Yeraltından Notlar Hakkındaki Yorumlar

kitabın ilk 50 sayfası uzatılmış bir aforizma misali... yer altı metaforu ile anlatmaya çalıştığı bahis; kişinin derinlerinde olan bilinçaltıdır... sanki eski bir masalın modern hali gibi teknik açıdan,,, ilk 50 sayfası bir öz olarak ele alınmış ... bir şaheser diyorum...

Dostoyevski'nin okuduğum ikinci kitabıdır. Kitabın başlarında romanın kahramanı biraz felsefik konuşuyor fakat ben çok beğendim. Özellikle kitap ilerledikçe daha da güzelleşiyor. Tam bir başyapıt. Herkese tavsiye ederim.

Tek kelimeyke bir başyapıt.Tam bir yeraltı edebiyatı.kitabı okuduktan sonra zeki demirkubuzun bu kitaptan esinlenerek cektiği yeraltı filmini izlemenizi de tavsiye ederim

Usta yazar ve düşünür Dostoyevski bu romanında insanı kendiyle yüzleştiriyor. Derin, anlaşılması güç, gururlu ve kibirli bir insanın gözünden hayata bakan yazar, bu romanında varoluşa dair fikirler öne sürerken insan psikolojisini incelemeye koyuluyor. Ünlü psikiyatr Carl Gustave Jung, bu romandan yola çıkarak Dostoyevski'nin psikoloji biliminin ortaya çıkmasından çok önce insan psikolojisine dair önemli bilgiler sunduğunu belirtmişti. Kitap bu açıdan bakıldığında ayrı bir önem taşımakta.

Varoluş üzerine keskin ifadelerin bulunduğu gerçek bir şaheser. Dostoyevski, okuyucuyu kendi içinde karanlık bir yolculuğa çıkarıyor, çok koyu bir karanlık...

ahh o yeraltı off off...çabucak bitirdim çok güzeldi ...kesinlikle okunmalı...

Dostoyeski'ye bence ilk bu kitapla başlanmalı.Kitabı okurken pek sıkılmadım..Kitap iki bölümden oluşmakta.'Yeraltı ve Notlar' olarak.Ve sanırsam sizde yeraltı kısmını seveceksiniz. :)

Müthiş bir psikolojik roman. Hayran kalmamak elde değil. Bizi resmen beyninin yer altına götürmüş

Kişiliğini anlattıktan sonra iki anısını paylaşıyor yazar. İlkinde "bir ortamda istenmeyen kişi olmanın" ikincisinde de "başka türlü bir istenmeme"nin acısını içinizde hissediyorsunuz. Ruhunuzun zayıf ve zavallı tarafıyla yüzleşiyorsunuz. Acı...

Kasvetin kitabı denilebilecek müthiş iç karartıcı bir havası var kitabın. Bu kadar kısa olup da insanı bu kadar derinden etkileyebilen çok az kitap vardır. Satır aralarında kalmış vurucu tespitlerin sayısı o kadar fazla ki, günümüz insanının da aklından geçen ancak kelimelere dökemediği birçok detayı 150 sene önceden nasıl verebildiğine hayret etmemek elde değil Dostoyevski'nin.

Hasta bir adamım ben diye başlayan kitap; daha ilk satırında okuyucuyu kendisine bağlayacağının sinyallerini vermektedir. Benim de Dostoyevski'yi okumaya başladığım ilk kitap olan "Yeraltından Notlar" birazcık beyin yorucu ama okunduğunda damakta hiç unutulmayacak bir tat bırakan büyük roman.

Lise yıllarımda okumuş olduğum bu başyapıtı yeniden okuma fırsatını bir Çanakkale-İstanbul yolcuğunda elde ettim. Kitabı 6 saatlik yolculuğum belirli sürelerini ayırarak bitirdim. 2 bölümden oluşan eserin ilk bölümü ve ikinci bölümünün sonları çok ilgimi çekmiştir. Dostoyevski'yi burada konuşmanın lüzumu yok, kendisinin dünya edebiyatı üzerindeki önemini anlatmaya ise hiç gerek yok. Klasikleri mutlaka ve mutlaka okumalıyız.

İnsanın içi dünyasını güzel betimlerle anlatan bunun yanında bir de küçük hikayden oluşan güzel bir Dostoyeski klasiği...