Sineklerin Tanrısı (Karton Kapak) Hakkındaki Yorumlar

ben kitapta Hitler, Mussolini gibi liderlerin yansımasını gördüm. adada mahsur kalan bir grup çocuk kötü de olsa bir yönetime ihtiyaç duyuyorlar ve aralarından kötülük yapan birini seçmek durumunda kalıyorlar. Aslında bu seçim hiç demokratik değil zaten işin ironik tarafı da bu.herkesin okuması gereken bir kitap.

kitabi okumaya basladigimda (eminim bir cok kisi gibi ) elimde basit,akici bir macera kitabi oldugunu dusundum. hatta bu muymus bu kadar ovulen,odul alan kitap dedim. ama kitap ilerledikce golding in o kucuk adayi, o cocuklari nasil birer simge olarak kullandigini gordum. sonra kitap ilerledikce yer yer dehsete dustum. cocuk dahi olsa insanin icindeki vahsinin ne hale gelebilecegine, en guzel seyleri bile nasil mahvedebilecegine sasirdim.bu asla salt bir roman degilmis. kurgunun guzelligi bir yana dusunduren, sorgulatan bir roman. cocuklara bakis acim bile degişti. okunmalı.

çocuk romanı olduğu söylense de her yaşa hitap eden bir roman. vahşi doğada, ıssız bir adada mahsur kalan bir grup çocuğun iktidar savaşları, hakimiyet kurma çabaları ve hatta acımazlığını gözler önüne seriyor. gerçekten sürükleyici bir kitap, tavsiye ederim.

Kitap insanın içinde çocuk dahi olsa iyi ve kötü duyguların birlikte var olduğu savından hareketle yazılmış.Adadaki çocuklardan sadece üç dört tanesinin karakter yapıları doğrultusunda diğer çocukların duygu ve düşüncelerinin hatta sayılarının bile önemsenmediği bir roman olmuş.Üzerine düşünebilinecek bir kitap filmini de izlemek isterim şahsen

İnsanın doğasını merak ediyorsanız, insanların nasıl toplum olarak yaşadığına hayret ediyorsanız ve bunu anlamaya çalışıyorsanız Sineklerin Tanrısı size göre bir kitap. Ayrıca karakter olarak çocukların seçilmesi bu eseri hiçbir şekilde çocuk kitabı haline getiremez aksine kitabın temelindeki sorunları çok daha iyi ele alabilmesini sağlar.

Alegoriyi sevenlerin zevkle okuyacağı bir kitap. Tasvirlerden haz etmeyenler için biraz sıkıcı olabilir. Kitap karakterleriyle, olaylarla insanı düşünmeye sevk ediyor. İyiki okumuşum dediğim kitapların arasına girdi. Çevirmen de Mina Urgan olunca dadından yinmez :))

Başları sıkıcı ve monoton gelse de son bölümleri oldukça sürükleyici. Nobel Edebiyat Ödülünü alan kitaplar genelde zor okunur, bu kitap ise oldukça akıcı. Bana göre dünyanın en iyi romanları arasında değil ancak okursanız bir şey kaybetmezsiniz

Uzun süre okumayı ertelediğim bir kitaptı bitirdikten sonra keşke bu kadar beklemeseydim diye hayıflandım kendi kendime kesinlikle tüm yaş gruplarına hitap eden bir yapıt hiç ertelemeden alıp okuyun derim.

Benim beğenimi kazanmış ve hayrete düşürmüş bir kitaptır. Hayrete düştüğüm nokta şiddetin, cinayetin, diktatör liderliğin bir öğreti değil kendiliğinden gelişen doğal bir süreç olması. 1963 gibiydi sanırım filminin tarihi bir korku filmi niteliğindedir ilgilisine.

sosyoloji, psikoloji gibi bilimlere ilgi duyan, dünyaya sanat ve felsefeyle bakan herkesin ısrarla okuması gerekir.

