Toplam yorum: 3.082.620
Bu ayki yorum: 2.300

E-Dergi

birazleyla Tarafından Yapılan Yorumlar

05.04.2021

Nermin Yıldırım’ın bu ilk romanı kitap okurlarının ilgisini çekeli uzun bir zaman oluyor. Hatta özellikle “Dokunmadan” ile yazarın daha geniş bir kitleye ulaştığını ve romancılıkta hatırı sayılır bir yer edindiğini söyleyebiliriz.
Bütüncül olarak kalpte yer edinen bir şeyler bıraktığı muhakkak fakat roman gerçek anlamda çok geç başladı. Belki bir 200 sayfaya kadar ilgimi onda tutmak için çaba gösterdiğim hikaye; sonrasında ise beni gerçekten yazgısını sevdiren bir ömür gibi kendinden razı kıldı. Kurgusunu dilinden daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.
Kitapta; hayatındaki eksiklikleri anlamak ve anlamlandırmak için eksik bıraktıklarına bakabilecek bir hikayesi olmuş, kırgın, yorgun bir zamanın insanı olarak yaşayan Süreyya’yı okuyoruz. 80’ler-90’lar Türkiye’sinde ilk gençlik yıllarını geçiren ve ülkenin her türlü siyasal-sosyal durumundan etkilenen hikayesinde bir döneme tanıklık etmek bu öyküyü daha gerçek kılmaya sebep oluyor.
07.02.2021

Yormadan/dolandırmadan olağanca gerçekliği ile yoksulluğu, mücadeleyi, umudu, sevgiyi görebildiğiniz dupduru bir hikaye.
Fakir bir inci avcısının hayatını değiştirecek değerde bir inci bulmasıyla; aklına düşen umutlar ve başına gelen dramların öyküsü. İnci simsarlarının temsil ettiği monopol piyasaya karşı güçsüz halkın çaresizliği. Sanırım John Steinbeck’i kendisi yapan ve Pulitzer-Nobel gibi büyük ödüllere layık görülmesine de sebep olan tam olarak bu toplumsal ve insani meseleleri zamanlar üstü bir üslupla dile getirebilmesi. Henüz başyapıtı Gazap Üzümleri’ni okuyamadım fakat “İnci” bir Steinbeck fragmanı gibiydi. Büyük filmi de izlemeye bir engel kalmadı gibi.
(Film demişken, East of Eden -Cennetin Doğusu- filmi de 1955 yapımı bir Steinbeck uyarlamasıdır.)
06.02.2021

Bu bir roman değil, bu Tuğba Doğan’ın kelimelerle yıllardır yürüttüğü mündemiç dostluğu, kafasından taşanlara sarıp sarmalayıp okuyucusuna en afilisinden bir buket olarak sunduğu müthiş bir harf bayramı. Nefaset Lokantası’nı da severek okumuştum fakat Musa’nın Uykusu sanki başka bir kalemden çıkmış gibi farklı bir notadan yazılmış, bir ilk kitap olarak çok başarılı.
Musa adında Serebral Paralizi’li kardeşi ile onun hayatında tuttuğu imtihan miktarınca aklından, gönlünden tüm geçenleri dinlediğimiz Zeliha’nın hikayesi. Zeliha cins bir kafa, hayata bakışı ve hayatı yaşayışı ile ilgili kurduğu cümleler sizin gerçeklerinizle bütünleşince tadından yenmiyor. Derdiniz mükemmel bir hikaye okumak değil de, sıradan bir hikayeyi çok iyi ifade eden birinden dinlemekse eminim benim aldığım tadı alabilirsiniz. Kitabın bir iç kitap doğurduğu ve ana hikayeyle bütünleştirdiği Meryem’in öyküsü ise şaşkınlık verecek derecede bir öğreti sunuyor. Musa uyuyor, hakikat uyanıyor.
31.01.2021

Yaşar Nabi Nayır öykü ödülleri 30 yaş altı genç öykücülere veriliyor diye biliyorum, Hiçlikte İhtimal Var 2017’de bu ödüle layık görülmüştü. Hedefi gelecek vaat genç kalemleri edebiyata kazandırma olan ödülün bu kitaba verilmesi anlaşılır duruyor. Evet umut veren bir kalem ama henüz yolu olan bir kalem. Geliştikçe daha başarılı öykülere imza atacaktır mutlaka. Öyküleri uzadıkça, hikaye sarmallaştıkça yazar kendini daha iyi ifade etme imkanı bulmuş, ifadeleri daha hissedilir bir hal almış, bu nazarla kitaba ismini veren son öykü diğerlerine göre daha ileri bir seviyede duruyor.
Bunun haricinde orta-iyi diyebilirim.
Bu ödülü 2016’da alan Gamze Arslan sonrasında hızla rüştünü ıspatlamıştı, Pelin Kıvrak da aynı başarıya ulaşacak mı göreceğiz.
23.01.2021

Daha önce Muhtelif Evhamlar Kitabı’nı okuyan çoğu kişi Ömür İklim Demir’in bu yeni kitabı ve ilk romanını heyecanla bekliyordu sanıyorum.
İlk kitabı çok başarılı öyküleriyle zaten kitlesini oluşturmuştu fakat ikinci kitabını yazması 5 yıl gibi uzun bir vakit alınca, itiraf etmeliyim nirvanaya ulaşan beklentilerim katastrofik bir sonla karşılaşmaktan son derece korkuyordu.
Kum Tefrikaları, uzun soluklu çoğu kitap gibi daha sakin başlayan hatta başlangıçta yer yer monoton bulabileceğiniz fakat Ömür İklim Demir üslubunu koruyan bir akışa sahip. Gelgelelim roman bir yerden sonra şâha kalkıyor diyebilirim. Yükseliyor, tam bitecek derken âdeta tekrar başlıyor ve evet nihayetinde “bence” beklentileri karşılıyor.
Kitap; Suruç’ta doktorluk yapan Mithat’ın halası Yurdanur Hanım’ın vefâtı ile hayatını değiştiren bir günlüğe ulaşması, nihayetinde edebiyat, târih ve hatta mitoloji üzerinden bir hikayeye bağlanan yaşam öyküsünün lezzetli bir anlatımıdır.
Okuyunuz, zevkle öneririm.