Yabancı Hakkındaki Yorumlar

camus bu kitabı okuyalı daha çok düşüme girer oldu..ısrarla tavsiyemdir..

Kitabı okurken habire,"eee,yani.." demekten kendimi alamadım.Sanrım Varaluşçu Edebiyat akımı pek bana hitap etmiyor.Kitabın ince olması sebebiyle bir günde bitirdim ama hala soruyorum yazar ne anlattı?

Bu kitapta farklı olmaya çalışmayan farklı bir adamın öyküsü anlatılıyor. Konu olarak; "ölüm ve yaşam, sevgi ve nefret, iyi ve kötü tüm bu tezatların hor görüldüğü, paradoksal eylemlerin ve düşüncelerin neden ve sonuç ikileminde yargılanamayacağının, asıl sorunun kişinin neyi bilmesi ve neden bilmesi gerektiğinin mantıksal dışavurumu" şeklinde özetlenebilecek kitap tavsiyemdir.

Dallandırıp budaklandırmadan bir temayı nasıl güzelce işlersiniz? İşte bu kitapta onun örneğini göreceksiniz...

bence harika. çok iyi ifade edilmiş. okunması gereken kitaplar listesinde olmalı

Mükemmel daha ne diyebilirim ki ..

Zeki Demirkubuzun yazgı filmini izlediğimde konusu ilginç ve biraz rahatsız edici gelmişti.Albert Camusun yabancı kitabını okuduğumda Zeki Demirkubuzun kitabı uyarladığını farkettim.Edebiyatı sinemaya göre daha çok tercih eden biri olarak kesinlikle önce kitabın okunması gerektiğini düşünüyorum.Filmde bana çok uzak gelen karakter romanda kesinlikle aslında her insanın içinde olan yada olmak istenen "yabancı" kavramını çok etkili bir şekilde yansıtıyor.

boş yere ödül almayan eser... herhalde yazar bir psikolojik hasta... yoksa eser bu kadar doğal ve gerçekçi anlatılamazdı

Varoluşçu yazar Camus'un en güzel romanlarından biridir. Sisifos Söyleni kadar olmasa da oldukça derinlikli ve felsefi bir eser. Felsefe meraklılarının başucu kitaplarından biri.

felsefe hocamız aldırmıştı finalde soracağım diye.iyikide aldırmış.muhteşem bi kitap.herkesin okumasını tavsiye ederim.

Toplumdan farklı hareket edenin toplum ve onun yüce mahkemeleri tarafından yargılanmasını konu ediyor denilebilir. Camus'a dair okuduğum ilk eserdi, sanırım tüm kitapları okunmalı.

Bazıları hakikaten yazar olmak için doğmuş. Albert Camus da onlardan biri. Okunması şiddetle tavsiye edilir. Buradaki şiddet düşünsel bir şiddettir.:)

Bu kitabı arka sayfasındaki bir cümleden dolaı almıştım. Ki o cümle kitabın ilk cünmlesi olarak en başında okuyucunun karşısına çıkıyor. Ki zaten ondan sonra sonuna kadar gidiyorsunuz.

kitap tutunamayan insanlara hitap ediyor. yalnız ben öyle yaptım naçizane önerim sizlerin de önce kitabını okuyup ardından Zeki Demirkubuz'un "Yazgı"sını izlemeniz yönündedir...

Toplumdaki normları dikkate almayan toplumdan soyutlanmış fakat bunun bedelini ağır ödemiş bir kahraman var.Varoluş felsefesine ilgi duyan herkes okumalı özellikle hayatın anlamsızlığıyla derince ilgileniyor.

çok şaşırtıcı,tüyler ürpertici bir roman.oldukça basit bir başlangıcı çarpıcı bir şekilde sonlandırmış.kahraman çok farklı bir karakterde yaratılmış.muhtemelen kahraman vasıtasıyla aslında yazar kendini anlatmış.felsefeyle ilgilenenler ve bu basit gibi görünen romanın derinliğine bakabilenlere tavsiye edrim.

36 kitaptada çok güzel hikayeler öğretici kıssalar yer alıyor.Tatlı bir üslup kullanılmış,anlatım akıcı ve sürükleyici ancak hikayeler içerisindeki bazı kelimeler sadeleştirilmediği için bazılarının bu kelimeleri anlamaları zor.Bu kelimelerin kenarlarına kısa açıklamalar olsa daha küçük yaşlardaki okuyucuların da istifadesi artacaktır.Evimizde bulunması gereken kitaplar....