Fazlasıyla simgeler üzerinden hikayesini anlatan kitabın daha iyi anlaşılması için kitap sonuna konulmuş Mina Urgan değerlendirmesi çok iyi düşünülmüş bir bölüm.

okurken kitaptaki simgesel ifadeleri anlamaya çalışmak eğlenceliydi. Büyükler için yazılmış çocuk kitabı gibiydi. Kitabı derinlemesine incelerseniz yazılanlardan farklı anlamlar bulacaksınız. Ancak kitabı okuyanlara filmini tavsiye etmiyorum.

Öncelikle içinde çocuk karakterlerin bulunduğu her kitap çocuk kitabı değildir. Kitabın adı da çocuk kitabı olduğuna dair herhangi bir imada bulunmuyor ama nedense "çocuk" kelimesini görür görmez çocuk kitabı yaftasını yapıştırıyor insanlar. Tıpkı küçük çocuklara "masum, saf, temiz, melek" gibi yaftalar yapıştırıldığı gibi. Oysa birazcık zihnimizi yoklasak çocukken çok daha acımasız olduğumuzu hatırlarız. Etrafımızdaki çocuklara biraz yakından baksak onların melek yerine şeytana daha yakın olduklarını görürüz. Ebeveynlik içgüdülerinden olsa gerek, çocuklar büyüse bile onlara toz kondurmak istemeyiz. William Golding insanlardaki kötülük tohumlarının çok küçük yaşlardan itibaren atıldığını ve içinde bulunduğumuz dünyayı kirleten, cehenneme çeviren yegane şeyin bu "kötülük yapma içgüdüsü" olduğunu gayet etkileyici bir tarzda bize aktarmış. Sineklerin Tanrısı gerçeği yüzümüze öyle bir tokatla indirmiştir ki, bazı şeyleri görmezden gelmeye devam etsek bile o tokadı zaman zaman hatırlayacağımız kesin.

Müthiş bir eser. Yazar çocuklar üzerinden aslında insanların içindeki kötülüğü anlatıyor ve bunu simgelerle destekliyor. Okunması gereken bir başyapıt.

Filme de alınan bu roman birebir filme aktarılmış olmasa da oldukça akıcı bir dil ile yazılmış. Daha çok çocuklara hitap eden kitap içinde barındırdığı sembolik olgularla büyüklerin de ilgisini çekiyor. Muhteşem bir eser değil ama okunması gereken bir kitap!

KİTAPTA GEÇEN VE İNGİLİZLERE MAHSUS OLAN "YARDA VE "AYAK" ÖLÇÜLERİNİN METRE CİNSİNDEN KARŞILIKLARI VERİLSEYDİ KASDEDİLEN MESAFELER ZİHİNDE DAHA İYİ CANLANIRDI. KİTABIN SONUNDA VERİLEN ÖZET KİTAP OKUNMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE MUTLAKA OKUNMALI. KİTAP BİTİNCE AYNI ÖZET YENİDEN BİR DAHA OKUNURSA KİTAP DAHA İYİ KAVRANABİLİR.

okudukça dehşete düştüğüm bir kitap.adaya düşen bir grup çocuğun hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Sonu çok çok güzel bitiyor, mutlaka okunması gereken bir kitap tavsiye ederim

Mina Urgan tarafından yazılan sonsöz de kitabı oldukça zenginleştirmiş. Ayrıca kitabı okuduktan sonra filmini de izlemenizi öneririm.

bu kitabı nasıl okumamışım bu zamana kadar. kitap sıradan bir adadan kurtulma mücadelesi değil. aslında yetişkin insanlardan beklenen hırsın,öfkenin,kinin çocuların benliğinde de olduğunu gösteren kolay okunan akıcı bir roman. romanın sonunda ki yazarın tomanla ilgili düşüncelerini de okumak faydalı olacaktır.

