bir ayağını oluşturan din ve devlet münasebetlerinin tarihine kısa bir bakış atılarak, zamanımızda ilim ve din mücadelesi konusu ele alınmıştır.
Başgil, yazılarında, akıcı, sürükleyici bir üslup, insanın içine ferahlık veren, edebi zevkle örülmüş, çekici bir anlatış tarzı vardır. Makale ve çalışmalarında, etkili benzetmeleri, istiare ve kinaye sanatları, tasvir kabiliyeti, deyim ve atasözleri yazarın dile hakimiyetini göstermektedir. Bu tasvir kudretine psikolojik tahliller de girince, yazısı tam bir canlılık ve dirilik kazanır. Mesela: İki ağızlı balta gibi kullanmak (s.26); dumanı görüp de ateşi inkar etmek (s.80); kütük enseye kubbe göbeğe feda etmek (s.83); ölecek hastanın başında hekimden şifa ummak(s.86); çölün serabını havuz zannetmek(s.92); kilimin dört ucunu bırakmak (s.114); hastalığı zehirle tedaviye kalkışmak (s.118); köpeksiz köy bulup değneksiz gezmek (s.135); kötü söz geçmez akça sahibinindir (s.132); Kayalıkta pirinç bitmez (s.211); iğne ile kuyu kazmak(284).
Kitaptan alıntılar şöyle:
Eserlerini her baskıda adeta yeniden yazar gibi düzeltip zenginleştiren Fransız Voltaire’e sormuşlar: ‘Eserlerinizin son baskısını ne zaman vereceksiniz?’ ‘Öldüğüm zaman’ cevabını vermiş. Beşikten mezara kadar öğrenmeye muhtaç olan insanın son eseri, hakikaten, öldüğü gün mevcut olanıdır.(s.11)
O ganîyem ki, bu bâzâr-ı cihanda(fenâda) feleğe/Metelik vermek için bende bozukluk yoktur. (Ben bu yokluk pazarında (dünyada) öyle zengin biriyim ki, feleğe metelik vermek için bende bozukluk yoktur.)
On dokuzuncu ve yirminci asırların tarih ve sosyoloji araştırmaları ile anlaşılmıştır ki, din, derin bir duygu ve manevî mesnet olarak, insanoğlu ile beraber var olmuş ve ilk medeniyet eserleri, medenî duygular ve düşünceler, hep dinî inançlardan doğmuştur. Hukuk, ahlâk ve siyaset, hattâ teknik ve san‘at bile zuhur ve inkişâfını dinî duygu ve düşüncelere borçludur.(s.13)
Dinsiz ilim, belki aklı tatmin eder, fakat muhakkak ki, gönlü karartır. Nitekim ilimsiz din de ruhu ve gönlü ışıtır, fakat aklı karanlıkta bırakır.(s.42)
İnanmayan ve içinde imanı taşımayan insan, suya kanmayan bir hasta gibidir; servete, konfor ve sefahate kanmaz. Fert için olduğu kadar, cemiyet için de felaketlerin kaynağı, bu kanmamazlıktır. Din, insan ihtiraslarını frenleyen en kuvvetli manevi dizindir.(s.72)
Din, şek içinde bunalan insan ruhunun ışığıdır. Hem de yalnız inanma değil, aynı zamanda bilme ihtiyacının ifadesidir.(s.73)
Ciddi mümin, iyiliği Allah’ını sevdiği için yaptığı gibi, kötülükten de bu sevgiyi kaybetmekten korktuğu için kaçınır.(s. 93) Taklidi iman, başkasının imanına imandan ibarettir.(s.100)
Dindarın iç hayatını nurlandıran iman, kuvvet ve gıdasını ibadetten alır.(s.103)
Hükümet elinin ve gözünün girdiği mabedde iman ve akide çürür ve çöker.(s.112)
Ruhlarında iman etme istidadı taşıyan insanlar için, Allah’a imanın yerini hiçbir şey dolduramaz. (s.114)
Din halka inmiş ve kitleye malolmuş insanlıktır. Böyle olduğu içindir ki dine ve maneviyata düşman olanlar, dikkat ederseniz, insanlığa da düşmandırlar.(s.116)
“Kafaları bilgi nuru ile aydınlatınız, tâ ki onları kesme ihtiyacı duymayasınız.” (Victor Hugo) (s.120)
Bir din için en büyük tehlike, hadimlerinin memurlaşması, kürk ve saltanat hırsına düşmesidir. (s.180)
Dine bağlı devlet sisteminde din adamları nasıl birer ‘Sezar’ kesilirse, devlete bağlı din sisteminde de hükümet adamları ve her cins huydan politikacılar birer fuzulî din doktoru ve ehliyetsiz reformatör rolü oynamaya kalkışırlar.(s.183)
Tarih ifrat ile tefrit şeklindeki aksülamellerin uzun bir hikayesi olmaktan başka bir şey değildir.(s.274)