Kitabı okuyunca aklıma Zeki Demirkubuz'un filmi geldi.Kahramanın hayat ve olaylar karşısındaki duyarsızlığı sorulara verdiği 'hepsi bir' yanıtı yazarın varoluşçu psikolojisini çok güzel anlatıyor.Okunması gereken bir edebiyat klasiği.

Zeki Demirkubuz'un Türk sinemasına kazandırdığı "Yazgı" filmi bu kitaptan uyarlanmıştır.. Kitap okumaya, film izlemeye değer...

kitap hayatı anlamsız gören topluma yabancılaşmış birinin kısa olarak idamla biten öyküsünü anlatıyor. olayları ve duygularını anlamsız görüyor ve buda hayata bakışını boş ve anlamsız yapıyor. çok basit yazılmış. hayata olan bakış açısını kitabın son 10 sayfasında değiniyor diğer sayfalarda bu bakış açısı yok. klasik bir eser olması çok tuhaf ve nobel edebiyat ödülü alması ilginç.

Kahramanın alışılmadık yabancılığına hayret ederken bir anda kendi yabancılığımızı sorguladığımız kısa ama etkili bir roman.

olağan şeylerin insanların duygularında etki bırakmamasının ispatı sayıyorum roman kahramanını.normal yaşamda olguların getirdiği kaygılardan uzak,yaşadığı herşeyin tabii bir şey olduğunun farkında ve diğer insanların bunu anlayamayışına anlam verememiştir Mersault.bence haklıdır da.insanın zamanla alışamayacağı şeyin olmadığı göz önüne alınırsa,karşılaştığımız durumlara neden ani tepkiler verelim yada duygu besleyelim ki.yaşamdan ziyade yaşamın marie'nin onda uyandırdığı his gibi güzelliklerinden vazgeçememiş,sonunu bildiği şeylere şaşkınlıkla yaklaşmamıştır.bu sakinliğe erişememiş toplum bireyleri bunu anlamamakla beraber,bunu bir suç kabul ederek herşeyi görünen gerçekler çerçevesinde hikayeleştirip sonuca ulaşmaya çalışmıştır.bu durum onların bakış açılarını değiştirmeye üşendiklerinden mi yoksa üşenecek seviyeye bile gelemediklerinden mi kaynaklandığı aklımda soru işareti

yabancıyı herkese tavsiye ederim

bıkmadan okunacak bir klasik

İnsanın özünü en iyi anlatan sayılı romanlardan biridir bu eser. Karakterde kendinizi bulmanız mümkün. Çünkü her insan aslında bir yabancıdır fakat toplum ona bir maske taktırır. Ve birçok insanın böyle bir maske taktığından haberi bile yoktur. İşte bu yüzden bu kitap olağanüstü önemlidir. İnsanlığın önündeki gerçek sorun ele alınmıştır. Her insanın mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm bir eserdir. Mutlaka kitaplığınızda bulunması gerek diye düşünüyorum.

bu kitap beni bir solukta okunası bir moda getirdi. Kitabı okurken baş kahramanımızın derin duygularına olan merakım daha da arttı. Kitapta kahramanımız topluma, hayata ciddi bi yabancılaşması var." Hayatta olsa da olur olmasa da benim için pek fark etmez " görüşüne sahip birinin harkulade işlendiği mükemmel bir roman . Herkese tavsiye ederim.

Geç fark ettiğim, okurken keyif alıp, bir günde okuduğum bir kitap. Allah inancı, adalet, ve özgürlüğün küçük bir sorgulaması.Hayatın içindeki ayrıntıların gün geldiğinde kişinin aleyhine nasıl kullanılacağı ve bir insanın durduk yere nasıl katil olabildiğinin akıcı anlatımı. Olağanüstü değil ama etkileyici bir kitap. Okunmalı...

Çoğu kişinin söylediği "Donuk" yorumuna ben de katılıyorum. Onun dışında, yabancılaşmanın bu kadar sade anlatıldığı başka bir kitap bulunabilir mi, emin değilim.

Kitabın baş karakteri olan Mearsault hayata karşı son derece kayıtsız bir insan. "Anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum" cümlesi ile başlayan kitap insan da değişik bir merak uyandırıyor. Camus'nün insanların zaman zaman hissettikleri yabancı olma durumunu ziyadesiyle vurguladığı "Yabancı" okunmaya değer bir eser.