Jules Verne´nin İki Yıl Okul Tatili´nin tamamen zıddı bir kitap Sineklerin Tanrısı.
Bir avuç çocuğun, ilkel doğa şartlarında, başlarında yetişkin bulunmadan ne hale gelebileceklerinin ciddi anlamda tüyler ürperten hikayesi. Bu derece etkileyici ve vurucu olmasının sebebi gerçek olabilmesi. Kötülükle lekelenmemiş, tatlı masum yavrucaklar olarak düşüneceğimiz çocukların vahşet ve yok etme hırsıyla canavarlara dönüşmelerini yazar oldukça sade ama içe işleyen bir tazda anlatmış.
Kitabı ilk okuduğumda-ki çocuktum- sonu içimi epey rahatlatmıştı.
Yıllar sonra Stephen King´in bir kitabında bu romanın sonu hakkında yapılmış tek cümlelik bir yorum beni gerçekten derinden sarstı.
Gerçekten iç rahatlatacak bir son muydu? Kan dökme tutkusu kişiyi bir kez ele geçirdiğinde iyileşme şansı olur mu? Kaybedilen masumiyet tekrar yakalanabilir mi? Roman gerçekten bu sorular üzerinde uzun süre kafa yormanızı sağlayacak.
İnsan aç olmadığı halde öldürebilen tek canlı ve çocuklar çok acımasız olabiliyor.

İnsanların medeniyetten uzaklaştıkça nasıl vahşileşebildiklerini gösteren iyi bir yapıt.

Bir adaya düşen 6-12 yaş arası çocukların başından geçenleri anlatan sürükleyici bir kitap.İlk başta çocuk kitabı gibi gelebilir ama süper.Bence okunmalı.

Hep deriz ya her çocuk masum doğar ancak nasıl yetiştirilirse, toplumda şiddetle tanışırsa o şekilde davranır diye. Bu kitabı okuyunca bu duyguların ilkel benlik altında doğuştan geldiğini düşünmeye başladım. 12 yaşlarındaki çocukların neler yapabildiklerine inanamadım.

Enfes bir İngiliz Postmodern Dönem kitabıdır. Kitabı okumamış olanlara şiddetle okumalarını tavsiye ederim. Kitabı okuyacak olanlara "Kötülük doğuştan mı gelir; yoksa sonradan mı edinilir?" sorusunu kendilerine sorup öyle kitaba başlamalarını ve kitabı okurken bir de bu açıdan düşünmelerini salık veririm. O zaman kitabın niçin Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldüğü daha iyi anlaşılacaktır.

bir grup çocuğun liderlik , hayatta kalma, insanlığını yitirmeme savaşı anlatılıyor.çevirinin güzelliğindenmidir nedir kısa sürede bitti ve okurken sıkılmadım.edebi yönü üstün olan ,dolu dolu bir kitap.edebiyata ilgi duyanlar çevirmeni bilirler ,oldukça başarılı bir iş çıkarmış yine.hele sonda yer alan o tahlil ...

Çok hoş bir roman. Hiç sıkılmadan okuyacağınıza eminim, şimdiden

Özelikle oratokul çağındaki gençlere tavsiye ediyorum gerçi her yaşta okunabilecek bir kitap kitabın filmini de izlemiştim ancak okumak başka bir lezzet yazarın kurgusu harika keşke daha fazla kitabı olsaydı hemen alın okuyun

Bir insanın hayatta kalmak için neler yapabileceğini çok güzel anlatan bir kitap. En ilkel haliyle insanın aslında toplum ya da düzen olmasaydı nasıl bir varlık olabileceğini gösteriyor. Özünde ne olduğunu bilmek ve sakladığımız halde doğanın bunu nasıl ortaya çıkardığını görmek, bu kitabın vurucu etkilerinden biri.

"Anayla baba ve eğitim kurumları,çocuğu olumlu biçimde etkilemeye,iyiye yönelen içgüdülerini geliştirip kötüye yönelen içgüdülerini engellemeye çalışırlar.Uygarlığın amacı da budur aslında.Bu uygarlık süresi içinde en büyük görev topluma düşer."Kitabın çevirmeni Mina Urgan'ın kitap hakkında yapığı bu bilgilendirme yazısı sanırım kitabın anafikiri.İnsanı sarsan bu eseri herkese tavsiye ederim...