Dizginlenmeyen arzu ve ihtiyaç, sahibini çiğner. Arzu ve ihtiyaçlarımızın esiri olmamak için onları dizginlemeye mecburuz. Aksi halde ciğer bulaşmış bir eğeyi yalayan aç kedi vaziyetine düşer, dilimizden akan kanları yalarız da haberimiz olmaz.(s.280)
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
samuelboils 11.09.2012
üniversite yıllarında okumuştum altını çize çize.tekrar tekrar okunması gereken bir eser.laikliğin yanlış yorumlansdığı hatta dindar insanların üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak kullanıldığı günümüzde bütün bu dertlerin ilacı olabilecek çözümler var kitapta.umarım aklı başında insanlar okur da kendilerine çeki düzen verir biraz..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
alchindus 05.01.2012
Malum odaklar tarafından baskı ve tehdit ile cumhurbaşkanlığı adaylığında çekilmek zorunda bırakılmış bir ismin böyle bir eser kaleme alması önemli. Türkiye'nin bitmeyen tartışmasına akılcı bir bakış açısı getiriyor. Kitabın girişinde ise önemli bir anekdot var. Müellifinin ilmi ahlakını göstermesi bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. Merhum Başgil hoca, Önceki baskılarda hatalı olarak ifade ettiği bir görüşü sonraki baskılarda hatasını itiraf ederek tadil ediyor. Bugün kerameti kendinden menkul bir takım yazar-çizer-aydın vs. taifesinin burnundan kıl aldırmadığını düşündüğümüzde, bir ordinaryüsün hatasını bu kadar açık yüreklilikle, üstelik kendi eserinin mukaddimesine itiraf etmesi dikkate şayan.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
kitabı hayranlıkla okudum özellikle din ve bilim arasındaki bağlantıyı çok iyi yansıtan hocamız adeta dinsiz bilim bilimsizde dinin olmayacağını çok güzel bir şekilde batı kaynaklarına dayalı olarak anlatmıştır.ayrıca türkiyedeki laiklik algılamasının yanlışlarını ifade eden hocamız din devlet işlerinden ayıralım derken dinin devletin emrine verilme aşammalarını izah etmekte ve avrupada laikliğin uygulama aşamalarıyla bizdeki laiklik anlayışını karşılaştırmalı olarak vermiştir.tabiki bazı dini bilgilerinde sığlık göze çarpmakla birlikte kendiside şahsının bir din alimi olmadığını ifade etmekte ve bu meseleyi hukuki, sosyolojik zeminde tetkik ettiğini ifade etmektedir.ama şunu söyleyebilirimki okuma meraklılarının mutlaka okuyup istifade etmesi gereken bir kitap. özellikle dinin nasıl algılanması gerektiği konusunda eksiklik hissedenler için tavsiye ederim. hocamıza şükran ve minnetlerimi sunarım.mekanın cennet olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
cagri189 19.05.2008
yeni nesil için, biraz anlaşılmasının zor olmasından öte,kitap bir ordinaryüs prof. tarafından yazılması itibariyle ve yazan kişinin "batının ,yani laikliğin beşiğinin, tozunu yutmuş olması" nedeniyle gayet bilgilendirici ve açıklayıcı.Şimdi yaşadığımız sekülerizm ve din özgürlüğü tartışmasının ne kadar önceden beri ve ne şekillerde yaşandığını daha iyi anlayabilmeniz için okuyabileceğiniz hoş bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
fakîrî 12.05.2004
Değerli bir ilim adamımız olan Ali Fuad Başgil Hoca'nın bu kitabını geçen senelerde bir hocam hediye etmişti. Ali Fuad Hocamız bu kitabında halen ülkemizde tartışmalara sebep olan laiklik meselesiyle din müessesesinin ne gibi ilişkileri olduğunu anlatıyor. Yalnız öyle tahmin edyorum ki kitap orjinal olan ilk baskısından bazı bölümlerinin eksiltilerek basılmış hali. Çünkü evvelce bu kitap ve birçok kitap yasaklanmıştı. Ama mutlaka okunması gereken bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla