Okuyucusuna açlığın her yönünü iliklerine kadar hissettiren eşsiz bir eser okudum.
Aşırı gururuna yenik düşen Andreas, parası olduğu zaman kiralık odalarda olmadığı zaman da parklarda yatan, asıl işi gazetecelik olan işsiz bir gençtir.
Zaman zaman gazetelere yazdığı yazılardan para kazansa da aç ve parasız kalması kaçınılmazdır.
Kasaptan köpekleri için istediği kemikleri kemirerek, talaş yiyerek, yerde bulduğu portakal kabuğunu emerek, eski giysilerini düğmelerine varana kadar satarak karnını doyurup hayatta kalmaya ve gazeteye yazı yazarak para kazanmaya çalışır.
Bu durumu onu delilik sınırına kadar getirir.
Bu güzel eseri okuduktan sonra filmini de izledim. Kesinlikle filmini de kitabını da tavsiye ederim.