Alışılmışın dışına çıkmayı seven Memduh Şevket Esendal; hiç zorlamadan, dili hem akıcı hem kendine özel bir formda kullanarak ve bir söz ustası olduğunu kanıtlamak istercesine öyle sade, ama bir o kadar da şahane diyaloglarla bizi adeta o dönem Ankara'sına hapsediyor. Öyle ki; ara verdiğiniz anlarda bile bir hizmetçi gelip ''kahve ister misiniz?'' diye soracak sanıyorsunuz. Biri sizi çekip bir kağıt oyununa veya tavlaya götürecek gibi geliyor. Ne anlatıldığından çok nasıl anlatıldığının önemli olduğunu düşünen, bunu seven okurlara tavsiye ederim.