Son Osmanlı Padişahı Vahdettin’in dördüncü eşi Nevzat Hanım’ın anıları kitabın ilk 50 sayfasını içeriyor. Fakat anılar son derece tutarsız ve oyuncakları elinden alınmış bir çocuğun feryadını andırıyor. Sanremo’da parasız kalındığında kendi ziynet eşyalarının satıldığını anlatmasından anlayabiliyoruz bunu. Vahdettin’in saraydan kaçarken yanına 20 bin İngiliz Lirası alarak kaçtığını söylüyor. Bu çok yüksek bir meblağ, hem apar topar kaçıldığını anlatıp, hem de bu kadar paranın yanına alınabilmesi çok çelişkili. Vahdetti’in Sanremo’da mütevazi bir köşkte barındırıldığı söyleniyor. Fakat sıkıntı içinde öldüğü ve tabutuna bile haciz konulması bu kadar para ile kaçılmasını doğrulamıyor. Nevzat Hanım, Vahdettin ile istemeden evlendirildiğini belirtiyor fakat Vahdettin’in kendisiyle evli kalmak istemeyen başka bir kadınını ise nasıl anlayışla boşadığını anlatıyor. Bunlar hep birer çelişki. Vahdettin Vatanı düşmanlara sattı diyor. Halbuki Vahdettin 4 Temmuz 1918 yılında tahta çıktı, yani Birinci Dünya Savaşının bitiminde. Savaştan sonra tahta çıkan biri nasıl vatanını satmış olacak. Öyle olsa bile İkinci Meşrutiyetten sonra (1908) padişahlık sembolik bir hale düşmüştü, devlet yönetimi İttihat ve Terakki Partisindeydi. Savaş, padişah iradesi dışında gerçekleşmişti. İ. ve Terakki liderleri savaş sonunda yurtdışına kaçtı, yerine de rakibi olan Hürriyet ve İtilaf partisi liderleri yönetimi ele aldı. Bu durumda olsa olsa H.ve İtilaf partisi liderleri ve bu partinin sadrazamı Damat Ferit sorumlu tutulabilir diye düşünüyorum.
50.sayfadan sonra ise 150’liklerin maceraları anlatılıyor. 150’likler diye adlandırılanlar ise bilindiği gibi, saltanatın kaldırılması sırasında saray arkanı ya da saraya yakın kimselerden İngiliz elçiliğine iltica ederek yurtdışına gidenler. Bunların içinde ağırlıklı olanlar ise, o dönem iktidarda bulunan Hürriyet ve İtilaf partisi liderleri, Kuvayi İnzibatiye Liderleri, Damat Ferit yanlısı Valiler, Şeyhülislam vs. gibi kimseler. Bu kişilerin bazıları Vahdettin Malta’ya kaçtığı için orayı tercih etmişler, bir kısmı ise Mısır, Romanya ve Yunanistan’ı tercih etmişlerdi. Bu kişilerin anılarını ise S.S rumuzlu bir kişi derlemiş ve 1937 yılında önce Tan gazetesinde yayınlamış. Anılar derlenirken fazlaca şahsi yorumlarda bulunulmuş. Örneğin; Hicaz kıralı ile olan bir görüşmesinde Vahdettin için; “şeytan ruhlu ve fikirli Vahdettin kralın niyetini anlayarak teklifini reddetti” ifadesinde bulunmuş. Halbuki olay ne ise onu yansıtmalı, Vahdettin hakkındaki farazi yorumları okuyucuya bırakmalıydı.
Vahdettin ve 150’likleri sonu ile ilgili bilgi edinmek isteyenler için güzel bir kitap, yazarın şahsi yorumlaraına kapılmamak şartıyla.