Şövalye romanlarıyla aklını yitirip kendini Şövalye ilan eder Don Quijote. Silahşörü Sancho Panza, yıldırım gibi atı Rocinante ve güzel eşeğimiz Karakaçanla çıkarlar serüvenlere. Evet evet, bu serüvenlerden biri de meşhur yel değirmenlerine kafa tutuşudur. Hani şu şarkılara konu olan evet.
Sevgilisiz gezgin şövalye, yapraksız ağaca, temelsiz yapıya, bedensiz gölgeye benzer. Tabiki bir de Dulcenia’mız olacak şövalyemizin sevgilisi. Don Quijote’nin tutamağıdır o.
Tabiki bir son da olacak.
Biliyorsunuz her yokuşun bir inişi vardır; her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez; dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir… bu serüvenin de bir sonu olacak. Eve dönüşü olacak.. ayrılmak istemesek de..
Dört asır öncesinden böyle bir şaheser yazılmış olması inanılır gibi değil.. dertler de hep aynı dertlermiş diyor insan..
Yazar gerçek bir hatip. Dile hayran kaldım.
Ne güzel bir serüvendi, ne hoş bir üsluptu, ne başarılı bir çeviriydi.
Keyifli okumalar.