Mahmut Şevket Esendal, Cumhuriyet yıllarında Ankara'yı, memur tiplerini, cumhuriyeti ve cumhuriyetin gelecek için çok önem verdiği kadınları anlatır.
Kendisinden önceki dönemin İstanbul, yalılar,köşkler, haremlik-selamlık gibi iç mekanları ; Çamlıca, Boğaz, Hisar gibi dış mekanları romanlarına konu edinmesi karşısında alt kültürün nefes aldığı Anadolu bozkırının korkularını, arzularını anlatır.
Dokuz ayrı odada, dokuz ayrı yaşamı, dokuz ayrı dünyayı olduğu gibi kabul eder, nesnel bir şekilde okura aktarır.
Bir bankacı, bir eski konsolos, köylü, bir kumarbaz kadın, kömür tüccarı tiplerine hoşgörü ve sevgiyle yaklaşır. Bir odada kalan, kötü yola düşmüş kadınları bile yargılamaz.
Yoksul bir ülkenin,yoksul bir kentinin yoksul insanları. Hem de yeni kurulan bir ülkenin yeni kurulan bir başkentinin yeni,saf, geleceğe inançla bakan insanlarıdır onlar.
Çölde kalmışlar, bir gölge aramaktadır."