Hayatımda ilk defa bir kitabı iki farklı dilde okudum bu kitap sayesinde. Kitabı okurken içimden 'keşke fransızca bilseydim ve bu kitabı anadilinde de okusaydım' diye geçirdim sürekli. Günümüz insanını 70 yıl önceden görüyor bu kitapta Camus. Kendi felsefesini ustaca işliyor bunu yaparken.
Ayrıca, Yabancı'yı daha iyi anlamak için yazarın 'Mutlu Ölüm' romanınını da mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum.

Çevirisinin daha yetkin yapılabileceğine inansam da, Camus hayatı varoluşçu pencereden ciddi bir şekilde sorgulamıştır. Kesinlikle okunması gereken bir kitaptır diyebilirim...

İlk başta yazarın annesi ölüyor, cenazesine gidiyor. Sonra arkadaşları oluyor, fellah'ları öldürüyor falan. Anlatılmak istenen ise şu; modern uygarlıktaki saçma sapan yapılaşmalar-kurumsallaşmalar. Hukuğu, yargıyı, devlet mekanizmalarını, bu sistem içerisindeki dinin anlamsızlığını, saçmalığını, gerçek-doğal olanla uzaklığını anlatıyor. Tavsiye ediyorum.

kitabın kesinlikle DONUK olduğunu düşünüyorum. Kitabın kahramanı olaylara o kadar soğuk, duygusuz ve yabancı davranıyor ki sanki olaylar yüzyıllar önce başka birilerinin başına gelmiş. 'YABANCI' başlığını gerçekten iyi yansıtmış ancak kitabın varoluşçu felsefeyi yansıttığına maalesef katılmıyorum. Kitapta akıcılık yok ve merak uyandırmıyor. Ayrıca önemli olaylar 3-5 satırda anlatılırken kahramanın apartmana girip dairesine çıkması 3-4 sayfayı bulabiliyor. Kitabı hiç bir beklentiniz olmadan okursanız mutlu olabilirsiniz, yalnız 117 sayfa oluşuna aldanmayın. Normalde birkaç saatte bitirilebilecek olan kitap benim elimde haftalarca süründü. Gerçekten boğucu ve sıkıcı olduğunu düşünüyorum.

Bu yazarın okuduğum ikinci kitabı. güzel bir kitap. biraz durağan ama benim gibi psikoloji yönü ağır basan kitapları sevenler için ideal. Zeki demirkubuzun yazgı isimli filmi bu kitaptan esinlenilerek yazılmış. O da ilginç bir film.

Albert Camus'nün varoluşçuluk felsefesini çok iyi anlattığını düşündüğüm romanı YABANCI. Bir insanın düşüncelerini roman örgüsü içerine yerleştirebilmesi sanırım kolay bir şey değildir, Albert Camus bunu başarmış bu kitabında. Bu yüzden eseri bu gözle okumak gerekir, klasik bir roman değildir yani. Zaten adı her şeyi anlatıyor, bence bu kitap YABANCI dır. Birde şunu söylemek isterim: Kitapla ilgili fazla beklenti oluşuyor sanırım, bunun ne beklediğimizle de ilgisi var tabi ki ama, bunlardan sıyrılmadan da okumak yanlış yönlendirir bizleri. Büyük usta Vedat Günyol'un çevirisiyle yayımlanan bu kitabı herkese tavsiye ederim. Ayrıca kitabın başında Vedat Günyol'un Albert CAMUS'yle ve felsefesiyle ilgili bilgilendiri yazısı da bence bu felsefeye yabancı olanlar içinde yararlı olacaktır.

Her ne kadar Tersi ve Yüzü kitabında en önemli eserinin o olduğundan söz etseler de bence kesinlikle Albert Camus'un en güzel kitabı yabancı...varoluşçuluğun en belirgin izlerini taşıdığını göreceksiniz.Ayrıca kendi ait olduğu felsefe akımı için 1. bölümün 5. kısmında bir erkeğin kadına karşı nasıl olması gerektiğini o bölümde yer alan diyalogda çok başarılı bir şekilde göstermiş.En beğendiğim bölüm o bölümdü diyebilirim.Kesinlikle okunması gereken bir kitap...

Aldığı ödülü duyunca şahaser sandığınız ; fakat bu ödülü haketmeyen bir kitap. Amaçsız bir insanın açık olmayan davranışları, çok sıkıcı tarzda anlatılmış.

Kitapta varoluşçuluk ve absürdizmin etkileri görülebilir. Özellikle absürdizmin beden bulmuş hali de diyebilirim... Eser tek solukta okunup bitiyor ve uzun süre etkisinden kurtulunamıyor.

Mearsault en temel değerleri takmayan biridir. Dinsizdir annesinin ölümüne pek üzülmez belki komşusunun köpeğinin ölümü onu daha etkiler. Adam öldürür pişmanlıksa galiba duymuyordu çünkü felsefesine uymuyor. tohumu varoluşçuluk olan bir ağaçtır bu kitap.
bu adamın yargıları ve değerlendirişi farklıdır. o yüzden yabancıdır. içinden geldiğini yapar doğru yanlışları yoktur. tamamen boşluk. lost generation.

Yazarın bu romanı felsefesini en iyi anlatan kitaplarından. Dili akıcı, çevirisi fena değil. Kitabı beğendim ama felsefesini değil. Çünkü kitapta tam bir anti idealizm görülüyor. Büyük bir boş vermişlik, hayata ve olaylara direnmeme anlayışı var. Felsefi ve edebi ufkuna yeni yaklaşımlar kazandırmak isteyenlere tavsiye ederim.

Etkileyici bir karakter analizi. Bir kitaba ismi ancak bu kadar yakışır. Mutlaka okuyun, okutun.

şu dünyaya geldik bari yaşayalım der gibi yaşamaya çalışan bir kahraman..adamın yaşamaktan başka bir seçeneği yok, ölmekte bir alternatif ancak yaşamı kendi seçmediği gibi ölümünde kendi seçimi olmadan kendisini bulmasını bekliyor, ki bu yüzden beklentisiz ve kaygısız bir şekilde yaşıyor, yaşamı bizim seçtiğimiz doğru kabul ettiğimiz şeklinin, kurallarının,amacının tam zıddı bir şekilde görüyor ve bu yüzden topluma yabancılaşıyor. gerçekten güzel ve etkileyici bir kitap herkese tavsiye ederim.

Çok fazla normal olmanın ve toplumdaki diğer insanlara göre feci sayılacak durumların aslında insanı ölümün eşiğine getirebileceğinin güzel bir örneği. Üzerine biraz düşünülerek okunması gereken bir kitap.

Olmuş yada Olmamış , O yada bu , orda yada burda hepsini "bir" gören aynı gören bir adamın hikayesi.Olaylar iyi kurgulanmış çok şaşırtıcı desem olmaz , şaşırmadım desem olmaz.Okunması gereken ağızda değişik ve hoş tat bırakan bir eser ve kitaptanda anladığıma göre "Bazen insanlara gerçekleri değil , Duymak istediklerini vermek gerekir." Tavsiye ederim güzel bir kitap.

Bütün hayatı,olguları,olayları"bir" gören yaşamayı "saçma" felsefesine dayandıran bir kitap. Aslında toplumla bireyin çatışması. Bireyin toplum normlarına uymadan inançsız bir şekilde yaşamayı kabullenmiş birinin toplum tarafından yok edilişi. Aslında günümüz toplumunu da yansıtıyor. Zaten toplum değil midir? İnsanı ya deli yapan ya da öldüren.

İlk cümlesiyle vuruyor okuyucuyu Camus bu eserinde buram buram kayıtsızlık kokuyor absürd(saçma) felsefesini ayakları üstüne getiriyor ve bize sunuyor.Hayatın anlamsızlığı üzerine düşündürtüyor insanı şu sözüyle ''Ama herkes bilir ki,hayat yaşamaya değmez.Aslına bakarsanız,insan ha otuzunda ölmüş ha yetmişinde,pek önemli değildi.Çünkü,her iki halde de,pek doğal ki,başka erkekler de,başka kadınlar da yaşayacaklardı,hem de binlerce yıl.''

Evlenmiş evlenmemiş, annesi ölmüş ölmemiş, adam öldürmüş öldürmemiş hatta yaşamış yaşamamış... Hepsine bir gözle bakan, kocaman anlamsız bir dünyada yaşayan bir adamın öyküsü. İçindeki saçma duygusu çok iyi aktarılmış okuyucuya.

Camus'nün başyapıt olabilecek eseri!
Öyle ki sadece çevresindekilere değil kendisine bile yabancılaşmış bir insanın mahkemede işlediği suçla yargılanması bir tarafa bırakılıp geçmiş zamanda yaptıklarının/yapmadıklarının önüne bir suçmuş gibi serilmesini konu alan roman.

İnsanı huzursuz eden bir kitap. çok değişik entrasan ama güzel..

İnsanın kendi ölümüne bile kayıtsız kalması gerçekten çok şaşırtıcı.Ölmüşüm ya da ölmemişim ne farkeder ,bugün ya da bir yirmi yıl sonunda.Gerçekten kahramanın ruh dünyası,olaylara bakış açısı müthiş bir trajedi.