Toplam yorum: 3.078.622
Bu ayki yorum: 5.500

E-Dergi

keif Tarafından Yapılan Yorumlar

12.06.2008

Yazarın dili sade, kitabı son derece akıcı. Başladığım günün ertesi gece kitabı bitirmem ne derece akıcı olduğunun kanıtı.
Konu ise her zaman güncelliğini koruyabilecek bir konu. Soğuk savaş döneminde ABD ile Sovyetler arasında, uranyum zengini bir Afrika ülkesindeki çıkarları romanın konusunu belirliyor. ABD başkanından alınacak bilgi, zirvede kullanılabilecek bir koz haline gelince Ruslar zekice ama çok tehlikeli olan planlarını uygulamaya başlıyorlar. Bu uygulama heyecanlı serüvenin gidişatını belirliyor.
Kitaptaki kahramanlardan biri olan gazetecilik yapmış, Pentagon'da bulunmuş ve ABD başkanının söylev yazarlığı ile firstladynin biyografisinin yazarlığını üstlenmiş olan karakter, sanırım yazarın özdeşleştiği kişi. Piposu ve dedektifliği ile yazarın romandaki yansıması.
Okura "amma da sallamış" dedirten yanları varsa da, yazdıklarının hepsinin gerçekleştirilebilir şeyler olması okuru yakalıyor. Serüven meraklısı olan her okura tavsiye ederim.
10.06.2008

Küçük kız edebiyatını bir kenara bırakırsak, bu eserde Halide Edib Adıvar'ın çocukluğunu, ilk gençlik yıllarını ve sonrasını buluyoruz. Özellikle kitabın sonlarına bırakılmış olan Beyrut, Şam ve o bölgelerde yaptığı hizmetler bana yazarın bugüne değin hiç bilmediğim yanlarını gösterdi. Eh okumanın anlamı da bu olsa gerek. Okumadan öğrenemiyorsunuz.

Bir iki yerde gereksiz tekrarlar var gibi, ancak bütününde bu tarz eserlerden çok hoşlanmayan benim gibi bir okura bile hitap edebildiğine göre, ve yazarın mücadelesi güncelliğini asla yitirmeyecek bir mücadele olduğuna göre okurlara tavsiye ederim.

Günümüzde ömrünü boşa harcayan, harcamak zorunda imiş gibi hissettirilen o kadar çok kadın var ki...Halide Edib Adıvar'ın mücadelesi, zamanını düşünürsek daha değerli hale geliyor. İstanbul'da oturabilirsiniz. Keyif çatabilir, çay partilerine gidebilirsiniz. Namazınızda niyazınızda olabilirsiniz. Bit ayıklamak zorunda değilsiniz ki..Günümüz dünyasında da yardıma muhtaç bir yığın insan ve özellikle çocuk var. Ama bizler genellikle yerlerimizden hoşnut, aman başkaları uğraşsın diyerek yaşamaya devam etmiyor muyuz? Hem de hiç rahatımızı bozmadan hemen hepimiz bunu yapıyoruz. Ancak Türkiye gibi, kadının yeterince kendini ev dışında kanıtlayamadığı bir ülkede boşa giden enerjiyi düşününce insan hayıflanıyor.

Keşke tüm kadınlar, kadınları geçtim insanlar duyarlı olsa. Yazarın yaptığı her şey doğrudur demiyorum. O günün şartlarında, o günün pratikliği içerisinde, aldığı eğitim çerçevesinde yapabildikleri bunlardı. O bunları yapmasaydı yapan var mıydı? Hayır. O halde bu yazara karşı olan tüm önyargıların bir kenara bırakılması gerektiği düşüncesindeyim. Eserlerini de herkese tavsiye ediyorum.

Bir başka eserini Kitapyurdunda bulamadığımdan yorum yazamadım ancak belirtmeliyim ki, şu anda yaşı 60'ın altında bir sürü yazarımız var ki cinselliğe Halide Edib kadar modern bir açı ile yaklaşamamış. Bunu da belirtmekte yarar var.
28.04.2008

Kitabı incelerken, kitabın diğer yayınevinden çıkan baskısı hakkında yazılanları da okumanızda fayda gördüğümden buraya da yazma gereği duydum. Filminin yapılması bazen gözden kaçmış bir esere olan ilgiyi artırabiliyor. Filmi izleyenlerden dinlediğim kadarı ile ilk baskıda olmaya sahneler (küçük bir kız çocuğunun hareme kapatılması gibi) eklendiğini anladım. Yazarın senaristlere verdiği yetki ile yapılmış bir ekleme ise elbet diyeceğim yok. Aksi ise ticari kaygularla böyle kısımların filme eklendiği düşüncesindeyim.

