Toplam yorum: 3.090.135
Bu ayki yorum: 733

E-Dergi

Peemee Tarafından Yapılan Yorumlar

25.06.2009

Çağımızın Ziya Gökalp'i olarak gösterilen sosyolog Profesör Orhan Türkdoğan bu eser için oldukça iddialı çalışma diyordu. Uriel Heyd'in bu akademik çalışması piyasada Ziya Gökalp'i en iyi tahlil eden çalışmalardan birisidir. Gerçekten de getirmiş olduğu eleştiriler, kaydadeğerdir ve Ziya Gökalp'i tanımak isteyenler tarafından kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır. Türk milliyetçiliği konusunda Gökalp'în kimlerin etkisi altında kaldığından tutun da, sahip olduğu düşüncelerin kimlere ait olduğuna kadar bir çok noktada kapsamlı bilgilere ulaşmış oluyorsunuz.

Kültür ya da hars, millet, medeniyet, aydın gibi kavramları da açıklayan bu eser, Kemalist ulus-devlet anlayışının temellerini oluşturması açısından da dikkatle incelenmelidir. Türk milliyetçiliği ile ilgili araştırma yapanlar için temel bir başvuru kaynağı olarak da görebiliriz.

Ayrıca Araştırma 1940'lı yıllarda yapıldığı için o dönemin gelişmelerinin tazeliğini de içermekte. Bunun kanımca iki önemli olası sonucu olacaktır. Öncelikle, o dönemin izlerinin güncelliğini içerisinde barındırdığından ve sosyoloji disiplini emekleme aşmasında olduğundan dolayı akademik tahlillerin çok sağlıklı olmaması sonucu ortaya çıkar. İkincisi ise bunun tam tersi yönünde, o dönemin koşullarını yakından görmüş ve incelemiş biri olarak Heyd'in tespitleri son derece önemli arz eder bir konuma yükselir. Sonuç olarak, Ziya Gökalp bilimsel bir tutumla ele alınmıştır.
25.06.2009

Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından ve edebiyatçılarından biri olan Nihat Genç'in köpekleşmekten kastı toplumun yozlaşması ve biat kültürünün topluma egemen olmasıdır. İslamcı ideolojinin bu yozlaşmadaki rolü çok önemlidir. Örneğin vakıf kültürünün sadaka kültürünün oluşmasında önemli bir işlevi olduğunu söylüyor. Bir anlamda toplumdaki kaderci düşüncenin insanları sistemin uysal bir koyunu haline getirdiğini vurguluyor. Kitaba adını veren makalede Genç, "Teknolojisi çok eskimiş bu boyun eğme ahlakını, yine bu halkın yoksul çocukları alaşağı edecektir." diyor. Sanırım kitabın özü de burada yatıyor.
18.06.2009

AHC'nin kısa iktidar döneminde meydana gelenler aslında şu andaki Azerbaycan'ı var eden temelleri atıyor. Her ne kadar piyasa ekonomisine geçiş konusunda zorunlu bir liberal eğilim olsa da Rus ordusunun Azerbaycan topraklarından çıkarılması gibi köklü atılımlar Azerbaycan'ın 19.yy.dan 1991'e kadar(1918-1920 hariç) işgal altında olması göz önünde bulundurulduğunda son derece önem arz ediyor. Bunda Elçibey'in payı büyük olsa gerek.

Azerbaycan Halk Cephesi'nin 1 yıllık iktidarını ve iktidara geliş sürecini merak edenler için çok temel bir eser, önemli bir çalışma ve başvuru kaynağı.
18.06.2009

Hapishane Çağı'nda Ergüden anılarını anlatmıyor. Evrende içinde hapsolduğumuz dünyanın büyük bir hapishane olduğunu vurguluyor. İşte bu büyük hapishane-küçük hapishane ayrımı kitabın özünü oluşturuyor bir anlamda. Foucault'un ve Badiou'nun etkisinde kalarak bu kitabı yazdığını söyleyen Işık Ergüden okuyanları anarşizmin yollarında bir gezintiye çıkarıyor. Okurken sitem ediyorsunuz bir yandan da; kurumlara, tüm kurumsal mekanizmalara, ıslaha, kışlalara, hastanelere, okullara, hukuka, avukatlara, hapishanelere, cezaevlerine, mağduriyet psikolojisine...

Sonuçta bir ütopyanın içinde olduğunuzu unutmamanız gerekiyor. Gerçekler burada, ama hayat da yanı başınızda olanca gerçekliğiyle size el sallıyor. Temennilerde kalıyor insanların dilekleri. Her şey bir yere kadarmış diyorsunuz.

Oldukça etkileyici ve ufuk açıcı bir çalışma. Kapatılmanın insan ruhu üzerindeki etkilerini görmek isteyenlere ve yeni şeyler arayanlara çok öğretecek şeyi var bu kitabın...
19.01.2009

Bir toplumbilimciden beklemediğim türde bir kitap olmasına rağmen, konular-kavramlar gayet yalın ve anlaşılır bir biçimde açıklanmış. Zaten Kongar'ın üslubu bir şeyler öğretme gayreti içerisinde olduğunu gösteriyor. Bir bilim insanından da bunun dışında bir şey beklemek de mantıksız zaten.

Kendisi Küreselleşme'nin ne olduğuna, kaynaklarına, Huntingtun'ın ünlü uygarlıklar çatışması tezine değinmiş ve birçok yerde eleştirip yerden yere vurmuş. Küreselleşmenin ne olduğuna ve Huntington'un tezine değinidikten sonra da 11 Eylül terörününü ele almış ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunarak Türkiye'nin küçük bir röntgenini çekmiş. Türkiye'nin yaşadığı terör dalgalarına değinen Kongar, kitabını da olası sonuçlar üzerinde durarak bitirmiş.

Kongar'ın eksik kaldığı bir nokta küreselleşmenin olası sonuçları konusundadır. Aslında buna eksik kaldı demek yanlış olur. Yayımlanma tarihi 2001 ve şu anda 2009'dayız. Kongar'ın sunmuş olduğu laik ve demokratik sosyal hukuk devleti modeli Türkiye açısından ne derece gerçekleştirilmiştir bu tartışmalıdır. Bu aslında Kongar hocanın bir eksikliği değildir. Kendisi de zaten bunları olasılık olarak sunmuş ve dünyanın kaçınılmaz olarak insan haklarına dayalı bir demokrası modeline doğru ilerleyeceğine dair inancını yinelemiş. Tarım, Endüstri ve İletişim-Bilişim Devrimleri sürecinde Türkiye'nin yaşadığı sorunların altında Endüstri devrimini tamamlayamamış olmasının payı büyüktür.

Kongar'ın tesptileri küreselleşme gibi muğlak ve belirsiz bir kavramın anlaşılması açısından uluslararası ilişkilerin içinde olmayan insanlara yol gösterici nitelikte. Okunması değerlendirilmesi gerekir.