Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

SALVAMEA Tarafından Yapılan Yorumlar

01.05.2024

2000 senesinde ilk işime bir amerikan şirketinde başladığımda, dünya bu hale nasıl geldi sorusuyla araştırmaya ve okumaya başlamıştım. Tüfek Mikrop Çelik, Ulusların Düşüşü gibi kitapların hikayenin sadece bir açısını gösterdikleri gibi, bu kitap da kapitalizmin ana motorunu gizlemektedir. Kitapta, bütün neden-sonuç ilişkilerinin kapitalist ölçeklerle ispat edilmeye çalışılması, açıklanamayan konularda İskandinavların ve Kore’nin örnek gösterilmesi, sanayinin önemine değinirken tarımdan hiç bahsetmemesi gibi üst düzey saptırmalar bulunmaktadır. Kitabın sonunda dünyayı yeniden inşa etmek için önerilerde yer alan kapitalist akılsızlığımızı kabul etmek yerine, kapitalizmin erdemsiz bir din olduğunu idrak edebilmek için, Tanrılara Karşı: Riskin Olağanüstü Tarihi (1000-1500), Şeytan Sofrası (1500-1971), ve Para Palas (1971-2008) kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Kısaca, rakibi -yani kapitalizmi- anlamadan strateji yapılmaz, Petkim, Tekel, Türk Telekom vs. satılmaz diyorum.
01.05.2024

Finlandiya eğitim sistemini en iyi anlatan Finnish Lessons’un yazarı Pasi Sahlberg’in önsözde belirttiği gibi eğitim bir kültürün parçasıdır, alıp kopyalamazsınız. Bu kitap, ABD’de öğretmenlik yaparken Finlandiya’ya taşınıp öğretmenliğe devam eden bir kişinin yaşadığı şokları göstermesi açısından çok değerlidir. Finlandiya’daki eğitime (ve öğretmenlik mesleğine) bakışın 5 başlık altında değerlendirmesi yapılırken, memleketimizdeki eğitim sistemine, eğitimin önemine, çocuklarımıza olan yaklaşımımıza ve hatta kamu ve özel sektördeki eğitim uygulamalarına tefekkürlü bir yolculuğa çıkarır. Yazarın, Finnish Lessons’tan aldığı lise son sınıflarının üniversiteye giriş soruları bile insanı çileden çıkartır. Bu adamlarla aynı gezegende aynı zamanda mı yaşıyoruz? sorusunu sordurur. Bu kitapta eksik olan bir öğretmenin nasıl yetiştirildiği ve Finlandiya kültürüdür, ancak yine de, Dewey’in görüşlerinin pratikte vuku bulmuş halini gösterdiği için eğitim üzerine çok değerli bir kitaptır.
01.05.2024

Global pazarlamanın kaynağı olan trendlere ilgimden dolayı okudum. Beklediğimden daha büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Öncelikle, yazarın ilk 3 bölümde belirttiği gibi, yayınlanmış olan dergilerden gazetelerden haberlerden kupürleri biriktirip ayırmak, trend belirlemek değil, jargon başlıklarla bir araya getirmektir. İkincisi, keşfedilmemiş değil, zaten şirketlerin uyguladıklarını derlemedir. Üçüncüsü, yazarın farklı dergi/yayınları okuyoruz iddiasının aksine, referanslar ABD orjinlidir. Dördüncüsü, 10 başlıkta yayınladığı trendlerin 9’u sosyal medya ve dijital teknolojilerle ilgili olacak kadar kısır bir kitaptır. Macro trendlerin Paris’teki 3-4 tane ajansın işi olduğunu hatırlatarak, bu kitaptaki sözde trendleri daha iyi derlenmiş ve örneklenmiş olarak internette ücretsiz olarak bulabileceğinizi belirteyim. Son olarak, sosyal medya/dijital teknolojinin bugünkü ve yarınki halini, 2000’lerdeki araştırmalarla öngören -gerçek araştırma kitabı- Ben ve Biz adlı şaheseri tavsiye ederim.
01.05.2024

Meşe palamudunun meşe vermesi için içgüdüye mi sahip olması gerekir? sorusuyla, içgüdünün büyük planın tasvir edilememesinden kaynaklı utançtan dolayı uydurulduğunu belirten yazar, canlıların bir makine/nesne gibi değil, doğanın senfonisinde değişik notaları icra eden canlılar olarak görülmesi için kendilerine ait dünyalarına nefes kesici bir gezintiye çıkartıyor. Kuran’da Hac Suresinde belirtildiği gibi bütün taptıklarınız bir araya gelse bir sinek bile yaratamazlar ayetinden, en iyi tefsirlerden birisi olan Risale-i Nur’da arının -görevine atıfla-tatlıcı sinek olarak değerlendirilmesine bir yolculuk da yaptırıyor. Kitabın son cümlesinde, yarattığı tüm dünyaların ardındaki öznenin -şuursuz- doğa olarak değerlendirilmesi yerine Allah’ı koyduğunuzda evrendeki senfoni tamamlanıyor, şükrediyorsunuz. Biyomimikriye giriş kitabı olarak Biyomimikri kitabıyla birlikte okunabilecek bu muhteşem kitapçığı ilgililere tavsiye ederim.
22.04.2024

Nasıl ki İnsanlık Komedyası ancak Balzac’a ait olabilirse, Amin Maalouf’u, hem dünya siyasi aktörlerinin sürekli oynadıkları Ortadoğu’da doğmuş ve büyümüş olması, daha sonra da felsefenin global lideri Fransa’da 48 yıldır yaşıyor olması, hem de karışık devlet tarihlerini kritik olaylar ve düşüncelerle özetleme yeteneği, Siyaset Komedyası adlı bir projenin altına imza atmaya namzet yapıyor. Labirent de muhteşem bir özet: Japonya, Rusya, Çin ve ABD’nin yakın tarihteki dönüm noktaları, kendilerinin kurtuluşu için yaptıkları, kendi içlerindeki politik güç savaşlarının bir özeti. Aynı zamanda politik gücün kibre dönüşmesinin sonuçlarının, bir siyasi liderin/partinin kişisel duygu durumlarının nasıl felaketlere yol açabileceğinin de bir özeti. Labirent’in sonunda yer alan dünyayı bekleyen risklerden Çin ve Japonya’nın askeri hamleleri şu anda devam ediyor. Kitabın sonundaki cümle Labirent’ten çıkışın altın kuralını söylüyor: yeter ki önce yolumuzu yitirdiğimizi kabul edelim. Muhteşem.
Son Gezdikleriniz
Karanlığın Şarkısı