Ayrıca bu denli okuru göz yaşlarına boğabilen bir eserden "hoş" diye bahsedebilmek kitabın hiç okunmadığına, ya da duygu sahibi olunmadığına dair bir his veriyor bana.

Bu bir dram, üstelik otobiyografik bir roman. İster canını kurtarıp Amerika'ya yerleşebilmiş mutlu azınlıktan olsun, ister tersi. Eğlencelik bir roman değil. Hüzün yüklü ve insanı şaşırtan bir roman.

Hani çocuklar bazı şeyleri sezerler de sezdiklerini bilmek istemez, çocuk umarsızlığının ardına saklanırlar ya, roman kahramanı da gerçekleri çok geç öğrenmeyi becerebiliyor.

Ciddi okurlara, içinde bulundukları dünyadan farklı bir ses duymak isteyen okurlara ve ülkemiz işgal edilirse neler yaşayabileceğimizin senaryosu olması açısından tavsiye ediyorum.
27.04.2008

Yazarın kitaplarını tüm akademisyenlere ve öğrencilere rahatlıkla tavsiye ediyorum. Emsallerinden çok daha özenli, akıcı dili olan eserler veriyor.

Her ne kadar belirtilmemişse de özellikle Meslek Yüksek Okulları için yazılan basit ve özensiz, kapsam açısından yetersiz kitaplar yerine tercih edilmesi gereken bir ders kitabı.
27.04.2008

Nisan 74'te Milliyet Yayınlarından çıkan, Oya Özay tarafından çevirilmiş olan ilk baskıyı okudum (biraz geç olmuş ama...). Kitapyurdunda çevirmenin soyadı değişmiş görünüyor, umarım çeviriyi tekrar yapmıştır 2001 yılındaki baskıdan önce. Kitabın sonlarına doğru sıkılmışlık gözlemledim sanki çeviride. Bazı tanımlar iyice anlamsızlaşmaya başladı, kendi yorumlarımı katarak anlamaya çalıştım yazarın ne demek istediğini.

Aslında gerçekten okunması zor bir kitap, ancak amaan deyip, bir kenara da bırakılabilen bir kitap değil. Sanki orijinal dilinde okunsa anlamı çok daha başka olacak gibi. Zaten şiir tınısı ile yazıldığı belirtilmiş kitap tanıtımında da.

Romana gelirsek; evet 3 kadın ve 3 erkek çok erken yaşlarından itibaren geliştirdikleri birbirlerine olan bağlılıklarını sürdürebiliyorlar. Birbirlerini fazla da yargılamadan, olduğu gibi kabulleniyorlar. Romana elbette yazarın ruh hali (ki hiç beğenmedim, kendini intihara sürükleyen tüm öğeleri bulabiliyorsunuz) hiç bir şekilde yaşam sevinci ya da arzusu aşılamıyor. O karamsar ruh hali içerisine hercai Jinny ile mantık kadını Susan karakterlerini nasıl yerleştirebilmiş acaba?

Romanı beğenmediğim zannedilmesin. Özellikle yaşam felsefemle örtüşen "sürüye uymama" olgusunu yakaladım sanki. Sanki deyişim çeviriden. İnsanoğlunun kısır döngünün içine hapsedilişi, bunu kabullenişi ve karşı çıkmayışı, kendine biçilen rolü oynamaya devam edişi; bunlar yazar tarafından son derece güzel biçimde yansıtılmış ve sorunun sadece çağımızın sorunu olmadığının da bir kanıtı.

Bir başka akıllı yaklaşım ise Susan'ın daha bekar ve çocuksuz iken, insanın çocuğu için neleri yapabileceğini anlatan pasaj. O pasajdan, ki restoranda buluştukları kısımda geçiyor, etkilenmedim desem yalan olur.

Sonuç olarak ağır roman severlere tavsiye ederim. Ancak kısa bir zaman diliminde okunabileceğine inanmıyorum, yani plajda, yolculukta okuncak türden bir eser değil. Kafa yoracağınız, bazı yerlerin üzerinden tekrar geçme ihtiyacı hissedeceğiniz bir roman.

İyi okumalar dilerim.