E-Dergi

Mahir Ünal Eriş’i yıllar önce “Olduğu Kadar Güzeldik” kitabıyla aldığı Sait Faik Hikaye ödülü dolayısıyla tanımıştım. Daha sonra aynı kitaptaki “Benim Adım Feridun” adlı hikayesinin Çağan Irmak tarafından sinemaya aktarılmasıyla adı daha da çok duyuldu. Doğrusunu bu “özgeçmiş” üzerinden bakınca daha vurucu bir kitap bekliyordum Sarıyaz’ı. Çok sade, çok düz fazla heyecanlandırmayan kolay okunan, kolay anlaşılan, kolay başlayıp kolay sonuçlanan öykülerden oluşan bir kitaptı. Sarı bir yaz sıcağında bir bölgede yaşanan çeşitli olaylar, her hikayede meydana gelen depremle birbirlerine dokunuyor ve öyküler arası bir bağ oluşuyor. Bu sade öykü kitabının en duygulu öyküsü ise “dedemin turnası” idi diyebilirim...

Kitabın çevirmeni Roza Hakmen’i referans alarak okuduğum birbiri ile “on liretlik bir para” ile bağlanan öykülerden oluşan bir kitap. Özellikle öykü yahut çok karakterli romanları okurken çeviriyi yapan kişiyi önemsiyorum ki çeviri kaliteli olsun, kitabın karakterleri arasında kaybolup derinlere dalabilmemi engelleyecek bir sorun olmasın... Düş Parası beni kurgu ve öykü manasında doyursa da çok güzel kimi cümleleri seçebilmek için ara ara çırpındırdı diyebilirim. Bazen karakterlerin zihinlerinden geçen cümleler ağızlarından çıkan cümlelerle, bazen izledikleri bir film sahnesinde geçen cümle sinema salonundaki cümlelerle vb. birbirine karışıp durdu. Bilmiyorum, betimlemelerde mi bir sıkıntı vardı acaba? Bu karmaşıklığı her neye borçluysak,bir okuyucu olarak beni yordu zaman zaman da maalesef sıktı diyebilirim. Her şeye rağmen kitabın en sevdiğim ve hatta eğlendiğim öyküsü ise tatlı cimrilikleriyle Dida Ana’ydı.

Bence Güray Süngü’yü gerçek manada tanıyacağınız kitabıdır. Daha afili kitaplarını okuyup “nasıl seviyorlar bu yazarı” dediyseniz bu kitapla mutlaka bir kez daha deneyin.

Yaşanmış bir hayat öyküsü oluşu ve dilinin akıcılığı dolayısıyla bir gecede elimden bırakmadan okuduğum bir kitaptır.
Bildiğim herhangi bir bağımlılığım olmamasına rağmen kitabın son bölümü özellikle haz duygusunun şişirilmesi, irade zayıflığı, sorumluluk zaafiyeti gibi insanı insan yapan “ben”in çevresini kuşatmış düşmanları tanımam adına ciddi yardımcı oldu.
Ayrıca gördüğüm kadarıyla muazzam işler başaran Bağımsız Yaşam Derneğine uzaktan da olsa katkıda bulunmak adına kitabı edinmeniz çift taraflı bir fayda sağlayacaktır.

Yazarına bu anlamlı mücadelesinden dolayı saygı ile selam ederim...

Tunç’un okuduğum ilk romanıydı dilinin akıcılığını, edebiyatını vs çok beğenmiştim ki hemen ardından neredeyse diğer tüm kitaplarını da aldım. Benim diğer favorilerim Aziz Bey Hadisesi ve Suzan Defter. Fakat uzun bir roman lezzeti en çok bu kitabında var. Okurken bu yazar kesinlikle dizi/film senaryosu yazmalı derdim hep ki zaten Yıldız Tunç mahlasıyla çokça izlenen birçok dizinin senaryosunda imzası olduğunu öğrendim.