Toplam yorum: 3.082.620
Bu ayki yorum: 2.300

E-Dergi

sanemcan07 Tarafından Yapılan Yorumlar

13.10.2005

Büyükanne kızının ölümünden sonra torununu büyütmüş genç kız oluncaya kadar onu korumuş kollamıştır. Ama bu yıllar öyle zorlu öyle çetin geçmiştir ki... Zaman zaman her ikisinide yıpratmıştır. Hatta bir yıllığına Amerikaya giden toruna doğru dürüst veda bile etmemiştir. İşte bütün bu duygu yoğunluğu bir süre ayrılıktan sonra yaşlı kadının eline kalemi kağıdı alıp içinden geçenleri dökmesine neden olur. Kırgınlıklarını, yüreğinin sızısını zaman zaman mutluğunu anlatırken torunnu suçlamadan yumuşak bir dille günce tutar. Oysa bu günceden uzakta olan torununun hiç haberi olmayacaktır.. Okuyum lütfen ve aslında çok yakınlarımızı zaman zaman kırarken ne kırgınlıkları üstüste yığdığımızı anımsayın
13.10.2005

Yağmurda Sis Düdükleri


imdat çığlıkları mıdır
bir felaketi mi duyururlar
anlaşılmaz söyledikleri
salkım saçak çökerler karanlığıma
yalnızlığımı dağıtırlar
yağmurda sis düdükleri
camlarda çehreler hayal meyal
aramızdan müthiş ayrılmışlardır
anlaşılmaz niye öldükleri
son nefeslerini tasarladıkça
insan ısrarla ölümünü yaşıyor
yağmurda sis düdükleri
yürekte keder yoğunlaştıkça
bulutlar buz tozuna yozlaşıyor
anlaşılmaz neleri götürdükleri
sabahlar olur bir türlü uyuyamam
içimde sanki şilepler çarpışıyor
yağmurda sis düdükleri

Attila İLHAN


Güle güle .........
13.10.2005

Kitabın sonuna doğru polisiye olduğunu bu kitabın baya iyi kurgulanmış olduğunu anladım.Kendimi Beyoğlu''nda yaşıyormuş gibi hissettim.Ahmet Ümit''e bir kez daha hayranlık duydum.Çünkü ilk kez bir kitapta bu kadar şaşırdım ve üzüldüm.Karakterler çok iyi oturtulmuştu. Sıradan bir polisiye kitabı değil daha çok bir sıradan yaşam kitabı gibi tabi sonu hariç.Ahmet Ümit bir kez daha bana edebi polisiye olabileceğini gösterdi
13.10.2005

Tanınmış Avusturya''lı yazarın kitabı da güzel, çevirisi de. Dilimize çok akıcı bir şekilde aktarılmış olduğundan, insan bir Türk yazarın eseri ile karşı karşıya olduğunu sanıyor. Muhteşem bir tercüme bu. Çok derin bir kültür birikimine işaret ediyor. Kıvrak,zeka ürünü manevralarla akan giden bir sürat teknesi gibi çevrilmiş."
13.10.2005

Hz. Ali ile ilgili rivayet çok Alevilikte. İnsan üstü bir niteliği var inanışlarında. “Yerde insan, gökte melek yokken Ali vardı” değimi çok şey ifade ediyor bence. Bebekken, Kaf dağının ardındaki Nasır devin parmaklarını hurma çöpü ile bağlayıp onu tutsak etmesi de bir diğer ilginç mit. Hz. Muhammet bile çözememiş devin parmaklarını! En önemli mucizesi ise Miraç sırasında oluşmuş. Hz. Muhammet, Tanrı ile görüşmeğe göğe götürülürken yedinci katta bir aslan ile karşılaşıyor, kapıdan ancak parmağındaki yüzüğü aslana verdikten sonra geçebiliyor. Tanrı karşısına çıkıyor, söyleşiyorlar ve dönerken Rab’den bir yarım elma alıyor. Dünyaya doğru göğün katlarını inerken ise Ali’nin cesedini görüyor. Bu nedenle dünyaya acı ile dönüyor efendimiz. Kolay mı, Ali’yi yitirmiş... Keder içinde Ali’nin yetimleri Hasan ve Hüseyin’i kucağına alıp onları severken kapı açılıyor ve Hz. Ali parmağında peygamberin yüzüğü, elinde elmanın yarısı ile giriveriyor içeri. Hz. Muhammed öyle şaşırıyor ki ağzından “Anandan doğduğunu görmesem sana Settar’sın (Tanrısın) derdim” sözcükleri dökülüyor. Allahın oğlu Allah olan Hz. İsa da Meryem anadan doğmadımı?
Bu nedir ? Böyle bi şey olabilirmi?