Toplam yorum: 3.081.289
Bu ayki yorum: 967

E-Dergi

karaademm Tarafından Yapılan Yorumlar

10.04.2020

Öyle bir metin ki 1924 yılında İngilizce basımı yayımlanabiliyor. Anadilinde basımı 1952’yi bulurken Anayurdunda basımı ise 1988’de mümkün kılınabiliyor.

“Devrimin yasası kızıl, alev alev ve ölümcüldür fakat ölüm yeni bir yaşamın, yeni bir yıldızın doğuşu demektir.” diye yazıyor eserinin son sözünde Zamyatin.

İntegral adlı devasa bir gemideyiz. İnsanlar ya da makinalar için isimlerden ziyade numaraların kullanıldığı bir ‘gemi, gezegen’ burası.

Baş mühendisimiz D-503. Bulunduğu dünyada kişisel olana yer yoktur. Matematik ve mantık.

Zaman mı? Tek Devlet elindedir. ‘Saat-tablet’ler ile kullanırsınız bunu. Sınırlıdır.

İlişki? Odalar, evler ‘saydam’dır. Sadece
‘pembe-biletle’ yaşarsınız. Kısıtlıdır.

Bizler bu dünyayı baş mühendisimiz D-503 kaleminden okuruz günce şeklinde. Diğer gezegenlerdeki biz ‘ilkel okurlar’ için yazmıştır.

Ne demişti Zamyatin:

“Son devrim yoktur. Devrimler sonsuzdur.”
10.04.2020

Hugo ve Nebula gibi bilimkurgunun büyük ödüllerine aday olup Locus en iyi roman ödülü de almış bir eser.

Rüya görüyorsunuz değil mi? Peki rüyalarınızın zaman ve boyut da değiştirerek gerçekleştiğine şahit olsanız neler yapardınız?

George Orr. Mekanik çizim uzmanı. Rüyalarının gerçekleştiğini fark edip usulsüz şekilde aşırı dozda ilaç alıp kliniğe yönlendirilir.

Doktor William Haber. Rüya bilimcisi. Psikiyatrist. Gerçekleşen rüyaları ‘olumlu yönde’ kullanmaya çalışırken ‘kendine’ yenik düşen bir bilimadamı.

“Amaç aracı mazur gösterir. Ama ya amaç diye bir şey yoksa? Tek sahip olduğumuz araçsa?”

Doktor Haber ve gerçekleştirmeye çalıştıklarını böyle tanımlıyor, Ursula.

Yakın bir tarihte -Milenyum’da- geçen bir konu; ama Ursula durur mu! Bir şekilde rotamızı bilimkurgu ve fantastiğe çeviriyor.

Irkçılık, savaş, açlık.

Buyurun.
10.04.2020

Eserin konusunu uzun uzun yazmadan kısaca ifade edelim zira birçok okur aşina zaten kitaba.

Amerika’da Maryland eyaletinde Baltimore adlı kentte zengin ailelerin kurmuş olduğu silah kulübündeyiz: Gun-Club.

1860 yıllarındaki Amerikan İç Savaşı son bulmuş ve inzivaya çekilmiştir bu kulüp.

Peki başkanları olan Barbicane durur mu yerinde? Hayır tabiki. Jules Verne’ye yeni bir konu gerekmektedir.

Başkan, kulüp üyelerine Ay’a Seyahat fikrini sunup kabulünü sağlar. Ve böylelikle çalışmalar başlar seyahatte kullanabilecekleri araç için.

Yazarın yapmış olduğu hesaplama maliyetlerinin ve Ay Seyahati için kalkış-varış noktalarının 1969’daki ‘ilk insanlı’ seyahatle uyumlu olduğu da çokça dile getirilir.

Demiştik ya dersine iyi çalışan bir Jules Verne vardır yine.

Eğlenceli bilimkurgunun kült isimlerinden büyük isim Jules Verne’den yine kaliteli bir eser.

Buyurun.
05.04.2020

Alman fizikçi Heisenberg’in şu uyarısını da dikkate alacaktır:

“Gözlemlediğimiz kendi başına doğa değil, sorgulama yöntemimize maruz kalmış doğadır.”

Elinizde ‘primatlar’ başta olmak üzere ‘köpekgiller’, ‘kargagiller’, ‘filler’, ‘yunuslar’ ve ‘papağanlara’ dek birçok türe odaklanan bir kitap mevcut.

Her ne kadar zor bir okuma olsa da şu mesajı da veriyor yazar bizlere:

“Evrimsel biliş alanının sistematik ve kapsayıcı bir değerlendirmesini sunma amacında değilim.
Pek çok keşif, tür ve biliminsanı arasından bazılarını seçip geçtiğimiz yirmi yılda yaşanan heyecanı aktarmayı amaçlıyorum.”

İncelemeyi yine yazarın cümleleriyle bitirelim:

“Gerçek empati kendine dönük değil başkalarına yöneliktir. İnsanlığı her şeyin ölçüsü yapmak yerine, diğer türleri neyseler o şekilde değerlendirmeliyiz.

Böyle yaparsak pek çok sihirli kuyu keşfedeceğimizden eminim — şu anda hayal gücümüzün ötesinde olanlar da dahil.”
05.04.2020

Münzevi kişilikler vardır edebiyatta. İlk aklıma gelen (yaşayan) İhsan Oktay Anar’dır. Eserini yazar ve köşesine çekilir. İmza günleri dahi düzenlemez. Şule Gürbüz’de öyle biri sanki.

Hakan Günday önerisiyle duydum adını ilk kez. Oysa 18! yaşında bir genç kızken kaleme almış Kambur’u. Kambur’unu, Kambur’umuzu belki de.

Saat Tamircisi diyorlar. Küçümsercesine.

Antika mekanik saatlerin ruhlarına üfleyen diyorum ben. Abartırcasına.

Ekşi sözlükte yazmış biri:

“Kırık saatler tamircisi, bir zaman kalplerimizi de onarmıştı.”

Ne de doğru.

‘En çok sağ elimin küçük parmağını severim. Küçükken bir kazayla kopmuştu.’ diyor mesela bir yerinde eserin.

Daha nasıl özetleyebilir kitabını?

Yalın, samimi ve hakiki.

YouTube’da katıldığı birkaç radyo programının kayıtları mevcut. Onlara da bakarsanız bizleri tanıdığını göreceksiniz.

Buyurun.