Korkunç Yıllar'daki Sadık Turan'ın günlüklerinin devamı...Bu kez Korkunç Yıllar'da Sovyet askeri olarak,Kızıl Yıldız için savaşan Sadık Turan Almanlara esir düşer.Almanlar esir düşen bu Sovyet vatandaşı Türklerden Türkistan leyjonları kurarak onları Türkistan'ın istiklali için Ruslara karşı savaşta kullanırlar.Bu arada Sovyetler için pek savaşma taraflısı olmayan Türkler Almanlara ümit beslemekte iseler de Alman Nazilerinin Sovyetlere rahmet okutacak mezalimini görünce bir kısmı tekrar Sovyetler lehine,yurt savunması için savaşır.Sadık Turan'ın kardeşi Bekir'de bunlardan biridir.İşte İkinci Dünya Savaşı'nın Türkler açısından acımasız tablosu.Bir yanda Türkistan istiklali için Almanlar lehine savaşan Türkistan leyjonları diğer tarafta Kızıl Yıldız için savaşan Türkler,Tatar,Türkistanlılar...Bunca olumsuzluğun ortasında Sadık Turan'ın Polonyalı bir güzele gönlünü kaptırması ve hazin bir aşk öyküsü...Korkunç Yılları ve Yurdunu Kaybeden Adam romanlarını okuyup;Cengiz Dağcı'nın özyaşam öyküsünü izleyen,okuyanlar bu romanların Cengiz Dağcı'nın yaşamına ne kadar benzediğini idrak edeceklerdir.Zaten böylesine insanı duygulandıran,hisli,derinden etkileyen romanların sadece usta bir kurguyla yazılamayacağı aşikardır.Özellikle kitabın son sayfasındaki yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını anlatan satırlar çok etkiyeci.Filhakika yurtsuz kaldıktan sonra hürriyetin,özgürlüğün ne manası kalır ki?