Jules Verne´nin İki Yıl Okul Tatili´nin tamamen zıddı bir kitap Sineklerin Tanrısı.
Bir avuç çocuğun, ilkel doğa şartlarında, başlarında yetişkin bulunmadan ne hale gelebileceklerinin ciddi anlamda tüyler ürperten hikayesi. Bu derece etkileyici ve vurucu olmasının sebebi gerçek olabilmesi. Kötülükle lekelenmemiş, tatlı masum yavrucaklar olarak düşüneceğimiz çocukların vahşet ve yok etme hırsıyla canavarlara dönüşmelerini yazar oldukça sade ama içe işleyen bir tazda anlatmış.
Kitabı ilk okuduğumda-ki çocuktum- sonu içimi epey rahatlatmıştı.
Yıllar sonra Stephen King´in bir kitabında bu romanın sonu hakkında yapılmış tek cümlelik bir yorum beni gerçekten derinden sarstı.
Gerçekten iç rahatlatacak bir son muydu? Kan dökme tutkusu kişiyi bir kez ele geçirdiğinde iyileşme şansı olur mu? Kaybedilen masumiyet tekrar yakalanabilir mi? Roman gerçekten bu sorular üzerinde uzun süre kafa yormanızı sağlayacak.
İnsan aç olmadığı halde öldürebilen tek canlı ve çocuklar çok acımasız olabiliyor.

İnsanoğlunun, "Cennet" diye tabir ettikleri bir güzelliği nasıl cehenneme çevirdklerinin en güzel örneğidir. İlginç olan şudur ki; Cenneti Cehenneme çevirenler "Masumiyet" olgusu olarak gördüğümüz 6-14 yaşları arasındaki çocuklardır. Kitap için Çocuk Kitabı gibi değerlendirmeler var, ama kitabın biraz özüne girince, "İnsan" faktörünün nelere yol açabileceğini görebiliyorsunuz. Kitaptaki Jack karakteri aslında simgesel olarak Faşizmi temsil etmektedir.

Kin, nefret ve vahşet duyguları sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da bulunmaktadır. Bence kitabın ortaya koyduğu düşünce bu. Bu kitap bir çocuk romanı sanılmasın, yetişkinlerin de okumalarında çok büyük yararlar olduğunu düşünüyorum.

İnsanın içinde bastırılmış, uyutulmuş, ama daima uyanmaya hazır bir canavar olduğunu, çocukluk dönemimizin bu canavarın en azgın zamanına rastladığını hatırlatan, insanı -kendi yapabileceklerinden- korkutan başarılı bir yapıt.

İlk başlarda yorumu ağır ve anlaşılmaz gelse de okudukça hikayenin içine çekiyor kendini. Bence ülkeler arası çatışmaları, liderlik kavgalarını, üstünlük çabalarını çocukların bir adaya düşerek verdiği mücadele çok iyi açıklıyor. bu güdüler aslında bizde doğuştan var olduğunu gösteriyor. Bence çok güzel bir psikolojik roman. Kesinlikle tavsiye ediyorum.

Gerçekten etkileyici ve düşündürücü bir kitap.
Çeviri konusunda biri el atsa da şu güzide eser hakettiği yeri bulsa artık.

Kuyucu Murat Paşa(devşirmedir), savaşta esir alınan çocuklardan işe yaramayanları öldürtürmüş. Macaristan Topraklarında yapılan savaşta bir grup yeniçeri çok yakışıklı bir çocuğu paşaya götürüp, canının bağışlanmasını dilemişler. "Hem güzeldir, hem civandır. Bu yaşında biz gibi savaşır." demişler. Paşa, oralı olmamış ve açtırdığı kuyulara onun da derhal gömülmesini emretmiş. Yeniçeriler nedenini sorunca da şunu demiş: Ben bu yaşıma kadar çok güzel yüz gördüm, yüreği zindandır. Bu oğlancık da işte bu sahrada öldürdüklerinizin az biraz küçüğüdür. Yarın sizin canınıza kastederken geride bıraktığınızın yüzünü düşünmez.
Bence sineklerin tanrısının anafikrini bizim paşa 500 yıl önce söylemiş...

