Kuyucaklı Yusuf romanı bence Türk edebiyatının yüz aklarından birisi. Öylesine duygu dolu ve öylesine hüzünlü... Yusuf ve Muazzez okurun kalbinde bir acı gibi yer ediyor, Kaymakam'ın kısa ve mutsuz yaşamı üzüntü veriyor. Anlatımın sadeliği ve o güzel Türkçe, romanın etkileyiciliğini bir kat daha artırıyor. Kişilerin gerçekliği karşısında okur, romanın sonunu kısa zamanda tahmin eder hale gelmesine rağmen, yine de büyük bir istekle kitabı elinden bırakmadan okumaya devam ediyor. Albert Camus'nün "Yabancı"sından önce edebiyat sahnesine çıkan bir "Yabancı" olan Yusuf, duygusallığı, dürüstlüğü ve iyilikseverliği ile okuruna Camus'nun Meursault'sundan çok daha fazla empati vaadediyor.
Ben Sabahattin Ali'nin daha önce bir öykü kitabını okumuştum. Ama Kuyucaklı Yusuf'u okuyunca anladım ki 41 yıllık kısacık bir ömre sığrıdırılmış her Sabahattin Ali kitabı, çok daha fazla ilgiyi hak ediyor. Romanlarını ve hikaye kitaplarını okumaya büyük bir sevgiyle devam edeceğim. Ve Kuyucaklı Yusuf'u her edebiyat-severe büyük bir gönül rahatlığıyla ve şiddetle tavsiye edeceğim.