E-Dergi

Hakan Albayrak ismi bana Bosna'yı, Aliya'yı, Suriye'yi ve Cezayir'i çağrıştırıyor. Kitapta da aslında bunlardan, İslam aleminden bahsediyor. Şiirleri ise mutlaka okunmalı. İşte en beğendiğim:

BEN DENİZE HALA İNANIYORUM
fondaki şarkı bitti yavrum
pilotun apandisiti patladı
uçak düşüyor
ve birlikte ölmek kulağa hoş gelse de
ben atlamayı tercih ediyorum
olur ya denize düşerim
bir gemi geçer

Yazar yıllardır okuduklarını , tecrübelerini imbikten geçirmiş ve bizimle paylaşıyor. Olaylar arasında bağlantılar kuruyor, ilginç fikirlerini bizimle paylaşıyor. Kitabı okurken altını çizdiğim bir kaç cümle:

-Sanayi ihtilalinden evvel, doğuyla batı arasındaki tezat din farkından ve ihtilafınden ibaretti. Ne var ki imanını ve mukaddeslerini, şeytani bilgi ve şüpheyle değiş-tokuş eden batı, ruhunu satmak bahasına dünyanın efendisi olduğu zannındadır.
-Her ilim gibi tarih de son tahlilde müritlerinden katıksız bir iman bekler.
-Dirilerin her mezarlık seferi, içlerinden birinin eksilmesiyle tamamlanır: Mezarlık denklemi eşitsizdir.

Kur'an ı Kerim tüm çağlara ve bütün insanlığa indirilmiş zaman üstü bir kitaptır. O'nu okurken zamanın şartlarına göre yorumlamalı ve dersler çıkarmalıyız. Yazar tam da bunu yapıyor. Kur'an-ı Kerim'in "Ahsenü'l Kasas"[Kıssaların en güzeli] adını verdiği Yusuf Suresi'nin tefsirini yapıyor. Muhatabı ise öncelikle gençler.

-Yusuf aleyhisselam, arkadaşlarına sık sık 'insanların çoğu şükretmezler' , 'insanların çoğu bilmezler' hatırlatmasını yaparak, çoğunluğun aklı, bilgisi ve davranış kalıplarıyla değil kendi özgür ve fıtri akıllarıyla hareket etmelerini ima etmiştir. Demek ki, davetçi muhatabını genel geçer olumsuz inanç ve değer yargılarından koparmalı, onların fıtri vicdanına seslenmelidir.

Sözlük almaya karar verdiğimde tereddüt ettim. İhtiyacımı karşılar mı, yeterli olur mu diye. Fakat yayın evinin yayınladığı diğer kitaplara göz atınca endişelerim kayboldu. Sözlükten genellikle Risale-i Nurları okurken faydalanıyorum. Ayrıca Türk klasiklerini okurken de faydası oluyor. Risaleleri okuyan arkadaşlara şiddetle tavsiye ederim.

Doğu klasiklerinden daha önce niçin ayrı bırakıldığımızı anlamıyorum. Fakat bir kaçını okuyunca Şeyh Sadi-i Şiraziyi, Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi'yi, Oscar Wilde'den , Nietzsche'den daha yakın buldum kendime. Bizim ait olduğumuz yer batı değil galiba!!?

-"Misk mi, yoksa amber misin? Ne güzel kokuyorsun, bayıldım" dedim kile.
"Ben" dedi, "basit bir kil idim, bir süre gülle arkadaşlık yaptım, gülün kokusu sindi üzerime!"
-Neye yarar bir deste gül, benim Gülistan'ımdan bir yaprak al onun yerine. Gül birkaç gün yaşar. Benim gülistan'ım hep canlıdır, solmaz.
-Cennetin nimetlerinin kapısı, şeytani bekçilerle doludur.