E-Dergi

Okumaya başladığınızda ilk etapta bir meltemin kalbinizi hafiften ılıyarak, inceden okşayarak sizi sardığını hissediyorsunuz. Beklentiler içine girdim açıkçası. Çok güzel bir aşk öyküsü beklerken Osmanlının çöküşünü anlatan bir romanla ve dolayısıyla konunun dağılmasıyla hüsrana uğradım. Ama o sıkıcı sandığım kitabın düğüm noktasının burda yattığını sonra öğrendim elbet. Hayretler içinde beni ve diğerlerini yani bayanları bir erkeğin nasıl benden ve diğer bayanlardan daha güzel anlayabildiğini ve anlatabildiğini kıskançlıkla okudum. kadınları Ahmet Altandan daha iyi anlayan ve anlatan bir yazara daha rastlamadım dersem yalan olmaz. Beni benden iyi tarif edebilen tek yazar.

Kesişen dramatik hayatların Balzac'vari fırtınalı anlatısı.Fedakarlıkılta yakalanamayacak bir zirve,eski soylu,kızları uğruna yaşayan bir baba ve Hukuk okumak için Paris'e gelen ama kısa zamanda sosyete dünyasının ışıltılı yaşamına gönlünü kaptıran fakir bir öğrenci ana kaharamanlar.Diğer başyapıtlarında olduğu gibi karakterler oldukça tematik buda beni alıp yaşamadığım bir yüzyılın adeta havasını soluttu.Sizi esir ediyor gibi kaharamanlarla nefes alıyor onlarla Paris'te dolaşıyorsunuz.Gerçek erdemi elde etmeye çalışan ama bocalayan bir genç ve gözünü kapayacağı an tek isteği kızlarının elleri olan baba yaşamınıza çok şey katacak.

Faye Price; kısa sürede üne kavuşmuş, önce mankenlik sonra film yıldızlığna kadar çıkmış son derece güzel bir kadındır. Yoksulluk yılları geride kalmıştır. O sırada dünya savaşı sürmektedir. Orduya moral için birliklerde şarkı söyler. Ve yüzbaşı Wardla tanışır. Bu yarım saatlik bir konuşmadır. İkiside birbirinden çok etkilenmiştir. Ama Faye onu birdaha düşünmez ve onutur. Oya Ward o an aşık olmuştur. Savaş biter. İlk fırsatta Ward film setinde Faye Pice'i görmeye gider. Ward çok zengin bir playboydur. Çok kısa bir süre sonra Faye mesleğinde emekli olmaya, Ward'la evlenmeye karar verir. 5 tane çocukları olur. Ama Ward hayatında hiç çalışmamıştır. Bütün miras biter Ward iflas etmiştir... Yaşam bir çok süprizle dolu. Evlenirken iyi günde kötü günde diye evleniliyorsa, bunun arkasında durulmalı ve asla ödün vermeledi. Sevginin aşkın her şartta yaşanması gerekir. Unutulmaz bir öykü..

Kitabı beğenmedim. Evet belki sürekleyi belki gerçekçi ama fazla basit yazımış. Edebi değeri yok İnsana hiçbirşey katmıyor.farklılık olsun diye sürekli kelimelerle oynanması sinir etti beni.değişik ama yazar abartmış! bi de o cinayetler, otopsi raporları kaldı öylece havada hiç bi yere bağlanmadan.. Tavsiye etmem

Çatı,güzel ama biraz dramatik bir kitap.V.C.Andrews Çatı kitabını bitirmemiş,devamı olarak 4 kitap daha yazmıştır. Kitapta,kocası ölen bir kadın ve dört çocuğunun hikayesi anlatılıyor. Chris Dollanganger bir trafik kazasında ölür.Karısı Coleen Dollanganger,Chris ile evlendiği için kendini reddeden zengin anne-babasının evine dönmek zorunda kalır.Çünkü lüks içinde büyümüş,elinden bir iş gelmemektedir ve 4 çocuğuna bakmak zorundadır. Kendisini mirastan çıkaran kalp hastası babasının evine gider.Babası Coleen'i küçüklüğünden beri çok sevmektedir fakat Chris'i kabul etmemektedir.Coleen'i kabullense bile, dört çocuğunu kabul etmeyecektir.Bunun için Coleen annesine durumu anlatır ve dört çocuğu-ki ikizler 5 yaşında,büyük oğlu 11,büyük kızı ise 8 yaşındadır-tavan arasında,hizmetçilerin duyamayacağı bir odaya hapsederler.Çocuklar 3 yıl tavan arasında kalır ve bu arada biri ölür.Tavan arasındaki üç yılı Çatı,geri kalan yıllardaki maceralarını da diğer üç kitap anlatır.