Yine ağlayarak bitirdiğim bir kitap. Filler tepişirken olan otlara oluyor. Bir dağ başında, bir köyde siyasetten uzak çocuklar ölüyor, nehirler kana bulanıyor.
Bebek yaşında der zor’da tüm ailesini kaybeden, yeni ailesinde, yeni bir dil, isim, din ve hayat ile hayata başlayan bir kadın. Ama yaşadıkları öyle ağır ki ihtiyarlığında, sonunda torununa ( yazarımız) anlattığın da sanki her şey dün olup bitmiş gibi net zihninde. Acılar unutulmuyor elbet. Çocukları ve torunları için herkesin karşısına dikelen kadın, konu kendi hayatı olunca susup pusuyor. Kendin olabilmek gerçekten dünyanın en zor şeyi. 'İçimizdeki Ermeni' kitabında da benzer hikayeler okumuştum. İhtiyarlıkta söyleyebildikleri kökenleri ile ilgili hikayeleri. Yıllarca kendini en yakınından saklamak zorunda kalan yaşamları ve bu durum beni çok üzmüştü. Hayattaki tek amacı kendi olabilmek olan ben, kendini saklamış hayatları okurken çok yaralanıyorum.