İnsanların içlerindeki iyiliklerin, kötülüklerin, savaşın, barışın hiç de yaşla alakalı olmadığını görebileceğiniz bir hikaye. Çocuklar için "Hadi canım bir çocuk nasıl böyle bir şey yapabilir, nasıl böyle birşey düşünebilir?" diyorsunuz. Ama içince bulundukları durumu göz önünde bulundurduğunuzda, yazarın hiç de abartmadığını düşünüyorsunuz. Okunması gereken kitaplardan biri bence.

başlarda fazla akıcı olmasa da ilerki sayfalarda yakalıyor ve düşündürüyor.aslında çocuklar sandığımız kadar masum mu?insan her yaşta mı kötü yoksa sonradan mı vahşileşiyor gibi sorular geliyor akla.kesinlikle okunmalı

10 üzerinden 10..Hayatımda unutamayacağım raz sayıda sayıda romandan biri oldu...İnsanlığın içindeki kötülüğün doğuştan olduğunu gözler önüne seren bir başyapıt..Hele birde bu insalar daha çocuksa...Adada başlayan gruplaşmalar kimsenin kimseyi belli bi noktadan sonra kayda almaması ve tüm çıplaklığıyla vahşet...Bazı hikayelerin öyküsü iyi değildir ama dili güzeldir ve onun için okursunuz (Emeğe saygı duyan bilinçli bir okuyucular gibi),bazı hikayelerinde öyküsü süperdir ama dili bozuktur...Ama eğer hem dili hemde öyküsü güzel olan bir kitap buldunuzmu işte o bir hazinedir..Tıpkı Sineklerin Tanrısı gibi....

Filme uyarlanan her roman gibi Sineklerin Tanrısı da okununca bir başka. Eğer sadece filmini izleyip romanı okumadıysanız elinizi çabuk tutun.
Golding bir şekilde uygarlık tarihini kendi penceresinden gördüğü gibi yorumlamış, aynı şekilde M. Urgan da kitabı kendi penceresinden yorumluyor. Her çeviride olduğu gibi, çevirenin notlarının ve yorumlarının fazlaca üzerinde durmamak lazım.

Aslında eski basım olan bir kitabın yeniden basılmış hali. Anlatım dili pek akışkan değil. Ancak ıssız adada tek başlarına kalan çocukların gözünden insanın özünü iktidar mücadelesini,hırslar uğruna yapılanları oldukça iyi anlatan bir kitap. İnsan doğasının temllerine bir yolculuk yapılıyor. Çobanlar ve peşindeki koyun sürüsü psikolojisini anlamak için okunması gerekir.Gerçi LOST tan sonra biraz yavan kalıyor :))

Kesinlikle okunmalı bu eser ancak yine kesinlikle Mina Urgan'ın yorumları ya sona bırakılmalı ya da yırtılmalı en baştan...Ne zaman ki kitap sizde ve düşüncelerinizde yer etti o zaman bakarsınız başkaları ne demiş diye,bu eser kesinlikle yer edecektir zaten. Kötülük nasıl ve nereden mi doğmuş bu kitaba bir bakın, Habil ile Kabil'e de bakabilirsiniz,hatta en başından şeytana bakın."Ben" diyenlerin şeytanı içinde zaten. Evet ben de Mina Urgan'ın ısrarlarına rağmen bu kitaba bir "izm" duygusuyla bakmanın gereksiz bir sınırlandırma ve kısırlaştırma olduğunu düşünüyorum. Yalnız karamsar düşünmemek için,iyilere ve iyiliğe inanmak için arkasından tasavvufi kitaplara sarılmanızı öneririm.

bence kitap okul çocuklarının yapamayacağı olaylarla dolu.Bir okul çocuğu bunların çoğunu yapamaz.Abartı çok fazla.Yazar kendini çok tekrar etmiş.son olarak yapılan olayları genelde üstün körü geçmiş ya da çevirmenin hatası.Ama kitap konu olarak çok mükemmel.Lost tarzi sevenler alıp okumalı.Ama yorumlarımı dikkate alın

Efsanevi Lost dizisinin yaratıcıları J.J. Abrahams ve Damond Lindelof, dizinin senaryo aşamasında bu kitaptan etkilendiklerini açıkça söylemektedirler. Dizinin ana karakterinin adı Jack'tir. Jack adını Sineklerin Tanrısı'ndan almıştır. Dizinin diğer karakteri Sawyer da bir sahnede The Lord Of The Flies 'ı okumaktadır. Liderlik ve masumiyet üzerine ilham veren bir roman.

