Normalde ödüllü kitaplar yorucu olur, bu kitap hiç yormadı ve favorilerim arasına girdiğini itiraf etmem gerekiyor. Çünkü bir avuç sayfadan oluşan bir kitapta o duyguyu bana geçirdi ve epey takıntılı sevme şekliyle beni yakaladığını itiraf etmem gerekiyor. Kitabı bir kadının ağzından dinliyoruz. Hayatını bir adamla yaşadığı ilişkiye bağlayacak kadar körlemesine sevgisini, adama karşı hissettiği tutkuyu ve şehveti şaşkınlıkla okudum. Bana Masumiyet Müzesi Kemal'i anımsattı. Yasak bir aşk, derin bir tutku, bolca cinsellik, takıntılı bir bağlılık... Tek fark onda bir sayfa sayısıyla başarmış olması. Böyle körlemesine bir bağlılığa epey meyilli olan beni yer yer duygulandırarak kendine tertemiz bağladı bu kitap. Zweig kitapları gibi tek nefeste bitmesi de üzerine cabası! Son cümlesinde lüksü "bir erkeğe ya da bir kadına olan tutkuyu yaşayabilmek" olarak tanımlıyor ve bence kitabı zirvede bitiriyor.