şair, güllerle müzeyyen tepsiyi almak için iki elini birden uzattığında, birden böylesi bir sofrayı sıradan bir insanın hazırlayamaycağını düşündü ve gayrı ihtiyari karşısında duran kadının yüzüne baktı. bakmak değil de sanki periye uğramak gibi bir şeydi bu. gördüğü bürümcük yaşmak arasında parlayan bir çift esmer güzelliğin büyüsü kalbini yerinden oynatmaya yetmişti. bu heycan ile elini öyle hevesle uzatmıştı ki işaret parmağı zaten küçük olan tepsiyi tutan parmaklardan birine değmiş, değmesiyle birlikte yanmış ve titreyişler içinde geri çekiip geri çekilmeme tereddütleri arasında önce beklemiş, sonra kanı çekilmiş ve parmağı bir mektup mührü gibi diğer parmağın, ONUN parmağının üstünde donakalmıştı. hayal banu başını kaldıramadığı için tepsinin elinden çekilp alınmasını, şair ise bu güzelliğin başını kaldırmasını bekliyorlardı. adı konulamaycak bir an idi. sanki görünmez bir top kumaş ikisini de sarıp sarmalamada ve her sarışta bir kez daha sıkmada", birbirlerine yaklaştırmadaydı da onlar bundan kurtulmak istemiyor gibiydiler. ikisinin de ellerini çekme konusunda ilk adımı diğerinin atmasını beklemelerinden belliydi bu.
" şair onca yıllar aşkın, sevginin has iklimlerinde dolaşmış, pek çok asil aşıkın hayatını öğrenmiş, bu konuda divanlar tetkik etmiş, kütüphanler hatmetmişti ama şu anda, bedeninin BÜTÜN HİSSİYATI bir işaret parmağının ucunda toplanmış vaziyette iken, yüreğinin ve ruhunun bütün varlığıyla kıyamete kadar böylece durmaktan gayrı bir arzu hissetmesinin ne anlama geldiğini hiçbir kitapta okumamıştı.
YALNIZCA İKİ PARMAK BİRBİRİNE DEĞMESİYDİ BU!.."
İskender hocamın bu kadar güzel kelamından sonra kelam etmek üstümüze olmasa da "aşk"ın üç harflik bir kelimeden ibaret olmadığını, günümüzde değerini kaybeden bu kavramın nasıl bir değer olduğunu öğrenebileceğiniz en güzel kitap. her satırı not alınacak, her satırı zevkle okunacak yegane kitap...
Eğer gerçekten AŞKı öğrenmek istiyorsanız eliniz çoktan satın al linkine gitmiştir sanıyorum...