Biz bu kitabı LİDERLİK Eğitimlerimizde kullanıyorz. Herkesin okumasını tavsiye ederim.

Liderlik savaşının insanların doğal yapısında olduğunu ve bunu kazanmak içinde dost kazanma ve düşman kaybetme(gerekirse yok etme)yöntemlerini uygulamasını gösteren bir roman.Grublaşmaların temelinde insanın en derinlerinde saklı pırıltıları ve kötülükleri meydana çıkarma uğraşındaki insanları tasvir ediyor.İnsanın kendi içine dönmesi gerekirken dış dünyaya yönlendirip içimizdeki macera aşkını depreştiriyor.

Macera sevenlerin keyifle okuyacakları bir kitap.

Filmini izlediğimde çok küçüktüm ve çok etkilenmiştim. Hatta hala en sevdiğim filmlerden birisidir. Sonra kitabını okudum. Sineklerin Tanrısı bakıldığı zaman çocukların dünyasının da büyüklerin dünyasından farkı olmadığını en güzel şekilde gösteren bir başyapıttır. Herkese öneririm.

askerde, cahil insanların eline yetki geçince nasıl kullandıklarını ve kendiliğinden bir vahşi düzen oluştuğunu,zayıfların nasıl ezildiğini görünce aslında insanın mayasının çok çok bozuk olduğunu ve bana daha önce izlediğim "sineklerin tanrısı" filmini hatırlattı ve kitabını alıp okumaya karar verdim.basit konulu gibi gözüken güzel bir kitap...

Golding'in Sineklerin Tanrısı'nı uzun yıllar önce okumuştum. Hele ki öncesinde İki Yıl Okul Tatili gibi bir kitabı okuduktan sonra kitap insanın üzerinde tokat etkisi yapıyor.
İnsanoğlunun içinde saklı olan, ilkel çağlardan bu yana ortaya çıkabileceği anı bekleyen vahşi duyguların çocuklarda mevcut olması insanı anlatılmaz biçimde geriyor.
Güce sahip olmak isteyen bir avuç çocuğun hayvanların kanını dökerek başladıkları katliam daha zayıf, diğer bir deyişle daha insancıl arkadaşlarının peşine düşmelerine sebep oluyor.
Kitabın sonu okuduğum dönemde beni rahatlatmıştı ancak yıllar sonra King'in bir cümlesi açıkçası kafamda soru işaretlerine neden oldu.
Onları kurtaran adamları çocuklardan kim koruyacak?
Uygarlığa döndüklerinde bu çocukların normal birer insan halinde kalabileceklerini düşünebilir miyiz? Şartlar hepimizi gözü dönmüş birer katil haline getirebilir mi?

Ben bu kitabı 12-13yaşlarımda okumuştum.Yani kitaptaki kahramanlarla yaşıttım ve bayağı etkilenmiştim.Vahşiliğin ve hayatta kalma savaşının nekadar önemli olduğunu o kitapla öğrenmiştim.Artık dünyada ıssız ada çok az kaldığından bizimde oraya düşme şansımız azaldığından dolayı bu kitapla öğrendim insanın kökeninin nereye dayandığını.Bu kitap bizim nereden geldiğimizi içimizdeki liderlik hırsı yüzünden şu anda nerede olduğumuzu ve ilerde nerede olacağımızı çok iyi anlatmıştır.William Golding'in bu kitapla Nobel ödülü almasına kesinlikle şaşmamalı.