Daha önce İskele Yayınları'ndan çıkan Devlet kitabına yorum yazmıştım. Tevafuken buradaki yorumları görünce şaşırdım, birkaç noktaya açıklık getirmek istiyorum:
1. Devletten çok doğru eğri tartışılmış, üşenmeden bu kadar yazmaya gerek yokki gibi yorumlar yazılmış. Biz Türkler, hayatımızda o kadar çok hata yapıyor, sonra tekrarlıyor, aynı zamanda hiç kitap okumuyor, bolbol tv seyrediyor (abd ile yaklaşık aynı seviyede, dünyada en fazla tv seyreden ülkelerden birisiyiz, bayan başına ortalama günlük 5,5-6 saat) ve futbol ve dedikoduya o kadar çok dalmışızki, doğru ve eğrinin en fazla okunması gereken toplum olmuşuz. Ne kadar çok okusak o kadar iyidir. Ama, en önemli konu şudurki: Devlet dediğimiz zaman aklımıza başbakan ve bakan gibi makamlar değil, kainatı yaratan Allah'ın dünyada adalet ve gelir konularında bir nevi elçiliğini yapacak kurum gelmeli. Bu kurumun ilk görevi doğru ile eğriyi tanımlamaktır.
Ama ben size hak veriyorum, Türkiye'de bugün 600 yaşında yaşayan birisi de olsa diyecek ki: ben devlet göremedim henüz. 1400'den sonra dağıtmışlar.
2. Platon/Sokrates'i hiyerarşik sistemin kurucusu olarak tanımlamak büyük bir küfür olur. Dünya tarihine baktığımızda hiyerarşik sistemi kuranlar hep bundan çıkar sağlayanlar olmuştur. En önemli örneği Fransız Devrimi olarak bilinen, gücü elinde tutmak isteyenlerin halkı galeyana getirerek kurdukları yeni dünya düzenidir. Platon/Sokrates sadece geleceğe yönelik akıllı/mantıklı bir tahmin/forecast'de bulunmuşlardır.
3. Çok tanrılı bir inanç sisteminde tasavvuf benzeri bir yaklaşımlarının olduğu yazılmış. Hz. Musa (A.S.)'dan yaklaşık 500 yıl sonra yaşadığı varsayılan Platon/Sokrates'in o dönemin en önemli 2 bilgi merkezi olan İskenderiye ve Atina'da o zaman değiştirilmediği savunulan Tevrat'ın bilgisine sahip olabilecekleri düşünülmektedir. Olmasalar da akıllı/mantıklı bir insan, tek başına bile dünyaya gelse tek bir yaratıcı olduğunu görmesi için kısa bir süre düşünmesi bile yeterli olacaktır.
4. Devlet hayal dünyası denilmiş. Bu kitap dünyadaki insanların nasıl yaşayacaklarına, bazı milletlerin zengin olduktan sonra devam eden yöneticilerin eğlenceye dalarak çöküşe neden olacakları (örneğin Osmanlı İmparatorluğu, 1400'den sonra bitmişiz) gibi basit mantıkla açıklanabilecek değişimleri yazmaktadır. Örneğin, İş Bankası tarafından yayınlanan Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri adlı kitap gibi kitaplardaki hemen her şeyi milattan önce öngörmüştür. Ancak, hayal kurduğu değil de tasarladığı sistemin uygulanabilmesi için ana husus herkesin aynı amaç için çalışmasıdır. Bireysel zevk ve hazlar sadece Platon'un çizdiği sistemi değil, dünyadaki her sistemi çökertmiştir. Osmanlı İmp. ve SSCB bunun en acı örnekleridir. Türkiye'de din eğitimi verilmiyor, insanlar düşünemiyor, dolayısıyla biz kendimizi kurtaralım geri kalanlar umrumuzda değil diye yaklaşıyoruz bütün olaylara. Trafikteki garip davranışlarımızdan kutuları açtıran yarışma programlarının çok fazla izlenmesi, milli piyangoya sayısal lotoya olan talebimizin artmasına kadar pekçok gösterge bunun ispatı. Biz Kemal Sunal filmlerinde bize empoze edildiği gibi şansa çok inanıyoruz dersek yanlış olmaz. Tevekkül ve Hak Gözetme bize uzak kavramlar oldu maalesef. Bu gibi değişimlerin nedenini de doğru okunduğu zaman Devlet'te bulabilirsiniz.
Son olarak, ABD anayasasının ilham aldığı bu kitabın, bugün Türkçe olarak satılan kitaplar arasında bir insanın ufkunu açacak en önemli kitaplardan ikincisi olduğunu düşünüyorum. Ve bu kitabı, hayatta akıllı karar almak isteyen, milyarlarca insan gibi bu dünyaya herhangi birisi olarak gelip göçmek yerine, yaşadığı aileye, çevreye, topluma ve dünyaya pozitif bir etki yapmak isteyen özellikle 25 yaş altı yeni nesile (30 yaş üstü olan bizim nesil, bu eğitimsizlikle hiçbir değer katamayız) şiddetle öneriyorum. Genç nesil bu kitabı ezberlesin, futbol topu ve şans yerine bilgiye, öğrenmeye ve dünyaya artı değer katmaya inansınlar inşaallah.