Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

SEREF Aydin Tarafından Yapılan Yorumlar

05.06.2005

Türk Edebiyatında son yıllarda çok ilginç konuları işleyen romanlar yazılmaya başladı. Cengiz Özakıncı da küreselleşme ve Amerika'nın dünya üzerinde uyguladığı para politikasını ilginç bir bir aşk romanı kurgusu altında vermiş. Araştırmaların sonuçları gerçekten çok ilginç. Özellikle doların euro karşısında hızla değeri azalan bir para olması sonucu Amerika'nın buna engel olmak için yapmış olduğu savaşlar -Irak'a kimyasal silah var, iddaalarıyla saldırması- birebir örtüşüyor. Zaten herkes Amerika'nın Irak'a kimyasal silahlar için saldırmadığını biliyor. Yazar bu konuları gerçekten güzel bir araştırma ve yorumları ile bir aşk ikileminde ortaya koyuyor. Ayrıca 2.Dünya Savaşı'nda Almanya'dan sürülen ya da katliama uğratılanların Musevi Hazar Türkleridir savı gerçekten çok ilginç. Eğer bunlar doğru ise -ki doğru olduğuna inanıyorum, bahsedilen kitabı okumamış olmama rağmen- üzülerek söylüyorum ki bugüne kadar uyumuşuz ve uyutulmuşuz. Katledilenlerin Türk ya da Yahudi olması fark etmez, insan insandır ama, bugün Ermeniler soykırım iddaaları ile dünyayı ayağa kaldırırken neden bizler kendi insanlarımıza yapılan bu insanlık dışı olayları dile getiremiyoruz ve neden Türkiye'de Hitler'in kitabı "Kavgam" çok satanlar listesinin en başında yer alıyor ayrıca düşünülmesi gereken bir soru. Münevver'in aşkı romanda hep geri planda kalıyor bu olaylar karşısında. Belki bir klasik olamaz ama, içindeki araştırmaları insana sıkmadan anlatması açısından okunabilir bir kitap "Münevver". Yeni nesil her türden kitapları okudukça Türk okuyucusunun ufku daha da açılacaktır.
02.06.2005

Hz. Muhammed'in (SAV) hayatını yalın ve akıcı bir dilden okumak için gerçekten güzel bir eser. Genellikle biyografi kitapları diğer türlere göre daha sıkıcı olmasına rağmen bu kitap, ayrıntılara kaçmadan yazılmış; okurken insanı sıkmıyor. Özellikle zaman zaman okuyucu doğrudan hitap eden bölümler, okuyucuyu kitaba bağlıyor. Örneğin bir bölümünde "Çok mu uykunuz geldi, hadi bırakın yarın devam edersiniz." şeklindeki bir hitap belki de tesadüften öyle uygun bir yere gelmiş ki insan yazarla kendini bütünleşmiş hissedebiliyor. Peygamberimizin evlilikleri konusundaki bölümde ise daha çok açıklama olmalı diye düşünüyorum. Evlilikleri niçin yaptığı bir ya da iki cümle ile anlatılmış veya geçiştirilmiş. Bu konularda insanlar daha çok bilgi sahibi olursa, çevresindekileri de daha rahat aydınlatabilir. İşin özü eser gerçekten güzel. Hz. Peygamberi (SAV) tanımak isteyenler için okunması gereken bir kitap. Ayrıca her zaman başvuru kaynağı olarak kitaplıklarda yer alması gerekir.
30.05.2005

Romantizmin etkisiyle yazılmış bir eser. Çok etkileyici değil. Özellikle dört gecede yaşanan romantik duygular çok sıradan. Vasya'nın aşkının anlatıldığı bölüm daha etkileyici. Aşkından ne yapacağını şaşıran, hayatının normal akışını duyguları yüzünden kaybeden Vasya ve arkadaşı Arkaşa'nın hikayesi az da olsa ilgi çekici. Yalnız çok fazla abartılı. Bu tür romanları okuyunca bizim yazarlarımıza haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Halit Ziya Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah"ı ya da Recaizade Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" gibi bir çok romanımız dünya çapında olamamışsa; iyice düşünmek lazım. Yoksa "Beyaz Geceler" adlı bu eser bizim romanlarımızın yanına yaklaşamaz bile. Yalnızca yazarı Dostoyevski olduğu için okunur ve kısa bir süre sonra insan unutur, gider.
29.05.2005

Dostoyevski'nin daha önce "Suç ve Ceza" ile "Kumarbaz" adlı romanlarını okumuştum. Onların etkisini bulmak ümidiyle "Ev Sahibesi"ni okudum. Tam anlamıyla bir hayal kırıklığı yaşadım desem yanlış olmaz inanın. Romanı ya ben anlamadım ya da gerçekten anlaşılacak bir konusu yok. Ordinov ev ararken karşısına çıkan bir Alman'ın evini kiralıyor ve parasını ödüyor. Daha sonra bir başka evi kiralıyor ya da odayı diyelim. Olayların karışıklığı burada başlıyor. Kimdir evini kiraladığı kadın ve adam? Aralarındaki ilişki nedir? karmakarışık. Babası biliyoruz. Oysa ki babası yangında ölmemiş miydi? Kız, Ordinov'a kardeşim diyor ama onu bir sevgili gibi sevdiğini belirtiyor. Sonuçta ne oldu, o da başka bir nokta. Bir de Ordinov'un arkadaşı O'na çok kızdığını söylüyor ve sonra sen gerçekten büyük bir insansın diyor. (Tüfekle kendisine ateş eden yaşlı adamı şikayet etmediği için). En belirgin özelliği ise -klasik Rus edebiyatının özelliklerinden birisi- fakir ya da orta kesim insanlarının yaşadığı mahallelerde geçiyor olması. Tek başına yaşayan, ne iş yaptığı tam belirtilmeyen insanlar. Basit bir ahlak dersini karışık bir kurguyla vermeye çalışmış yazar. Uzun lafın kısası çok tuhaf bir roman. Hele "Suç ve Ceza" gibi bir roman bekleyen benim gibiler için... Bir de kitabın baskısı ile ilgili yayınevine eleştirim olacak. Kitabın bir çok yerinde yazım yanlışları var. Düşük cümleler, birleşik yazılmış -de bağlaçları ve -mi soru ekleri vb. Daha dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum.
18.05.2005

Ahmet Altan'ı ilk kez okudum ve doğrusunu söylemek gerekirse pek beğenmedim. Kitabın anlatıldığı kadar mükemmel olduğuna inanmıyorum. Daha ziyade kadın erkek ilişkilerinde toplumumuzda yaşanan klasik sorunlar dile getirilmiş. Bazı yazılar günlük hayattan parçalar sunuyor bizlere. Bu bölümler daha okunabilir. Ayrıca kitabın öyle çok akıcı bir üslûbu da yok. Kitabın okunmayacak değerde olduğunu söylemiyorum ama; çok da edebi değeri olmadığı görülüyor. Güzel bir yönü fiyatının ucuz olması. Zaten kitabı çok konuşulur hale getiren de fiyatı oldu. En azından diğer kitaplara öncülük yaptı bu yönüyle.