''Bu kitap Türkiye'nin yakın tarihinin gizli ve karanlık koridorlarında dolaşmak isteyenler için bir el feneridir.'' buyurmuş sayın yazar. Evet, bir bakıma doğru; zira röportajlar kısmına kadar kitabın ilk bölümleri okuyucuyu bilgilendirip farklı bakış açılımları sağlıyor. Kitabın tanıtımı için yukarıda yazılan soruların cevabı zaten hep ilk bölümde, dolayısıyla buraya kadar kitabı çekici ve cazip buluyorsunuz. Ancak yazarın bahsettiği ''el fenerinin'' pili! kitabın ilk yarısından sonra bitmiş bence. Ekler kısmında özellikle ermeni gençlik komitesinin ( yada benzer isimli bir şey ) doktirinlerine yaklaşık 100-120 sayfa yer verilmiş. Katledilen masum dişişleri mensuplarımızın katillerini vatansever olarak adlandıran, bu hunhar cinayetleri ise meşru gösteren zihniyete 1-2 dakikadan fazla dayanabilmek mümkün değil. Yazarın, bu raporlara kitabında yer vermekle, eserinin sayfalarını kabartmaktan başka neyi amaçladığını anlayamadım. Eğer ki; kamuoyu bu bakış açısını da öğrensin diye bu raporlara kitabında yer vermişse, benim o saçmalıklardan öğrenebilecek herhangi bir şey olduğunu düşünemiyorum. Açıkçası bu zırvaları okumak için bir kitaba para vermek herhalde en son düşünebileceğim bir şeydi. Genel olarak kitaptan beklediğimi tam anlamıyla bulamadım.
Ayrıca Aydoğan Vatandaş'a bir eleştirim daha olacak.Ethem Mahçupyan ve Hrant Dirnk ile yapılan söyleşilerde çanak soruların varlığını sezinledim. İkiside 1915 olaylarının soykırım olduğunu söylüyorlar ya da direkt adlandırmasalar da ima ediyorlar. Ancak yazar, kendilerine nedense tehcirin yapılmasını zorunlu kılan, Türk tarafının tezlerini hatırlatıp bu konularda neler düşündüklerini ve bunun yanında, yakın geçmişteki Asala terörü hakkındaki görüşlerini sormamış veya soramamış. Oysaki bunu yapabilse daha olumlu bir iş yapmış olurdu bence kendileri.