Nihat Genç yaşamının bir bölümünü bizlerle paylaşıyor. Bunu özgün bir tarzda yapıyor. Kitabı okurken altını çizdiğim bir kaç cümle:
-Yaşadığım bütün geceler uykuyla uyanıklık arası, bu boşluğuma beklenmedik her anda kütükler düştü. Büyük bir ağaç kütüğü kayalıklardan düşer gibi böbreklerimin üstüne iniyordu. Bütün psikoloji kitaplarında bu kütüğü aradım, bulamadım.
-Yalan söylemeden büyümeyi başarabilecek miyim? İnsanlar çoğaldıkça, kalabalıklar, kitaplar, düşünceler, olaylar karmaşıklaşınca ne yapacağım?
-Türkçe Dersi. "Çay koyayım abi!" diyorum, kime koyuyorsun, "çay vereyim abi!" ne zamandan beri veriyorsun, "çay alır mısın abi!" diyorum, doğru konuş lan deyip, ırzına geçilmemiş tek bir kelime bırakmıyorlar. İnsan ağzından çıkan her kelimenin bir de eşcinsel, orospu bir tarafı vardı, her kelimeyi burnundan, poposundan çekip büzerek en iğrenç pozları verdirmek mümkündü ve ben acemiydim.