Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

SEREF Aydin Tarafından Yapılan Yorumlar

13.07.2005

Necati Cumalı'nın okuduğum tek eseri. "Ay Büyürken Uyuyamam" adlı bu kitabın içindeki kısa öykülerin konusu insanların cinsel dürtülerini, düşüncelerini, fantazilerini anlatıyor. Eser bana çok aşırı cinsel duygular içeriyor geldi. Tarlada çalışan kadınların ya da kızların, fırında çalışan kişilerin yaşadıkları bazı olaylardan hareketle yazılmış öykülerin insana bir şey kazandırmayacağı görüşündeyim. En azından konusu ne olursa olsun topluma olumlu bir mesaj verilmediği müddetçe bu tür kitapların yalnızca vakit geçirmek için okunacağı ve okuyucuya bir şey kazandırmayacağı aşikâr. Ben bu kitabı okumak için geçirdiğim zaman gerçekten acıyorum.
13.07.2005

Türk Edebiyatının güçlü kalemlerinden olan Halide Edip Adıvar'ın Meşrutiyetin kurulmasından sonra yazmış olduğu bu eserinde konu olarak Türkçülük ve büyük turan ülküsünü seçtiği görülüyor. O dönemin Türkçe yazarlarından özellikle Ziya Gökalp'in etkisinde kaldığı anlaşılıyor. Roman kahramanı Yeni Turan Partisi'nden Kaya (Samiye) ve Oğuz birbirlerini sevmektedirler. Yeni Osmanlılar Partisinden Hamdi Paşa ise Kaya ile evlenmek ister ve sonunda bu muradına erer. Oğuz'u sevmesine rağmen ülkenin ve sevdiği adam Oğuz'un geleceği için mutsuz bir evliliğe adım atan Kaya aslında çok güçlü bir kadındır. Yeni Turan hareketin öncüsüdür. Yazarın dönemin siyasi olaylarını ve toplumsal tepkilerini, kendi görüşleri ile birlikte verdiği sıkılmadan okunabilecek güzel bir roman. Türkiye'nin geçirdiği siyasi ve sosyal aşamaları da bu eseri okuyarak en azından bir parça anlamak mümkün olabilir.
13.07.2005

Türkçe’nin dünya dili ve bilim dili olamayacağını savunanlara cevap verecek nitelikte harika bir kitap. Türkçe, geçmişten günümüze kadar bütün zenginlikleri ile bu kitapta o kadar güzel anlatılmıştır ki üzerine söylenecek fazla söz olamaz. Fransız şiirinin önde gelen şairlerinden Malherbe , Fransızca’nın çok güzel sesleri olan bir şiir dili olduğunu savunmuştur. Nihad Sami Banarlı da Türkçe’nin şiirselliğini ortaya koyarken hiç de Fransızca’dan aşağı kalmadığını gösterir. Türkçe’deki ses ahenginin nasıl sağlandığını örnek şiirler ile anlatır. Önemli olan dilin gramer yapısını iyi bilmek ve doğru kullanmaktır. Türkçe, o kadar zengin bir dil ki bugün bir kelime kullanıldığı yere göre çok farklı anlamlar kazanabiliyor. Aslında dil devriminden sonra yaşanan yanlışlıklar ile birlikte kimi zaman öz Türkçe kelimeler bile Arapça ya da Farsça diye düşünülerek dilden atılmıştır. Atatürk’ün bu yanlışlıklar karşısında verdiği durumun hemen düzeltilmesi yönündeki direktifleri ile yeniden Türkçe’de bazı düzenlemeler yapılmıştır. Nihad Sami Banarlı bütün örnekleri ortaya koymuştur. Yaptığı güzel araştırmalarla ve o dönemde Türkçe üzerine yazdığı denemelerle; Türkçe’nin zengin bir dil olduğunu “Türkçe’nin Sırları” adlı bu kitapta ortaya koymuştur. Aslında bu kitap özellikle lise öğretimi sırasında edebiyat derslerinde okutulmalıdır. Hatta ilköğretim okullarında Türkçe derslerinde bu ve bunun gibi kaynaklardan sıkça faydalanılmalıdır. Bunları ne kadar çok okursak batı dilleri karşısındaki hayranlığımızın boş olduğunu o kadar çabuk görürüz.
13.07.2005

Cahit Sıtkı Tarancı, Türk şiirinin mihenk taşlarından birisi şüphesiz. O'nun şiirlerinden bir veya birkaçını okumayan veya en azından duymayan kalmamıştır. Otuz Beş Yaş şiirini ise herkes bilir. Şair maalesef otuz beş yaşı yolun yarısı olarak düşünse de kırk altı yaşında hayata veda etmiştir. Cahit Sıtkı Tarancı'nın şiirlerinde bence belirgin bir özellik ölüm temasının çok sık işlenmiş olmasıdır. Kendisine ölümü yakıştıramadığından mıdır, yoksa korkudan mı? şiirlerinin çoğunda ölümü hatırlar ve hatırlatır. "Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur, Ah aklımdan ölümüm geçer, Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur." Şaire göre sevgiliden ayrılık da ölümün bir başka adıdır. Bir başkasında "Dün güzel bir kadın geçti, Kabrimin yanından, Doya doya seyrettim Gün hazinesi bacaklarını, ......... " diye devam eder. Abbas'ı çoğumuz dinlemiş ya da duymuşuzdur. Cahit Sıtkı'nın şiirlerini okumak insana ayrı bir haz, ayrı bir duygu veriyor. Bütün şiir sevenler bu kitabı mutlaka okumalı bence.
13.07.2005

Fransız Edebiyatında 20.yüzyılın başında yeni bir topluluk olarak yedi arkadaşın başlattıkları bir hareket olan -unanimizm- akımının en önemli eserlerinden birisi. Bir tür toplumcu düşüncelerini esere aktaran yazarın eserdeki felsefesini "Varlıklılar çalışanların sırtından geçinir: Tükettiği şeye karşılık hiçbir şey üretmeyen kişi toplum hayatında bir asalaktır." cümlesinde bulmak mümkündür. Bir adam bir şehre gelir ve şehrin merkezi yerindeki tuvaletin duvarına yukarıdaki cümleyi yazar. Zamanla bu yazıyı okuyan insanların düşüncelerindeki ve çalışma anlayışlarındaki değişim gerçekten okunmaya değer. Öyle ki evindeki kedinin bile çalışmadan beslenen bir asalak olduğunu düşünen kahramanlarda gerçek bir diriliş görülmektedir. Jules Romains'in bu kitabını (çok ince olmasının da etkisi var tabii) üç ya da dört kere okudum. Okuyunca göreceksiniz ki kitaptan etkilenmemek mümkün değil.