Radikal çıktığından ve Perihan Mağden gazetede yazmaya başladığından beri yazarı takip ederim. Arada çekilir gazeteden, yazı yazmaz, romanına yoğunlaşır, özlerim, bir zaman sonra geri döner, beni mutlu etmeye devam eder.
"Biz kimden kaçıyorduk Anne?" okuduğum ilk romanı. Son derecede memnunum. Öğle üzeri başlayıp, akşam üzeri bitirdiğim, içim biraz acıyarak okuduğum bir kitap. Kız anasına ne zaman benzemeye başlayacak diye düşünürken, 125.sayfada beni kırmadı ve anasına benzedi. Pavlov'un köpekleri gelmedi değil yani aklıma. Birinin beynini yıkadığında, kendi normalinizi empoze ettiğinizde ortaya ne çıkardığınızı gösteren bir roman. Hata yapanların cezasını vermek doğal bir eylem bu hastalıklı annede.
Hayatta bir düsturum varsa, o da, asla aşırıya kaçmamaktır. Ne aşırı sevgisizlik ve katılık olmalı insanın hayatında, ne de böyle arızalı sevgiler.
Romanda topluma yöneltilen eleştirilerin tümüne katılıyorum. Toplumun, sadece bizim toplumumuz değil, dünyanın her yerinde aynı bu durum, toplumun kendine benzemeyene duyduğu merak, kınama ve cesaretinden ötürü aykırı olanı yok etme çabası çok güzel anlatılmış.
Ciddi okurların hepsine tavsiye ederim.