E-Dergi

Yazar ilginç bir konu yakalamış, ne var tek düze bir kurguyla ne merak unsurunu üst seviyede tutabilmiş ne de ilgi çekici bir atmosfer yaratabilmiş. İlaveten roman kahramanı Nora da okurla bir türlü etkileşemiyor, duygularını geçiremiyor. Düpdüz, sapsade orta halli bir roman.

Bazen bir romanı okursunuz ama beğenip beğenmediğinize bir türlü karar veremezsiniz, bende öyle oldu. Yazarın esprili dili muhteşem derken sonra fazla sulandırdığını düşündüğüm yerler oldu, konuyu enteresan buldum peşinden gereksiz detaylar ve diyaloglarla çok uzattığına karar verdim. Sonuç olarak bir orta yol tutturmam mümkün olmadı.

Şahane bir anlatım, yazarın dilinden etkilenmemek mümkün değil, ne var ki kurgu da aynı başarıyı göremedim, sayfalarca Şevket Bey'in günlüklerini okumaktan sıkıldım , beni heyecanlandırmadı, merak unsuru hep zayıf kaldı.

Sıkmayan, olay örgüsü anlaşılır biçimde işlenmiş ve benim gibi çok fazla polisiye sevmeyen birini dahi etkileyen bir roman. Fakat en çok, konunun geçtiği İngiltere'nin güneyindeki bataklıklar ve gelgitlerle yaşamı zorlaştıran coğrafya ilgimi çekti, yazar özellikle çevre betimlemelerinde çok başarılıydı.

Önyargılar, başını kuma gömmeler diğer yaşamları yok kılmıyor, öyle farz ederek kendimizi kandırıyoruz. Bu kitapta da işte o başka çevrelerin insanlarını tanıyor, nasıl yaşadıklarına tanık oluyoruz. İçeriğe gelince; yazarın dili esprili, yalın ve keskin, abartıdan edebiyat uğruna girişilen gereksiz detaylardan uzak durmuş. Sevdim. Kitabın sonunda olaylar açığa çıkıyor ama bir yere bağlanmıyor, o noktada biraz tereddüde düştüm. Sonuç olarak kendisiyle, çevresiyle barışık insanların ilgiyle okuyacağı bir kitap.